Alman basınından özetler
21 Aralık 2011Süddeutsche Zeitung, Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilmesinin hemen ardından gelen siyasî krizi şöyle değerlendiriyor:
“Irak siyaseti geçtiğimiz yıl birdenbire Amerikan işgal gücünün zoruyla barışçıl bir görünüme büründü. Ancak ilk fırsatta, Amerikan askerlerinin çekilmesinin hemen ertesi günü bu zoraki sükûnet bozuldu. Sanki dinlerin ve halk gruplarının barışçıl bir şekilde bir arada yaşamasına ve istikrara dair söylenen tüm o sözler unutuldu. Siyaset eski cephelere bölündü yine. Şii Başbakan Maliki çoğu Sünni yüzlerce eski Baas üyesini tutuklattı. Kriz şimdilik şiddete dönüşmedi. Maliki’nin bu hamleleri bir sınav olabilir. Amerikalılar için Irak’taki durum utanç verici, Irak içinse ölümcül.”
Euro krizi de Alman basınında gündemin üst sıralarındaki yerini koruyor. Berliner Morgenpost gazetesinin yorumu şöyle:
“Ortak para biriminin fikir babaları, dönemin Fransa ve Almanya liderleri Mitterand ve Kohl, Euro’nun bir daha geri dönmemek üzere Avrupa’yı birleştireceğine inanmıştı. Oysa Euro bugün tehlikede. Euro, kendi çelişkilerinin; işlerliğini yitirmiş üye ülkelerin, demokratik parlamentoların halkı mütemadiyen memnun etme güdüsünün kurbanı. Şu anki yapısal kriz aslında ortak para birimine en başından beri eşlik ediyor. Para birimlerini birleştirmek, neredeyse devletleri birleştirmek kadar zordur. Para birimi, bir milletin tarihi, bugünü ve gelecekte ne olmak istediğinin ifadesidir. Eski güzel günlerin anısını, kötü günlerin gelmesinden duyulan korkuyu içinde barındırır. Bu böyle olduğu için Euro da imkânsızı başarma baskısı altında inliyor.”
Allgemeine Zeitung ise Almanya’nın krizden çok fazla etkilenmemesi nedeniyle ülkede rahat bir havanın hüküm sürdüğüne dikkat çekiyor ve uyarıyor:
“Euro krizini insanlar sadece gazete ve televizyonlardan biliyor. Cepteki para büyük ölçüde artınca tüketim isteği doğuyor, işsizlik oranının çok düşük olması, gelecek korkusunu alıp götürüyor. Bankaların tasarruflara uyguladığı gülünç faizler, ev, daire ya da en azından otomobil satın almaya yöneltiyor. Yani her şey bal kaymak mı? Maalesef hayır. Avrupa’nın kökleşmiş bir sorunu var. Bu sorun, uzlaşma becerisine sahip olmayan ve bunu kararlılık olarak gören orta sınıf aktörlerden kaynaklanıyor. Bu güzel günlerin devamı isteniyorsa o zaman kökten kararlar alma zamanı gelmiştir. Gerekirse hesabını iyi tutamayan ya da tutmak istemeyenlere etkin müdahaleye karşı çıkanları dışarıda bırakarak.”
Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı'yken bir tanıdığından özel kredi almasıyla başlayan tartışmalar sürüyor. Wulff’un o dönemde diğer tanıdıklarının imkânlarından da yararlandığını gösteren ayrıntıların ortaya çıkması, siyaset ve etik kavramlarını yeniden tartışmaya açtı. Süddeutsche Zeitung'un yorumu şöyle:
“Açıkça görülüyor ki, Christian Wulff eyalet başbakanıyken herkesi mıknatıs gibi kendine çekiyordu. Şimdi ise bu, onun için nahoş bir durum. Demokrasinin tesadüfleri onu bugün, tek başına büyük öneme sahip, herkesin gözünün üstünde olduğu bir makama getirdi. Hayır, konu bu makama sahip kişinin mükemmel olması gerektiği değil. Ama bu makama sahip kişi, sözleri ve hareketleriyle, geçmişteki hatalarını gördüğünü ve bu hataları devam ettirmeyeceğini açıkça ortaya koymalıdır.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu
Editör: Ercan Coşkun