Alman otomotiv üreticilerinden TTIP anlaşmasına 'evet'
7 Şubat 2015Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması ile AB ve ABD ekonomileri arasında, özellikle iç düzenlemelere ilişkin engellerin kaldırılması, üretim standartlarının oluşturulması ve gümrük mevzuatlarında kolaylığa gidilmesi gibi bir dizi uygulama hedefleniyor.
Bir yandan müzakereler sürerken diğer yandan da Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'na yönelik eliştiriler de geliyor.
Özellikle çevre örgütleri, kültürel çevreler, tüketiciyi koruma kuruluşları ve sendikalar anlaşmanın yapılmaması için karşıt propagandalar yürütüyorlar.
Kalite düşer endişesi
Bu kesimlerin endişeleri ise kalitenin düşmesi, çevre kirliliğine karşı hassasiyetin azalması ve kapalı kapılar ardında, ulusal yasaları geçersiz kılacak kararlar alan özel tahkim mahkemelerinin kuralları belirleyecek olması.
Almanya'da özellikle otomobil sektörü Amerika Birleşik Devletleri ile olan ticari ilişkilerin gelişmesi için Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'na önem veriyor.
Sektörün önde gelenleri anlaşmayla ilgili kaygıların yersiz olduğu vurgularken, anlaşma sayesinde üretimin artacağı, bu durumun da ekonomik rahatlık sağlayacağını savunuyorlar.
Alman otomobillerinin önemli bir kısmı ABD pazarında tüketiliyor. Ama buna rağmen ihracaatta sıkıntılar yaşanıyor.
ABD önemli bir pazar
Mercedes üreticisi Daimler Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Zetsche Almanya ve ABD arasındaki ticari ilişkilerin oldukça memnuniyet verici bir düzeyde olduğuna vurgu yaparken, “Almanya'da üretilen binek otomobillerin neredeyse yüzde 14'ü ABD'ne ihraç ediliyor. Burada söz konusu olan 620 bin araç. Bu alanda ABD, İngiltere'den sonra en büyük ikinci ticari ortağımız. Toplam ihracaata baktığımızda ise 20 milyar eurodan fazla ihracaatla listenin ilk sırasında yer alıyor. Ama buna rağmen ağır ticari sorunlarla boğuşmak zorundayız. Buna sadece yüksek gümrük harçları değil, çok sayıda ağır kurallar da dahil" diye konuşuyor.
AB'nin sanayi devi Almanya'da üretimin ağır kuralları var. Özellikle otomotif sektöründeki bu kurallar AB'nin de normlarını oluşturuyor. Ancak bu denli sıkı koşullara bağlı olarak üretilen Alman otomobilleri ABD'ye girmeden önce gümrükte bir kez daha mevzuat gereği formalite denetimlerden geçiyor. Bu hem maddi kayıplara hem de zaman harcanmasına yol açıyor.
Formalitelerin kaldırılmasını istedi
Daimler Yönetim Kurulu Başkanı Dieter Zetsche, bu tür formalitelerin ortadan kaldırılması gerektiğine işaret ederek, “İki tarafta da dünyanın en sıkı üretim kuralları geçerli. Sadece uygulamadaki bazı ayrıntılarda farklılılklar söz konusu. Bu ayrıntılar nedeniyle çifte üretim yapıyor, çifte emek harcıyor ve çifte sertifikalandırmada bulunuyoruz. Bu nedenle koşullarımızı karşılıklı olarak tanıyıp, geleceğe birlikte ilerlemeliyiz” diyor.
Çok sayıda Alman yatırımcı Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'nın yürürlüğe girmesinin özellikle orta ölçekli işletmelerin ABD'ye açılmaları için fırsat oluşturacağını düşünüyor.
Otomobil tedarikçisi Kirchhoff Holding Yönetim Kurulu Başkanı Arndt Kirchhoff, söz konusu anlaşmasının yürürlüğe girmesi halinde Alman sanayisinin ABD'ye daha kolay açılacağını belirterek, görüşlerini şöyle dile getiriyor:
“Masrafların çok yüksek olması nedeniyle bir çok orta ölçekli Alman işletmesi yeni pazarlara açılamıyor. Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması ise orta ve küçük ölçekli şirketleri Amerikan pazarına ulaştıracak. Anlaşma standart ve uygulama farklılıklarını ortadan kaldıracağı için bürokratik işlemleri ve yüksek masrafları önleyecek. Böylece ABD'ye açılmayı göze alabilirler. Bu durum gelirleri artırır, yeni istidham alanları açar. Yani anlaşmayla sadece yüksek gümrük vergilerinden ve çifte işlemlerden kurtulmuş olmayız.”
Alman otomobil sektörüne göre Transatlantik Serbest Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması yeni pazarlara açılmak demek. Ama bu pazara açılmadan önce belli çevrelerin az önce sözünü ettiğimiz çevre, kalite gibi endişelerini de gidermesi gerekiyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Heiner Kiesel