AB Afgan sığınmacılar için Türkiye ile iş birliği istiyor

Radikal İslamcı Taliban'ın Afganistan'da kontrolü ele geçirmesinin ardından Afganistan'dan gelebilecek olası bir göç dalgası Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında görüş ayrılığı yaratıyor. 

Avrupa Parlamentosu'ndaki (AP) Hristiyan Demokratlar, Afganistan'dan kaçanların bölge ülkeleri tarafından kabul edilmesini talep etti. Hristiyan Demokrat partilerin oluşturduğu Avrupa Halk Partisi Grubu Başkanı Manfred Weber "Olası sığınmacılara kim yardım etmek isterse, komşu ülkelerde çabuk ve kolayca yardım etmeli" dedi. Funke medya grubuna bağlı gazetelere konuşan Weber, Avrupa Birliği'nin buna destek vermeye hazır olduğunu da sözlerine ekledi. 

Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili Alman politikacı, sığınmacılar konusunda Ankara'nın da sorumlulukları olduğunu savundu. "Türkiye'nin sınırlarını koruma konusundaki sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor" diyen Weber, bunun AB'nin yeni mali destek taahhüdünün ön koşulu olduğunu belirtti.

"2015 yılındaki hata tekrarlanmamalı"

AB Komisyonu'nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson da Afgan sığınmacılar konusunda Türkiye ile iş birliği yapılması gerektiğini ifade etti.

Welt am Sonntag gazetesine konuşan Johannson, AB üyesi ülkelere Afganistan'dan gelebilecek sığınmacı hareketleri karşısında hazırlıklı olma çağrısı yaptı. 2015 yılında Avrupa'ya gerçekleşen Suriyeli sığınmacı akınına işaret eden Johansson, "2015 yılındaki hatayı tekrarlamamamız gerekiyor. İnsanlar AB sınırlarına kadar dayanana kadar beklememeliyiz" dedi.

Taliban rejiminden kaçacak Afganlara bölgede ve komşu ülkelerde destek verilmesi gerektiğini vurgulayan İsveçli siyasetçi, Türkiye'nin de bu ülkeler arasında bulunduğunun altını çizdi.

Erdoğan'dan Merkel'e: "Avrupa'ya önemli görevler düşüyor"

Türkiye ise Afganistan'dan gelebilecek yeni bir göç dalgası konusunda Avrupa'ya büyük sorumluluk düştüğünü savunuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, dün akşam Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı telefon görüşmesinde de Afgan sığınmacıların durumu ele alındı.

Görüşme sonrasında İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakan Merkel'e "Afganistan ve İran'da gerekli tedbirler alınmazsa yeni göç dalgasının kaçınılmaz olduğunu" söylediği belirtildi.

Açıklamaya göre Erdoğan, "halihazırda 5 milyon sığınmacıyı misafir eden bir ülke olan Türkiye'nin Afganistan kaynaklı ilave bir göç yükünü kaldıramayacağını" dile getirdi.

Erdoğan'ın Afganistan'dan gelen düzensiz göçün krize dönüşmemesi ve çözüme kavuşturulması için "Avrupa'ya önemli görevler düştüğünü" vurguladığı kaydedildi.

Açıklamada, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği'nin 18 Mart Mutabakatının tüm unsurlarıyla güncellenmesine dair Türkiye'nin haklı beklentisini karşılaması konusunda çekimser yaklaşımını sürdürmesinin göç alanındaki iş birliği potansiyelini menfi şekilde etkilediğini belirtti" denildi. Açıklamaya göre, Erdoğan görüşmede Merkel'e "18 Mart Mutabakatı tüm unsurlarıyla tatbik edilmeden Avrupa Birliği'nin Türkiye'den daha fazla beklenti içerisine girmesinin gerçekçi olmadığını" söyledi.

Almanya Başbakanı Merkel'in Sözcü Yardımcısı Ulrike Demmer tarafından yapılan açıklamada ise iki liderin görüşmede başta Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği başta olmak üzere uluslararası örgütlerin Afganistan ve komşu ülkelerdeki çalışmalarını desteklemede "sıkı iş birliği" yapma konusunda uzlaştığı aktarıldı. Ayrıca iki liderin "korunmaya ihtiyacı olan kişilerin Afganistan'dan tahliyesinin öncelikli" olduğunu ifade ettiği belirtildi.

Erdoğan Putin ile de Afganistan'ı görüştü

Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde de Afganistan'daki gelişmeleri değerlendirdi. İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada iki liderin "Afganistan'da önümüzdeki dönemde kurulacak hükümetle geliştirilecek ilişki hususunda da eşgüdüm içinde olma noktasında mutabık kaldığı" belirtildi.

Görüşmede Erdoğan'ın Taliban'ın verdiği ılımlı mesajları şimdilik müspet karşıladıklarını ancak Taliban'ın sözlerinin değil eylemlerinin önümüzdeki sürecin şekillenmesini sağlayacağını belirttiği aktarıldı.

DW, KNA/JD, HT

© Deutsche Welle Türkçe