Alman ekonomisi aşırı sağın yükselişinden endişeli
4 Eylül 2024Seçimlerden önce sendikalar ve iş dünyası temsilcileri, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin olası zaferinin sonuçları konusunda uyarılarda bulunmuştu. Örneğin yatırımcı Olaf Zachert, "İnsanlar, hoş karşılanmadıklarını hissettikleri bir yere yatırım yapmak istemezler. AfD'nin güçlenmesi, pek çok yatırımcıyı tedirgin edecek ve bölgede bir yatırım yapmadan önce iki kez düşüneceklerdir" görüşünü dile getiriyor.
Alman İşveren Sendikaları Konfederasyonu (BDA) Başkanı Rainer Dulger, istikrarlı bir siyaset için müreffeh bir ekonominin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor ve "Mevcut seçim sonuçları, vatandaşların endişelerinin arttığını ve ülkemizin doğru yönde geliştiğine dair güven eksikliğini gösteriyor" diye konuşuyor.
Dulger, aşırı uçların yükselişinden Berlin'deki koalisyon hükümetini sorumlu tutuyor ve harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor:
"Sonuçlar, koalisyon hükümeti için açık bir uyarı işaretidir. Zira her hükümet istihdamı ve dolayısıyla sosyal uyumu gözetmek zorundadır."
Nitelikli işgücü açığı artabilir
Seçim sonuçlarının belli olmasının ardından iş çevrelerinden, özellikle kalifiye işgücü sıkıntısının daha da artacağı ve şirketlerden kaçışların başlayabileceği yönünde uyarılar gelmeye başladı.
Ekonomist Monika Schnitzer, küresel rekabet içinde kendine istikrarlı bir yer edinmeye çalışan Saksonya ve Thüringen merkezli şirketler için işgücü sıkıntısının daha da vahim hale gelebileceğini belirtiyor: "Devlet ve eğitim kurumları zaten kalifiye eleman sıkıntısı çekiyor ve bu nedenle hizmetlerini azaltmak zorunda kalıyor. Her iki eyaletteki bazı bölgelerin önümüzdeki yıllarda işgücünün yüzde 20 ila 30'unu daha kaybetmesi muhtemel. Dolayısıyla zaten var olan vasıflı işgücü açığı daha da vahim bir hal alacaktır. Nitelikli göçü reddetmek yanlış bir sinyaldir. Bu tutum nedeniyle nitelikli işçiler, doğu eyaletlerini bir seçenek olarak görmeyecektir."
Bölgeden kaçış hızlanabilir
Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü (DIW) Başkanı Marcel Fratzscher de istihdam ve yabancı sermaye kaybını öngörüyor:
"AfD, korumacılıktan, Avrupa'dan uzaklaşmaktan, kalifiye işçilerin daha az göç etmesinden, daha az açıklık ve çeşitlilikten yana. Özellikle genç, nitelikli ve yüksek motivasyonlu insanlar bu iki eyaleti terk edecek ve takdir gördükleri yerlere gidecekler. Bu durum muhtemelen iflasların artmasına ve şirketlerin bölgeyi terk etmesine neden olacak."
İşverenlere yakın Alman Ekonomi Enstitüsü (IW) Direktörü Michael Hüther de endişeli. Endişesini, "Seçim sonuçları, iktisadi açıdan pek de iyiye işaret değil. Çünkü ekonomi, siyasi öngörülebilirliğe, kurumsal istikrara ve güvenilir çerçeve koşullarına ihtiyaç duyar" sözleriyle dile getiriyor.
Teknoloji dünyası da endişeli
Alman bilgi ve telekomünikasyon endüstrisinin çatı kuruluşu Bitkom'un başkanı Ralf Wintergerst, Saksonya ve Thüringen'deki seçim sonuçlarının, dijital ekonomi için bir uyarı sinyali olduğunu vurguluyor:
"Almanya kozmopolitliği ve yenilikçi ruhu temsil eden bir ülke olarak kalmalıdır. Bu değerler AfD tarafından temsil edilmeyecektir. Almanya, kalifiye işgücü ihtiyacını nitelikli göç olmadan karşılayamaz. Saksonya'da planlanan yarı iletken fabrikalarını yurtdışından nitelikli işgücü olmadan çalıştıramayacağız. Çünkü bu tür üst düzey profesyoneller çalışacakları yeri özgürce seçebilirler."
Federal düzeyde olası etkiler
Seçimler, yurtdışında da ilgiyle takip edildi. Örneğin Capital Economics (CE), iki doğu eyaletindeki seçim sonuçlarının, federal düzeyde doğrudan bir yansıması olmasını beklemiyor. Ancak CE Kıdemli Avrupa Ekonomisti Franziska Palmers, yine de orta ve uzun vadede bazı etkilerin görülebileceği görüşünde:
"AfD'nin bazı talep ve fikirleri, yerleşik partilerin seçim programlarına mutlaka yansıyacaktır. Alman hükümeti sanayisizleşmeye karşı çok az şey yaparak Almanya ve Avrupa'daki katı kemer sıkma politikasına sadık kalacaktır."
Deutsche Bank Research (DBR) için seçim sonuçları "gelecek yılki genel seçimlerin bir ön gösterimi" değil. Zira Thüringen ve Saksonya'daki koşullar, tüm ülkeye uygulanamayacak kadar özel ve yerel.
Geleceğe bakıldığında Deutsche Bank Research nispeten rahat:
"Mevcut veriler, şirketlerin sadece geçici ekonomik risklerden korktuğunu ve bunların öncelikle vasıflı işgücü arayışını etkileyeceğini gösteriyor."
DBR ekonomistleri, Alman ekonomi politikasının önümüzdeki yıllarda da temelden değişmesini beklemiyor: "Federal düzeyde akla gelebilecek hiçbir hükümet koalisyonu, daha çok harcama yapmayacaktır. Çünkü özellikle muhafazakâr güçler, kemer sıkma politikaları söz konusu olduğunda belirgin bir şekilde 'şahin' profiline sahip."