Deutschland Bilder Klischees
7 Ocak 2010Angela Merkel ne kadar iyi bir başbakan, Bayern Münih’te oynayan bir futbolcu ortalama ne kadar kazanır ya da Alman bir kadınla evlenebilmek için hangi otomobili kullanmak gerekir? Bu sorular, Almanya'ya gelen erkek Çinli öğrencilerin sık sık yönelttiği sorular arasında. Bu sorular, Almanya hakkındaki klişeleri ortaya koyar nitelikte. Ülkeler hakkındaki klişelerin önemli bir bölümü günümüzde internet aracılığıyla yayılıyor ve zamanla kalıplaşıp, o ülkeyle ilgili bir tablo oluşturuyor. Ancak tarihten gelen ve bir etiket gibi milletlerin üzerine yapışan klişeler de var. Almanya'nın Nazi geçmişi gibi. Hamburg'daki Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nden Jens Hacke, özellikle Nazi döneminin dünyada Almanların imajını hala etkilediğini belirtiyor: “Biz de bir şekilde klişelerden besleniyoruz. Kötü Almanların, Alman Nazilerin yanında bir başka klişe, terbiyeli, saf, ama aynı zamanda sıkıcı Alman klişesi de varlığını hep sürdüregeldi. Bugün Almanlar'a yönelik Nazi suçlamasının 1950’li, 60’lı ya da 70’li yıllarda olduğu kadar sık kullanılmadığını tahmin ediyorum.”
"Almanya bir marka"
Jens Hacke, Alman Federal Cumhuriyeti'nin siyasi düşünce tarihi ile ilgili araştırmalar yürütüyor. Hacke'ye göre, kuruluşunun 61’inci yılında Almanya hala geçici, karizması olmayan, ruhsuz ama şaşırtıcı biçimde iyi işleyen bir devlet olarak görülüyor. Uzman, Almanya modelinin, başarılı bir Alman markası haline geldiğini belirtiyor: “Öncelikle, Almanya'yı bir marka olarak görmek. 60'ıncı kuruluş yılını geride bırakan Federal Almanya Cumhuriyeti artık kendi geçmişini tarihleştirebilmeli hissi var. Almanya tarihi artık yalnızca Nazi dönemi, imparatorluk dönemi ve 19’uncu yüzyılda ulus-devleti oluşturma sürecinde yaşanan savaşlardan ibaret değil. Almanya'nın tarihi aynı zamanda 60 yıllık Federal Almanya tarihi.”
Yeni nesil ve Nazi dönemi
Federal Almanya Cumhuriyeti'nin geride kalan 60 yılı değerlendirildiğinde pek çok başarı hikayesi göze çarpıyor. Ekonomik mucize, İsviçre'deki dünya futbol şampiyonluğuna atfen Bern mucizesi olarak hafızalara kazınan başarı ve son olarak 2006 yılında Almanya'da düzenlenen Dünya Futbol Şampiyonası'nda sokakları süsleyen Alman bayrakları, Almanlar'da millet olarak yeni bir duygu, bir özgüven uyandırdı. Ancak diğer yanda Afganistan'dan gelen korkunç savaş görüntüleri, nasyonal sosyalizm döneminin gölgede kalmış yanları ile ilgili görüntüleri canlandırıyor ve şu soruyu gündeme getiriyor: Günümüzde dijital medyaya alışık yeni bir nesile Yahudi Soykırımı'nı
insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak nasıl aktarabilirsiniz? Jens Hacke şöyle konuşuyor: “Nasyonal Sosyalizm dönemi 15 yaşındaki bir gence Ortaçağ kadar uzak. Ancak, bu dönemi gençlere anlatmak için yeni yollar bulmak siyasi eğitim ve siyasi pedagojiyle ilgili bir konu. Çok yakında o döneme tanıklık etmiş kimseyi bulamayacağız. Okullarda konuşan Nazi dönemi kurbanları hepimizin hala aklında. Ama gelecekte böyle bir imkanımız olmayacak.”
Almanya başarılarla anılıyor
Küresel krize rağmen ekonomideki, spordaki ve bilim dünyasındaki başarılar Almanya’nın dünyadaki imajına hala damgasını vuruyor. Ancak İngiliz ya da Fransızlar'dan farklı olarak Almanlar başarılarını parıltısız, zafer nidaları atmadan, çekingen bir şekilde kutluyor. Milli gurur ve vatanseverlik duygularındaki en küçük bir abartı, Nazi dönemi ile ilgili çağrışımlar uyandırıyor. Uzman Hacke, dünyaya açık, kozmopolitik ve değişik kültürleri içinde barındıran Berlin kentini örnek göstererek, Almanya’nın gelecekte böyle bir tabloya bürünebileceğini söylüyor: “Hamburglu birinin belki bir İngilizle, Bavyeralı biriyle olduğunda daha fazla ortak noktası var. Bavyeralı birinin ise belki Avusturyalıyla… Bu bağlamda, milli ‘tipiklik’ kavramının bölgesel gurur ve bilinç içerisinde kaybolduğunu gözlemliyoruz.”
© Deutsche Welle Türkçe
Sven Ahnert / Çeviri: Başak Özay
Editör: Baklan Kulaksızoğlu