1,5 milyar insan günde 1 dolara geçiniyor
16 Mart 2012
Dünya Bankası son raporunda yoksullukla mücadelede önemli mesafe kat edildiğini duyururken, rakamları şüpheyle karşılayan uzmanlar da var.
Dünyanın en fakir ülkelerinde yaşayan 1,5 milyar kişi günde 1 dolar 25 sentten az parayla geçinmek zorunda. Dünya Bankası’nın küresel fakirlik araştırma grubunun başkanı Martin Ravallion fakir sayısının azalmakla birlikte hala çok yüksek olduğunu söylüyor.
“Kesin olarak, 2010 yılında günde 1 dolar 25 sent sınırının altında kalan fakirlerin sayısının 1990 yılına göre yarı yarıya azaldığını söyleyebiliriz.”
BM’nin binyıl hedeflerine 1990 yılı rakamları temel alınıyor. BM üyesi devletler o yıl, 2015’te erişmek kaydıyla, yeni binyıl için sekiz hedef tayin etmişti. Bu hedeflerden fakirliği yarıya indirme hedefine ulaşıldığı söylenebilir mi?
“İlk kez olmak üzere Dünya Bankası’nın altı bölgesinde aşırı fakirliğin genel anlamda geriletilmiş olması iyi bir haber. Ama aynı zamanda dünyamızda aşırı sayıda çok fakir insanın yaşadığı da bir gerçek.”
Afrika'nın durumunda düzelme var
Dünya Bankası’nın fakirlik araştırmaları uzmanı Afrika kıtasının en fakir bölgelerinde bile düzelme kaydedildiğini ve söz konusu bölgelerde aşırı fakirliğin ilk kez olmak üzere %50’nin altına düşürüldüğünü belirtiyor.
Bütün bu veriler, fakirlikle mücadele için alınan tedbirlerin etkisini gösterdiği anlamına mı geliyor? Alman Kalkınma Politikası Enstitüsü’nün fakirlik araştırmaları ve çok boyutlu fakirlik ölçüm uzmanı Nicole Rippin bu konuda şüpheli olduğunu ve rakamların daha dikkatli incelenmesi gerektiğini söylüyor. Rippin, “1990 yılından bu yana aşırı fakirlikten kurtarılan 620 milyonun 510 milyonu Çin’de yaşıyor” diyor.
Rippin bu bakımdan küresel başarıdan söz etmenin mümkün olmadığı ve fakirlikle mücadelenin bölgesel anlamda sonuç verdiği görüşünde. Dünya Bankası raporunda istatistiki satın alma gücünün esas alındığını da hatırlatan Rippin, bu rakamın binyıl hedefi açısından önemli olmadığını belirtiyor. Rippin şöyle devam ediyor:
“Binyıl hedeflerinden birincisi aslında üç alt hedeften oluşuyor. Aşırı fakirliğin yarılanması bunlardan sadece biri. Diğer ikisi ise, üretken tam istihdam ile kadını ve genciyle herkesin insan haysiyetine yaraşır iş bulabilmesi. Aynı zamanda açlık çekenlerin sayısının da yarıya indirilmesi.”
İstatistiklere yansıyan fakirlik
Alman uzman bu alt hedeflere ulaşma yolunda ilerleme kaydedilemediğini belirtirken diğer uzmanlar da istatistiklere yansıyan fakirlik tarifini sorguluyorlar. Gerçekten de fakirlik belli bir miktardaki parayla ölçülemeyip, beslenme, eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşmayı da kapsıyor. Örneğin gıda maddesi ihtiyacını karşılayabilen bir fakir, daha fazla para kazanıp da gıda maddesine ulaşamayan fakire göre zengin sayılıyor. Martin Ravallion en fakir kalkınma halindeki ülkelerde günde bir dolar 25 sentle geçinmenin mümkün olup olmadığını şöyle açıklıyor: “Çok kanaatkar bir sınır olduğu, doğru. Dünyanın en fakir ülkelerinde nüfusun beşte biri bu sınırın da altında kalıyor.”
Kalkınma Politikası Enstitüsü uzmanı Nicole Rippin mutlak fakirlik sınırının gerçekçi olmadığı ve fakirliğin gerçek tablosunu yansıtmak için bu sınırın yükseltmek gerektiği görüşünde. Uzman, Dünya Bankası raporunun gıda maddesi fiyatlarındaki artışı dikkate almadığını ve yetersiz beslenen dünyalı sayısının küresel ekonomik krizden sonra azalmak yerine arttığını söylüyor.
NGO Germanwatch örgütünden Ludger Reuke de istatistiki olarak fakirliğin yarıya indirildiğini ancak mali krizin sonuçları dikkate alınmadığı için Dünya Bankası rakamlarının eskidiğini belirtiyor: “Metodik anlamda binyıl hedeflerinden ilkinin yakalandığı, 2008 yılına kadar doğru. Onu izleyen iki yılda aşırı fakirlik çekenlerin sayısı hızla arttığı için 2010 perspektifinden bakıldığında binyıl hedefinin uzağında kalındığını teslim etmek gerekir.”
© Deutsche Welle Türkçe
DW, CA/AG