2018’de Türkiye’yi neler bekliyor?
31 Aralık 2017Nisan ayında yapılan anayasa değişikliği referandumu ile kabul edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi 2019’da yapılacak seçimlerin ardından yürürlüğe girecek. Seçim kampanyalarının başlayacağı 2018’i şimdiden yüklü bir gündem bekliyor:
2019 seçimleri öncesi siyasi tablo
2017'de 16 Nisan'da yapılan anayasa değişikliği referandumu ile kabul edilen maddelerin yürürlüğe gireceği 2019 yılındaki seçimlerde cumhurbaşkanlığı ile TBMM genel seçimleri aynı gün yapılacak. Milliyetçi Hareket Partisi'nden (MHP) ihraç edildikten sonra Meral Akşener'in İyi Parti adlı bir siyasi parti kurması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlerde MHP ile ittifak yapılabileceğini ifade etmesi ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimlerde aday olabileceğini açıklaması 2018 yılının Türkiye siyaseti açısından hareketli geçeceğine işaret ediyor. Ayrıca, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) Türkiye’yi siyasi açıdan etkileyecek konular arasında yer alıyor. İlan edildiği günden bu yana beş kere uzatılan OHAL uygulaması 19 Ocak 2018’de sona eriyor, ancak hükümet cephesinden bugüne kadar OHAL uygulamasının kaldırılacağına yönelik bir sinyal verilmedi. 2017'nin son günlerine damgasını vuran kanun hükmünde kararnameler (KHK) ve bu KHK’lerin vatandaşlar üzerindeki etkisinin de 2018'de Türkiye gündemini meşgul etmesi bekleniyor.
2018'de ekonomi
2017’de Türk Lirası’nın Dolar karşısında değer kaybetmesi, enflasyonun yüzde 12,98 ile son 14 yılın rekorunu kırması ve genç işsizliğinin yüzde 20’nin üzerinde seyretmesi gibi olumsuz göstergeler ekonominin 2018’in en önemli konuları arasında olacağına işaret ediyor. Diğer taraftan Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte yüzde 11,1 büyüme kaydederek iyi bir performans sergilemesi ve turizmdeki kayıpların telafi edilmeye başlanması ekonomi için umut vaat eden gelişmelerden. Ancak Eylül ayında açıklanan 2018-2020 Orta Vadeli Program kapsamında 2018’de Türkiye’de vergilerde ciddi artış olacak. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) ve şans oyunlarında ikramiye kazanan talihlilerden alınan vergilerde artırım olurken, bazı sektörlerde uygulanan vergi indirimleri de devam etmeyecek.
Türkiye-ABD ilişkileri
ABD Başkanı Donald Trump'ın 2017'nin başında göreve başlamasının ardından, Suriye ve Gülen’in iadesi başta olmak üzere iki yönetim arasındaki görüş farklılıkları yıl boyunca çeşitli gerginliklere neden oldu. 2018'e aktarılan sorunlar arasında Gülen'in iadesi, ABD'nin Suriye'deki PYD'ye yaptığı silah yardımı, Sarraf davası ve bu dava ile bağlantılı olarak eski Bakan Zafer Çağlayan hakkında çıkarılan tutuklama kararı, Türkiye'de ABD konsolosluğunda çalışan Metin Topuz'un tutuklanması ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın korumalarının Washington'da karıştığı kavga yer alıyor. Son olarak ABD yönetiminin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ı bir kez daha karşı karşıya getirdi. Vize krizinin çözülmesi 2017’nin sona ermesine birkaç gün kala iki ülke arasında olumlu bir hava estirse de, 2018’de de ABD-Türkiye ilişkilerinde mevcut sorunlar nedeniyle tansiyonun hızlı bir şekilde düşmesi beklenmiyor.
Türkiye-Rusya ilişkileri
2015'teki uçak düşürme krizinden sonra kopma noktasına gelen ilişkiler 2016’nın ortasından itibaren düzelmeye başlamış, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in 2017'de yedi kere yüz yüze görüşmesiyle eskisinden de daha üst bir seviyeye gelmişti. Rusya, İran ve Türkiye'nin garantörlüğünde varılan Suriye'de çatışmasızlık bölgelerinin ardından yine bu üç ülkenin öncülüğünde yapılan Astana görüşmelerinin Suriye konusunda tek devam eden müzakereler olması, Rusya’dan S-400 savunma sistemlerinin alınması, Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Santrali gibi dev enerji projelerinde ortak hareket edilmesi ilişkilerin yüksek seviyede devam edeceğine işaret ediyor.
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri
Türkiye -Avrupa Birliği (AB) ilişkileri, üyelik müzakerelerinin başladığı 2005 yılından bu yana belki de en kötü yılını geçirdi. Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve basın özgürlüğü konularında ciddi hak ihlâlleri olduğunu ve bunların giderilmesi için yeterli adımların atılmadığını ifade eden AB, Türkiye’ye katılım öncesi mali yardımları sınırlandırma kararı aldı. Üye ülkelerden bazıları Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin durdurulması gerektiğini savunurken, Avrupa Parlamentosu (AP) "Türkiye-AB müzakereleri askıya alınsın" çağrısında bulundu. Ayrıca, Türkiye'deki projelere verilecek Avrupa Yatırım Bankası kredilerinde ‘seçici’ davranılacağı belirtildi. Türkiye, Gümrük Birliği anlaşmasının tarım ürünleri, hizmet ve kamusal alımları kapsayacak şekilde güncellenmesini istese de özellikle Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye ile Gümrük Birliği'ni genişletme çalışmalarını takip etmeyi düşünmediklerini açıklaması ile 2017’de teknik düzeyde kalan diyaloğun 2018'de daha üst bir düzeye geçmesi beklenmiyor. Keza Türkiye-AB ilişkileri kapsamında üyelik müzakerelerinin de…
Türkiye-Almanya ilişkileri
2016’daki darbe girişimi sonrası kötüleşen Türkiye-Almanya ilişkileri, 2017'de Die Welt muhabiri Deniz Yücel, gazeteci ve çevirmen Meşale Tolu, insan hakları aktivisti Peter Steudtner ve Kudüs'e yürüyerek gitmek isteyen David Britsch'in de aralarında olduğu Alman vatandaşlarının Türkiye'de tutuklanmasıyla tarihin en ağır krizine girdi. Türkiye’deki anayasa değişikliği referandumu öncesi Türk bakanların Almanya'da konuşma yapmalarına izin verilmemesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya'daki seçimler öncesinde Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli vatandaşlara iktidar partilerine oy vermemeleri yönünde yaptığı çağrılar gibi siyasi gelişmeler gerginliğin daha da tırmanmasına neden oldu. Ancak yılın sonlarına doğru Steudtner, Tolu ve Britsch'in art arda tahliye edilmesi ilişkilerin iyileşmeye başladığı yönündeki yorumları beraberinde getirdi. Ne var ki Türk-Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel'in Silivri Cezaevi'nde tutukluluğunun sürmesi ve hakkında henüz iddianame hazırlanmamış olması Alman yetkililerin tepkisine neden oluyor. Almanya, siyasi gerekçelerle Türkiye'de tutuklu bulunan tüm Alman vatandaşlarının tahliyesini ikili ilişkilerin düzelmesi için şart koşuyor.
Tutuklu gazetecilerin davaları
140'tan fazla tutuklu gazetecinin davalarının görülmesine 2018 yılında devam edilecek. Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ve muhabir Ahmet Şık’ın tutuklu yargılandığı Cumhuriyet gazetesine yönelik davanın 2017’de olduğu gibi 2018’de de ulusal ve uluslararası camianın yakından takip ettiği bir dava olması bekleniyor. Gülen yapılanmasının medya ayağına yönelik soruşturma kapsamında "anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanan tutuklu gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da olduğu bu davalar arasında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan basın kuruluşlarında çalışan gazeteciler de bulunuyor.
Deniz Çiyan Ünal
© Deutsche Welle Türkçe