Almanya'da doping skandalı
18 Şubat 2004Almanya'nın Bonn kentinde açıklanan 2003 yılı Doping Raporu’na göre, Almanya’da 2003 yılında profesyonel sporculara uygulanan toplam 7800 doping testinden sadece yüzde 0.5’inin sonucu pozitif çıktı. Bu oran uzun yıllardan bu yana neredeyse hiç değişmiyor. Bu veriler, dopingle mücadelede Almanya’yı başarılı ülkeler sınıfına sokuyor.
Ancak başarının faturası da hayli yüklü. Herbir doping testinin maliyeti 150 Euro. Buna bir de dopingle ilgili araştırma masrafları eklenince ortaya 4 milyon euroluk bir bilanço çıkıyor. Tabii burada insanın aklına hemen şöyle bir de soru geliyor: Doping testi pozitif çıkan 38 sporcu için bu kadar harcama yapmaya değer mi? Bu soruya kesinlikle ”evet” yanıtını verebiliriz. Kabul etsek de etmesek de sporcular, sürekli gündemde olan insanlar. Pekçok genç, başarılı sprocuları kendisine örnek alıyor, onları idol olarak görüyor. Bu idollerin, yetenek, kas gücü, azimli çalışma gibi unsurlar yerine performans artıcı iğne, hap ve tozlarla başarıya ulaştığının ortaya çıkması, gençleri olumsuz etkiliyor.
Sporda kazanmanın herşey demek olmadığı, centilmence yarışıp, kaybedenlerin kazananı kutladığı genel etik anlayışı içinde doping bir olgunun kesinlikle yeri yoktur. Ünlü İtalyan bisikletçi Marco Pantani’nin şüpheli ölümüyle yeniden gündeme gelen doping tartışmaları, son dönemde giderek yaygınlaşan bir önyargıyı da gündeme getirdi: Spor eşittir ölüm! Gerçek sporcular bu ifadeye şiddetle tepki gösteriyor ancak başarılı sporcuların kısa aralıklarla ani şekilde hayatını kaybetmesi, ”Spor eşittir ölüm” sözünü adeta doğrular nitelikte. Kamerunlu Foe, Macar futbolcu Feher, Letonyalı basketçi Jumikis ve son olarak da bisikletçi Pantani... İşte bu esrarengiz ölümler, ister istemez doping şüphesini de beraberinde getiriyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, sporun doping bataklığına saplanması kaçınılmaz olur.