Almanya Türkiye’ye silah ambargosu uygular mı?
12 Eylül 2017Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP) savunma uzmanı Dr. Christian Mölling, Almanya’nın Türkiye’ye silah satışlarını kısmen askıya almasını, Ankara’nın Rusya’dan S-400 füze sistemi satın almasını, yerli savunma sanayisini geliştirme girişimlerini DW Türkçe’ye değerlendirdi.
Almanya’nın fiilen bazı silahların Türkiye’ye satışına onay vermemekle birlikte, genel olarak Türkiye’ye silah satışlarını durdurma kararı almayacağını savunan Dr. Mölling, Türk Hükümeti’nin Rusya’dan aldığı S-400 füze sistemi konusunda ise bunun NATO savunma mimarisine dâhil edilmesinin tasavvur edilemez olduğunu söyledi.
Dr. Christian Mölling’e yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
DW: Almanya’da Türkiye’ye silah ihracatının durdurulması yönünde çağırılar artıyor. Almanya’nın NATO müttefiki Türkiye’ye yönelik, silah ambargosu anlamına gelebilecek bir adımı atması sizce mümkün mü?
Dr. Mölling: Federal Hükümet ‘Türkiye Almanya'dan silah almayacak’ şeklinde bir karar almayacaktır. Çünkü Türkiye NATO müttefiki ve bu bağlamda askeri yardım yükümlülüğü mevcut. Ayrıca böyle bir genel karara gerek de yok, çünkü Almanya’da her türlü silah, askeri donanım ve teçhizatın ihracatı münferit, yani ayrı ayrı değerlendirmeye, izin verilmesine bağlı. Bu tek tek değerlendirmeler, peş peşe olumsuz olursa, bu ihracat yasağı gibi yorumlanabilir. Ama resmi olarak silah ihracatının durdurulması yönünde karar alınmasına gerek yok. Bu, mevcut siyasi konjonktürde, Alman hükümetinin ne kadar ileri gitmek istediğiyle ilgili bir soru.
DW Türkçe: Başbakan Merkel silah satışının tamamen durdurulmasına karşı olduğunu açıklarken, Alman Dışişleri Bakanı Gabriel silah ihracatı taleplerinin büyük ölçüde askıya alındığını duyurdu. Sizce askıya alınma nedenleri neler ve hangi talepler askıya alındı?
Dr. Mölling: Hangi silah taleplerinin askıya alındığını öğrenmek çok zor. Ben rakamlara bakıyorum, çok büyük meblağlar göremiyorum. Erişebildiğimiz rakamlar 2015 yılından ve burada satıştan gelir konusunda ifade edilen rakam 38 milyon euro. Bu savunma sanayisi anlamında çok büyük bir meblağ değil. Almanya diğer bazı ülkelere Türkiye’den çok daha değer taşıyan silah satıyor. Ama bunun Türkiye’nin kendi savunma sanayisini geliştirme çabalarıyla da ilgisi var.
DW Türkçe: Türk hükümetinin yerli savunma sanayisini geliştirme girişimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yerli üretim ve Rusya gibi ülkelerle işbirliği sonucunda Batılı müttefiklerinden silah almama noktasına gelmesi mümkün mü sizce?
Dr. Mölling: Şayet gereken desteği bulabilirse bunu başarabilir. Bu ne kadar parası ve hangi ortakları olduğu ile ilintili bir konu. Rusya bu bağlamda pek çok alanda doğru ortak değil. Ruslar tank üretiminde pek iyi değiller. Oysa Türkiye’nin tanka ihtiyacı var ve bu nedenle Alman Rheinmetall ile tank üretimi konusunda ortaklığa gitti. Ama eğer helikopter istiyorsa Rusya doğru muhatap olabilir çünkü Ruslar çok iyi helikopter üretiyor. Ama yerel üretim için asıl önemlisi işleyen güçlü Ar-Ge faaliyetleri ve silahların üretilmesini sağlayacak entelektüel yetkinlik. Bunun için de özgürlükçe bir topluma, hür düşünebilen yaratıcı bir topluma ihtiyacınız var. İşte püf noktası burada: Ülkenizde özgürlükleri sınırlandırmaya başlar, üniversitelerde baskı kurarsanız o zaman ülkenizin potansiyelini de kısıtlamış olursunuz.
DW Türkçe: Türkiye Rusya'dan S-400 füze sistemini alıyor. ABD bu sistemin NATO'nun kullandığı diğer donanımlara uyumsuzluk gösterebileceğine dikkat çekmişti. Bu hamle NATO açısından ne anlama geliyor?
Dr. Mölling: NATO müttefiklerinin en çok işbirliği yaptığı alan NATO’nun entegre hava savunması. Hava savunma sistemleri bunun bir parçası. Bir Rus sisteminin, NATO bilgisayar sistemi mimarisine dâhil edilmesini tasavvur etmek mümkün değil. Umudum, Türkiye’nin çok bilinçli bir şekilde bu işbirliğine gitme kararını almış olmasıdır. Dijitalleşme ve hava savunma sisteminin daha güçlü bir ağa dönüştürülmesinde ilerleme sağlandıkça Türkiye ortak savunma sisteminden çıkmış olur. Çünkü artık birlikte çalışma imkânımız kalmayacak. Türkiye aslında kendi ayağına kurşun sıkmış oluyor.
DW Türkçe: Türkiye bu adımları bilinçli atıyor olamaz mı?
Dr. Mölling: Evet belki Türkiye zaten işbirliği istemiyor, bahane arıyor ‘Benim ortağım Putin’ diyordur. Ama kanımca bu NATO’ya karşı gayet bilinçli bir şekilde alınmış bir karar. Çünkü Türkiye NATO’daki askeri kadrolarını boş bırakıyor. Darbe girişimi sonrası ihraç dalgalarıyla boşalan yerlere atama yapılmıyor. Ankara ile Brüksel arasında diyalog, iletişim, gün geçtikçe daha vahim bir hal alıyor.
DW Türkçe: Türkiye'nin NATO’yu boykot mu ettiğini düşünüyorsunuz?
Dr: Mölling: Boykot mu bilemem. Bu tavrındaki motivasyonu Türkiye’ye sormak lazım. Spekülasyon yapmak istemem. Ama Ankara Brüksel ile irtibat ve iletişimin kötüye gittiğinin gayet bilincinde. Türkiye’de siyaset yapanlar, deli değil ki, gayet akıllı ne yaptıklarını bilen insanlar. Ve yaptıkları, gittikleri istikamet pek o kadar işbirliği ile alakalı değil. Bu kadarını tespit etmek mümkün.
DW Türkçe: İşbirliğinin, diyaloğun zorda olduğunu söylüyorsunuz. Rusya ile yakınlaşma açık. Kimi uzmanlar Türkiye’nin NATO geleceğini sorguluyor. Size göre Türkiye NATO’dan fiilen ayrılma yönünde mi ilerliyor?
Dr. Mölling: Bunu söylemek güç, çok spekülatif olur. Çünkü Türkiye politikalarında hep bir gel git olduğunu görüyoruz. Ayrıca Türkiye’nin yaptığı her şeyi AB, Avrupa ve NATO ilintili olarak değerlendirme eğilimimiz var. Türkiye’nin Ortadoğu’da belirli çıkarları var, Rusya bu bağlamda önemli bir ortak. Belki bu sadece Erdoğan’ın Putin'e bir hediyesidir. Çünkü Erdoğan Putin’in NATO’yu kızdırmasına sevineceğini biliyor ve bu yolla Ortadoğu’da hareket kabiliyeti için belirli fırsatlara sahip oluyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Değer Akal