1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde doping

7 Mayıs 2009

Anabolikler ve uyarıcılar: Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin spor tarihi zorunlu dopingle yazılmıştı. Bayan atlet Ines Geipel günümüzde doping kurbanlarının haklarını savunuyor.

https://p.dw.com/p/HgtW
Zorunlu doping Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin spor tarihinde büyük bir yer tutuyorFotoğraf: picture-alliance / dpa / DW Montage

Cinsel iktidarsızlık ve kısırlık; siroz, kalp yetersizliği ve kanser; sürekli testosteron hormonu enjekte edildiği için erkeğe benzeyen genç kızlar; karınlarının alt kısmı 11 yaşındaki bir çocuk kadar gelişebildiği için doğum yapamayan kadınlar: Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin spor tarihi zorunlu dopingle eşanlamlıdır.

Tarihçi Giselher Spitzer, doping vakalarını konu alan araştırmasında sporcu, antrenör ve hekimlerin adlarıyla dozajın en ince ayrıntısına kadar belirlendiği ve Sosyalist Birlik Partisi tarafından hazırlatılmış “uygulama rehberi” bulunduğunu ortaya çıkardı. Eski Doğu Alman Devlet Güvenlik Teşkilatı STASI’nin arşivlerini tasnif ve değerlendirmeyle görevli özel idarenin arşivlerinde, Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin en geç 1974 yılından itibaren antrenör ve yöneticilerin yardımıyla zorunlu doping programı uyguladığını kanıtlayan dosya ve belgeler bulunuyor. Doğu Almanya’daki sporcular, devlet güvenlik bakanlığı tarafından görevlendirilen 3 binden fazla gayrı resmi eleman tarafından adım adım izlenmekteydi.

Anabolizan ve uyarıcı maddelerin “tıbbi refakati”nde

Doğu Almanya’daki en az 15 bin sporcu zorunlu doping programının kurbanı oldu. Antrenör ve hekimler, genç ve bir şeyden habersiz sporculara “vitamin ve destekleyici müstahzar” adı altında anabolizan ve uyarıcı maddeler vermekteydi.

Günümüzde Alman Demokratik Cumhuriyeti’ndeki haksızlık rejiminin kurbanlarının haklarını arayan Dresdenli eski rekortmen atlet Ines Geipel, DW-WORLD.DE’nin mülakatında, “Gençtim, saftım ve sadece iyi bir şey yapmak istiyordum. Doping, ‘destekleyici maddeler’ adı altında sporculardan saklanıyordu. Biz sporcular bunu nasıl bilebilirdik” diyor.

24.10.2008 DW-TV Projekt Zukunft Doping 01
Dönemin zorunlu doping kurbanı sporcuları zararlarının tazmin edilmesini istiyorFotoğraf: DW-TV

Parti yönetimi gençleri nasıl avlayacağını biliyordu: Sprintçi Ines Geipel, “Biz gençler kendi gücümüzle daha başarılı olmak isterken, diğerleri STASI’nin hizmetine girdi. Bütün dünyayı gezip görebilmek benim için büyük bir motivasyondu. Sadece Alman Demokratik Cumhuriyeti’ndeki imtiyazlıların tadabildiği şeyleri canım çekiyordu. İnsan bir kere yaşardı. Yöneticilerin dış seyahat vaatleri, gençlerin önüne atılmış acımasız bir yemdi” şeklinde konuşuyor.

Azimli sporcular devletin vaatlerine inandıkları andan itibaren sistemin, doping sisteminin çarkları arasına girdiklerinin farkına varmıyorlardı. Geipel, devlet tarafından baştan çıkarılan her sporcunun kasıtla yapmamış da olsa doping gerçeğiyle yüzleşmesi gerektiğini söylüyor.

“Sistematik dopingin benzersizliği”

“Proleter diktatörlüğün” çökmesinden sonra, Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin sporda kazandığı şöhretin yalana dayandığı ortaya çıktı. Ines Geipel, Doğu Almanya’daki sporun hastalıklı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Savunulacak hiçbir yanı yok. Hele bu kadar kurban aldıysa, günümüzde bile bu kadar hasta varsa ve hala da can almaya devam ediyorsa.”

Atletizm takımının eski yıldızı SC Motor Jena, Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde uygulanan zorunlu doping planının tahrip gücü açısından benzersiz olduğu görüşünde. Günümüzde “profesör” titrini taşıyan eski atlet, “SED belgelerini inceledikten sonra, bu dikta yönetiminin sporcuları nasıl mükemmel, detaylı ve haince manipüle ettiği ve bu planın benzerine tarihte rastlanamayacağı daha iyi anlaşılır” diyor.

Ines Geipel
Doping kurbanı Ines GeipelFotoğraf: picture-alliance/ ZB

Hastalık, sakatlık ve ölümler

Almanya, eski Alman Demokratik Cumhuriyeti’ndeki doping uygulamasıyla yüzleşmeyi hala beceremediği gibi, doping kurbanları da ne resmen tanınmış ne de tazmin edilmişlerdir. Dopinge alet edilenler, teşhisi mümkün olmayan hastalıklara yakalandıktan, sakat kaldıktan ya da doping yüzünden öldükten sonradır ki gerçek idrak edilmeye başlandı. Geipel’e göre, çoğu doping kurbanı hala tazminat ödenmesini ve yaşam perspektifine kavuşturulmayı beklerken kimi psikiyatrik tedavi görüyor, kimi ise ömrünün sonuna kadar sakat kalacak.

Alman Olimpik Spor Birliği (eski Spor Federasyonları Birliği)’nin dopingzedelere sahip çıkmadığını belirten Ines Geipel, bazı kader arkadaşlarıyla birlikte, eski Doğu Alman sporcularının travma ve psişik bozukluklarının tedavisi için bir vakıf kurulmasını önermişti. Geipel, doping maddeleri omuriliğini tahrip ettiği için yatalak olan 30 yaşındaki bir kadın kürekçinin parasızlıktan tedavi olamadığını söylüyor.

Zorunlu doping kurbanlarına nasıl yardımcı olunabilir? Ines Geipel, “Onlara, belgelerini bizzat inceletip aktif sporculukları sırasında ne gibi ilaçlar aldıklarını öğrenme fırsatı vererek” diyor ve ekliyor: “Doping maddelerini imal eden Jenapharm şirketinden, eski Doğu Alman sporcuları üzerinde ne gibi deneylerin yapıldığını açıklamasını talep ediyoruz. Sorumlulara düşen, asgari yükümlülük bilgi vermektir ki, doping mağdurları ne yapmaları gerektiğini öğrensinler.”

Jenapharm Genel Müdürü Dr. Viktor Geisler, VEB Jenapharm adlı eski şirketin Alman Demokratik Cumhuriyeti’ndeki doping sisteminin sürükleyen bir unsur olmadığı iddasında. Geisler, DW-WORLD.DE’nin sorusuna verdiği yazılı cevapta şirketlerinin, Alman Demokratik Cumhuriyeti’ndeki doping sisteminin artçı etkilerinden hukuki olarak sorumlu tutulamayacağını ve dopingde kullanılan ilaç ruhsatlı Oral-Turinabol adlı maddenin devlet kurumları tarafından sporda suiistimal edildiğini vurguladı. Birleşmeden sonra Schering tröstünün satın aldığı Jena kentindeki bu şirket, kadınlardaki menopoz rahatsızlığını azaltıcı ilacının reklamını yaparken, “Hangi dönemde olursanız olun, yanınızdayız. Aşk, hayat ve sağlık yaşla değil, hayata nasıl bakıldığıyla ilgilidir” sloganını kullanıyor.

Andreas Krieger
Doping olarak erkek cinsiyet hormonu verilen atlet Heidi Krieger, daha sonra cinsiyet değiştirerek Andreas adını almıştıFotoğraf: AP

“Kaybedilen oyunlar”: Tecilli 22 ay

Ines Geipel, “Kaybedilen Oyunlar” adlı kitabında, 2000 yılında Berlin’de bakılan “Doğu Almanya sporunda doping ve sporcular üzerindeki etkisi” konulu davanın protokolünü işliyor. Davada, eski Alman Demokratik Cumhuriyeti Spor Bakanı Manfred Ewald ile Alman Demokratik Cumhuriyeti Spor Tıbbı Başhekimi Manfred Hopfner, kasten sakatlama suçundan yargılanmışlardı. Doping kurbanlarını şoke eden mahkeme kararı, 22 aylık tecilli hapis cezası olmuştu.

Eski atlet Ines Geipel, dopingli sporculuk geçmişinden kendine ders çıkararak, Alman Atletizm Federasyonu’nun itirazına rağmen adını, doping sayesinde kırdığı 4 x 100 metre bayanlar dünya rekoru kütüğünden sildirdi. Kütükte adı kalan üç takım arkadaşı şimdi olmayan bir branşın dünya rekortmeni sayılıyor: Bayanlar 3 x 100 metre branşının.

1960 yılında Dresden’de dünyaya gelen Ines Geipel, Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin yıldız sporcuları arasındaydı. Jena’daki Alman Filolojisi tahsilini tamamladıktan sonra 1989’da Batı Almanya’ya kaçarak Felsefe ve Sosyoloji öğrenimi gördü. Berlin Yüksek Okulu Ernst Busch Tiyatro Bölümü’nde öğretim üyesi olan Profesör Geipel, aynı zamanda Hannah-Arendt Enstitüsü’nde de görev yapıyor.

José Ospina Valencia, Çeviri: Ahmet Günaltay
Editör: Hülya Köylü