"AKP'nin tutumu çelişkili"
1 Aralık 2015Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkileri en yakından izleyen Alman siyaset uzmanı Heinz-Jürgen Axt, mülteci krizi nedeniyle gündeme gelen AB – Türkiye zirvesinin sonuçlarını değerlendirdi.
Duisburg-Essen Üniversitesi'nden Profesör Axt'a önce Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu'nun zirve sonuçlarından memnun kalmasının nedenlerini sorduk. Heinz-Jürgen Axt, Deutsche Welle'nin sorusunu şöyle yanıtladı: “Başbakan Davutoğlu'nun, Avrupalı ortaklarının destek istemesinin Türkiye'nin değerini arttırdığı için memnun olduğunu tahmin ediyorum. Türkiye'nin uluslararası ve özellikle de Avrupalı ortakları nezdinde öneminin gerçekten arttığını söyleyebiliriz.”
AB üyeliğinin Türkiye'de eskisi kadar popüler bir konu olmadığını hatırlattığımız Heinz - Jürgen Axt sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kamuoyu araştırmaları, Türklerin yarıdan fazlasının AB üyeliğine karşı olduğunu gösteriyor. Bunun en önemli nedeni bence, yakınlaşma sürecine bağlanan beklentilerin yerine gelmemiş olmasıdır. AB üyeliği için yola çıkan diğer milletler gibi Türkler de refahın ve sosyal standartların kısa zamanda AB düzeyine gelmesini ummuşlardı. Ama farkın bu kadar çabuk kapatılamayacağını herkes biliyor. Özellikle özel sektör Türkiye ile AB arasındaki yakınlaşma sürecini her şeye rağmen olumlu karşılıyor.”
Türkiye'deki iktidar partisinin AB üyeliğini gerçekten isteyip istemediğini sorusunu ise Heinz - Jürgen Axt şöyle yanıt verdi:
“AKP'nin AB karşısındaki tutumu çelişkilidir, diyebiliriz. AKP, ekonomik canlanmanın başladığı 2002 yılından itibaren özel sektör kuruluşlarının beklentilerini bütün diğer partilerden çok daha kuvvetli bir şekilde özümledi. Ancak partinin son on yıldır otoriter hükümet stilini benimsediğini görüyoruz. İktidar partisi ekonomik liberalleşmeyi ilk yıllarındaki hızla sürdürmediğinden, daha önce desteğini aldığı iş çevrelerinden kopmaya başladı.”
AKP'nin üyelik çelişkisi
Türkiye konulu bir çok araştırması bulunan Heinz – Jürgen Axt, tam üyeliğine eskisi gibi kararlılıkla yanaşmadığı AB ile vardığı mutabakatın Türkiye'yi neden memnun ettiğine şöyle değindi:
“Varılan mutabakat Türkiye'nin AB üyeliğinin hızlandırılması anlamına gelmiyor. Aynı zamanda AB Türkiye'nin hızla demokratikleşeceğine de inanmıyor. Bu bakımdan gerçekçi politikanın al-ver ilişkisinden söz edilebilir. AB dış sınırlarının daha iyi kontrol edilmesini, Türkiye ise ülkedeki 2 milyon 200 binden fazla mültecinin Avrupa'dan gelecek parayla daha rahat hayat şartlarına kavuşturulmasını umuyor. Aynı zamanda Orta ve Yakındoğu'nun etkili siyasi aktörleri arasında görülmek de istiyor.”
"Bekleyip görmek lazım"
Heinz - Jürgen Axt, AB'nin doğu sınırlarının daha iyi denetlenme şansı ve bölgedeki istikrarsızlığın ortadan kaldırılmasının Türkiye hükümeti açısından taşıdığı önemle ilgili olarak ise DW mikrofonlarına şunları söyledi:
“AB, Afganistan, Pakistan ve güvenliliği tartışma götürür diğer ülkelerden kaçanların AB sınırlarından geri çevrilebilmesini umuyor. Bunun başarılacağından tam emin değilim. AB'nin dış sınırları son derece geçirgen. Mülteci sayısının bu kadar yüksek olması nedeniyle kontrol, kayıt ve iltica başvurusu işlemlerini AB'de yapmak mümkün değil. Bu işlemlerin Türkiye'de nasıl yapılabileceğini bekleyip görmek gerekecek. Türkiye'nin istikrar arayışına gelince. Türkiye elbette çevresindeki huzursuzlukların kendi topraklarına sıçramasını istemez. AB gibi Türkiye de Esad'ın iktidarda kalmasını istemiyor. Ancak AKP bünyesinde bölgenin İslamcı güçlerine ve hatta IŞİD'in taşeronluğunu yapanlara sempati besleyenler var. Bu durum Batı'nın Türkiye ile işbirliği yapmasını zorlaştırıyor.”
Güvenlik ve dış politikalar uzmanı Heinz-Jürgen Axt, aynı zamanda Washington'daki Türk Güvenlik ve Demokrasi Enstitüsü'nde de görev yapıyor. Axt, 2012 yılına kadar da Duisburg-Essen Üniversitesi Avrupa Entegrasyonu ve Avrupa Politikası kürsüsü başkanlığını yapmıştı.
© Deutsche Welle Türkçe
Jan D. Walter