Almanya en kötü sözcüğü seçti
17 Ocak 2008Halktan gelen önerilerin sayısı bu yıl 1700’ü buldu. Yılın en kötüsü ünvanı için en sık aday gösterilen terim “türban yasağı” oldu. Ancak Horst Dieter Schlosser başkanlığındaki jüri “türban yasağı”nın kötü bir terim değil, kötü bir durum olduğuna kanaat getirdi. Yolunda gitmeyen bir durumu değil, bir durum ya da halin uygunsuz bir şekilde tanımlanmasının göz önünde bulundurulduğuna dikkat çeken Schlosser, karar alma mekanizmasını şöyle açıklıyor: „Önce sözcüğün, gerçekleri yansıtmak konusunda ne kadar eksik ve ters olduğuna bakıyoruz. Öneriler arasında, bu kriteri tamı tamına yerine getiren bir sözcük olduğu zaman, bu yıl olduğu gibi, iki üç saatte karar verebiliyoruz.”
”Kollateralschaden: yan ziyan”
Kosova Savaşı’nda NATO’nun, hava saldırıları sırasında ölen siviller için kullandığı “yan ziyanlar” terimi de, zamanında üzerinde hemen uzlaşma sağlanan ve yılın en kötüsü seçilenlerdendi. Schlosser, kötü bir durumu, hoş göstermeye, eksik ve yanlış taraflarını gizlemeye çalışan sözcüklerin, kötü ve berbat sıfatlarını hak ettiğini söylüyor: „Amacımız gerçekten örnekleri vurgulamak, aksi takdirde, dildeki yozlaşmayı gözler önüne sermek için, hergün bir araya gelip, hergün yeni sonuçlar açıklamak mümkün. Seçimimize eleştiriler geldiği takdirde, biz bunu da bir başarı olarak algılıyoruz. Hep “el bebek, gül bebek” davranırsak, hiçbir tartışma ortamı oluşmaz. Oysa şimdiki tartışmalar, belirli bir süre için bile olsa, dil hakkında insanların kafa yormasını sağlıyor.”
”Ausländerfrei: yabancıdan arındırılmış”
1991 yılındaki ilk seçim de, beraberinde tartışmaları getirmişti. O yılın en berbat terimi olarak, “yabancıdan arındırılmış” olarak çevirebileceğimiz „Ausländerfrei“ seçilmişti. Bu terim tabii ki, Nazilerin İkinci Dünya Savaşı'ndaki soykırım sürecinde, hiç Yahudi kalmamış bölgelere verdikleri isim olan “judenfrei”dan esinlenmişti. Milletvekillerinin kendi maaşlarına zam yapmasını, halkın gözünde şirin gösterme amacıyla kullanılan ve “maaşların intibakı” olarak çevrilen „Diätenanpassung“, ya da bir inşaat şirketinin iflasından sonra Deutsche Bank adlı bankanın sözcüsü tarafından kayıplar tanımlanırken ‘aman canım bunlar “çerezlik” anlamında kullanılan “Peanuts”, ilerki yılların akılda kalan “yılın en kötü sözcükleri”ydi.
”Onur kırıcı ve yaralayıcı”
Jürinin 2007’deki seçimi ise „Herdprämie“ sözcüğünden yana oldu: „Ocakbaşı primi anlamına gelen Herdprämie, günümüzde yaygınca kullanılan ve ciddi bir terim olma yolunda ilerleyen bir sözcük. Ancak bu sözcüğün ilk kullanılmaya başlanıldığında, onur kırıcı ve yaralayıcı bir anlam taşıdığını unutmamak gerek. Bize gelen önerilerde de, bu sözcükle çocuklarına bakmak için iş hayatı yerine ev kadınlığını tercih eden annelere eleştirel yaklaşıldığı dile getiriliyordu. Biz de sözcüğün bu kullanımını hiç doğru bulmadık.”
Hristiyan Sosyal Birlik, çocuklarına bakmak için evde kalmayı tercih eden ebeveynlere mali destek verilmesi gerektiğini savunmuş, kreşlerin kamu desteği almasını bu şarta bağlamıştı. Yeşiller Partisi’nden Renate Künast da, kadınlara „ocakbaşı primi“ verilmek istendiğini savunarak tartışmaları ateşlemişti.