13.10.2009 - Alman basınından özetler
13 Ekim 2009AB'nde reform öngören Lizbon Antlaşması’nın İrlanda’nın ardından Çek Cumhuriyeti’nde de kabul edilmesi beklentisi giderek azalıyor. Magdeburg’da yayımlanan Volksstimme'nin yorumu şöyle:
“Yapılan ricalar, uyarılar, tehditler işe yaramadı. Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus hala Lizbon Antlaşması’nı imzalamaya yanaşmıyor. Üstelik İrlanda’da yapılan referandumdan ‘evet’ kararının çıkması ya da Polonya Devlet Başkanı Lech Kaçinski’nin imzalama sözünü yerine getirmesine rağmen. AB içinde rahatsızlığın giderek büyümesi, Klaus'un umrunda değil. Şimdi Klaus’un taleplerinin antlaşmada nasıl yeralabileceği konusunda AB Komisyonu ile müzakereler yürütülmeli. AB’nin midesinde hiçbir ülke Çekler kadar hazımsızlığa yol açmadı.”
Almanya’nın doğu eyaletlerinden Brandenburg’da Sosyal Demokrat Parti (SPD) önemli bir karar aldı. 10 yıldır koalisyon ortağı olan Hristiyan Demokrat Parti (CDU) ‘den vazgeçerek bu kez Sol Parti ile koalisyon kurma kararı aldı. Hristiyan Demokratlar Sosyal Demokratlar'ı “ihanet” etmekle suçluyor. Berlin’de yayımlanan Tageszeitung’un konuyla ilgili yorumu şöyle:
“Sosyal Demokrat Parti'nin sağ kanadında yeralan Brandenburg Eyalet Başbakanı Matthias Platzeck, Sol Parti ile koalisyon kurmak istiyor. Bu, Sosyal Demokratların Sol Parti’ye karşı sancılı ilişkisinin rahatlaması yönünde atılmış bir adım. Brandenburg’da Sosyal Demokratlar'la Sol Parti tıpkı Schwerin ve Berlin’de olduğu gibi eyaleti dayanışma içinde yönetecektir. Sol Parti Brandenburg eyaletinde 10 yıldır iktidara gelmeyi isteyen ancak bekleme salonunda oturan bir parti. Sol Parti’yi destekleyenlerin yüzde 90’ı Sosyal Demokratlar’la koalisyon kurulmasını istiyordu. Ancak Matthias Platzeck ve arkadaşları için önümüzdeki yıllar sıkıntılı geçecek. Eyalette bir milyar euro tasarrufa gidilmesi gerekiyor. Üstelik hükümetin bunu yapmak için hareket alanı da çok dar. Bu nedenle Sol Parti'nin bu hükümette kendisini gösterme şansı düşük. Kısacası bu ittifak Sol Parti’nin dışarıda dolu yağdığında, hükümette yeralabileceğini gösterecek. Bu kayda değer bir gelişme olsa da, yeni değil.”
Dünyanın en büyük uluslar arası kitap fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı'nın resmi açılışı bugün Başbakan Angela Merkel tarafından yapılacak. Fuarın bu yılki konuk ülkesi Çin. Leipziger Volkszeitung'un konuyla ilgili yorumu:
“Çin'in konuk ülke olması Almanya için zor bir görev. Fuarın yöneticisi Jürgen Boss birden fazla Çin olduğunu söylüyor. Filozof Lao-Tse'nin Çin'i ayrı, yurtdışında yaşayan rejimi eleştirenlerin ya da bu akşam Başbakan Merkel'la birlikte fuarın açılışını yapacak olan Çin Devlet Başkan Yardımcısı Xi Jinping'in Çin'i ayrı. Muhaliflerle resmi delegasyonlar böylesine uluslar arası bir diyalog platformuna ilk kez birlikte ayak basacak olsalar da bir araya gelmeleri beklenmiyor. Bu sadece Çin için değil, fuara gelip Çin hakkında birinci elden bilgi edinmek isteyenler için de önemli bir fırsat. Bu fırsatın sloganı da ‘yakınlaşma sayesinde değişim.” Kuşkusuz bununla sadece başkalarının değişimi kastedilmiyor.”
Karlsruhe'de yayımlanan Badische Neuste Nachrichten Nobel Ekonomi Ödülü'ne 40 yıl aradan sonra bir kadın akademisyenin, Amerikalı ekonomist Elinor Ostrom'un layık görülmesini analiz ediyor:
“Elinor Ostrom kendisinden önce hiçbir kadının yapamadığını başardı: Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görüldü. Amerikalı akademisyen böylelikle 40 yıldır sadece erkeklere verilen bir ödülün sahibi oldu. Ancak bu ödülle de cinsiyet konusunun bir anda gündeme gelmesine neden oldu. Nobel Ekonomi Ödülü’nü almasına temel oluşturan, yıllardır yürüttüğü çalışmalar da, kadın bir akademisyen olmasının arkasında kaldı. Çok yazık.”
Derleyen: Hülya Topcu
Editör: Ahmet Günaltay