Almanya'da aşırı sağcı AfD ilk kez kaymakamlık kazandı
28 Haziran 2023Almanya'da son haftalarda yapılan kamuoyu anketleri göç ve İslam karşıtlığı ile bilinen aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisine desteğin arttığını ortaya koyuyor. Parti, son yapılan bir ankete göre Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un partisi Sosyal Demokrat Parti'yi (SPD) geçerek Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin ardından yüzde 20 ile ikinci güç konumuna yükseldi.
Bu durum partinin önümüzdeki dönemde yapılacak seçimlerde başarısını artırabileceği yorumlarına neden olurken, AfD bir sonraki federal seçimlerde başbakan adayı çıkarabileceğini gündeme getirdi. Böylece Avrupa Birliği (AB), Euro, İslam ve göç karşıtlığıyla siyasette yer edinen aşırı sağcı parti ilk kez muhalefet yerine ülke yönetimine talip olduğu mesajını verdi.
Pazar günü Thüringen eyaletine bağlı Sonneberg bölgesinde düzenlenen kaymakamlık seçimleri de partiyi gelecek planlarında daha da güçlendirdi. Almanya'nın en küçük ilçe yönetimlerinden olan Sonneberg'de AfD'nin adayı Robert Sesselmann oyların yüzde 52,8'ini alarak rakibi Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) adayı Jürgen Köpper'i geride bıraktı. İkinci tura kalan seçimlerde AfD karşısında yarışan CDU'lu aday Köpper, SPD, CDU, Yeşiller, Hür Demokrat Parti (FDP) ve Sol Parti'den destek almasına rağmen yüzde 47,2 ile yenilgiye uğradı.
Böylece aşırı sağcı ve ırkçı, İslam ve göç karşıtı parti bir ilçede de olsa ilk kez idari bir makamı kazanarak göreve geldi. Sonneberg'in bulunduğu Thüringen eyaleti AfD teşkilatı, Anayasayı Koruma Dairesi'nin "aşırı sağcı" diye nitelediği bir yapıya sahip ve eyalet Teşkilatı Başkanı da radikal figür Bjorn Höcke. Şimdiye kadar AfD eyalet parlamentoları ile federal meclise girdiyse de hiçbir demokratik parti onunla işbirliği yapmadığı için sadece muhalefette yer alıyordu. Şimdi ilk kez ilçe kaymakamlığı da olsa idari bir makamı yönetme sorumluluğunu üstleniyor.
"Alarm çanları en yüksek seviyede çalıyor"
AfD'nin kamuoyu yoklamalarına göre oy oranını artırması, ilk kez idari bir makamı kazanması göçmen kuruluşları ve siyasetçiler tarafından tepki ve endişeyle karşılandı. Alman hükümetinin Ayrımcılıkla Mücadele Sorumlusu Ferda Ataman, ülkede ayrımcılık yaşamış pek çok insanın endişe ve korkuyla geleceğe baktığını söylerken, AfD'nin başarısını "tarihi dip nokta" olarak niteledi.
Sivil toplum kuruluşu Almanya Türk Toplumu Eş Başkanı Gökay Sofuoğlu da, kurulduğundan bu yana ırkçı AfD'nin bir protesto hareketi değil, kalıcı bir partiye dönüşeceği yönündeki uyarı ve endişelerinin yeterince dikkate alınmamasını eleştirdi. Sofuoğlu, DW Türkçeye verdiği demeçte, "Önce eyalet parlamentolarına ve federal meclise girdiler, şimdi de ilk kez yerel de olsa idari bir makamı kazandılar" diye tekrarladı ve partiye Almanya'da daha önce çok farklı kurumlarda görev almış önemli insanların katılmış olmasının da onun kamuoyunda meşru görülmesinde önemli rol oynadığını belirtti. Sofuoğlu, Erika Steinbach ile Alexander Gauland'ın AfD'ye katılmasını hatırlattı. Her iki politikacı da uzun yıllar Hristiyan Demokrat Birlik partisinden milletvekili olarak mecliste bulunmuş, hatta bakanlıklar veya eyalet başbakanlıklarında çalışmış, daha sonra da Hristiyan Birlik'i sert şekilde eleştirerek AfD'ye katılmışlardı.
Gökay Sofuoğlu, AfD'nin kaymakamlık seçimlerini kazanmasının "artık alarm çanlarının en yüksek seviyede çaldığı" şeklinde anlaşılması gerektiğini vurguladı ve alarmın sadece göçmenler için değil Almanya demokrasisi için çaldığını da söyledi. Sofuoğlu, "Siyasetin artık daha fazla sağcı söylemleri kullanmak yerine aşırı sağ ile nasıl etkin mücadele edeceğini ortaya koyması gerekiyor" diye de ekledi.
CLAIM: AfD'nin zaferi endişe verici
İslam ve Müslüman Düşmanlığına Karşı İttifak (CLAIM) adlı oluşum da "aşırı sağcılara karşı çekilen korunma setinin yıkıldığı" görüşünü dile getirdi. DW Türkçe'ye verdiği demeçte kuruluş, Sonneberg'deki seçim sonucunu "Kriz dönemlerinde korkular tetiklenir ve aşırı sağcılar tarafından siyasete malzeme yapılır. Bunun nereye götürebildiğini Thüringen'de de gördük" sözleri ile değerlendirdi. "AfD'nin Sonneberg'deki zaferi Almanya'da yaşayan bütün Müslümanlar ile ırkçılık ve antisemitizm yaşamış herkes için, Siyahlar, Yahudiler, Romanlar ve Sintiler için oldukça endişe verici" vurgusu yapıldı. Müslümanlara yönelik ırkçılığın, "sağın motoru ve toplumun orta kesiminden aşırı sağcı ideolojilere uzanan köprüsü" olduğunu da belirten CLAIM, farklı konulardaki sağcı duruş ve tutumun giderek normal bir şey veya bakış açısıymış gibi yansıtılmasının ırkçı eylemleri beslediğine de işaret etti.
CLAIM'e göre AfD'nin Sonneberg'deki zaferi Almanya'daki azınlıklar arasındaki tedirginliği de artırıyor. Hanau ve Halle kentlerindeki aşırı sağcı saldırıların, terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı'nın (NSU) cinayet ve bombalı saldırılarının hâlâ Almanya'daki Müslüman toplumun hafızasında yer aldığını hatırlatan kuruluş, insanların ırkçı cinayetlerin ve saldırıların sürmesi endişesi taşıdığına dikkat çekti.
Kuruluşa göre AfD'nin adayı Robert Sesselmann'ın zaferi, ırkçı görüşlerin artık toplumun çoğunluğunda karşılık bulduğunu ortaya koyan bir sinyal aynı zamanda. CLAIM, yaşanan gelişme karşısında bütün demokratik partilerin ırkçılığın ve insanlık düşmanı tutumun her türlüsüne karşı açık ve net duruş sergilemesi gerektiğini belirtti.
CLAIM'e göre, kendisini göç ve çok kültürlülük karşıtı olarak konumlandıran AfD'nin başarısının ekonomiye olumsuz etkileri de söz konusu: "Irkçılık yaşamış pek çok vasıflı çalışan Almanya'dan ayrılabilir ve Avrupa Birliği dışından kalifiye iş gücü Almanya'ya gelmeyi istemeyebilir."
CLAIM, bu tür olası olumsuz bir gelişmenin sonuçlarını anlamak için Fransa'ya bakmanın yeterli olacağını belirterek, orada da nitelikli iş gücü piyasasında istihdam edilen Müslüman çalışanlar arasında ülkeyi terk edenlerin veya terk etmeyi düşünenlerin sayısının arttığını kaydetti.
İçişleri Bakanı da ekonomi açısından tehlikeye dikkat çekti
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser de AfD'nin bir yatırım ülkesi olarak Almanya'yı tehlikeye attığını belirtti. AfD'nin yarattığı havanın, ülkenin acilen ihtiyacı olan işçi ve vasıflı çalışanda korku yarattığını, AfD'nin özellikle ekonomik gelişmeye ve bunun için gerekli iş gücü göçüne ihtiyacı olan bölgelerin şansını yok etme tehlikesini beraberinde getirdiğini söyledi.
Almanya Yahudiler Merkez Konseyi Genel Müdürü Daniel Botmann da vatandaşların endişelerinin ciddiye alınması gerektiğini vurgularken, "Demokratlar olarak bu ülkede zorlukların, sorunların ve endişelerin olduğunda ve bunların insanları harekete geçirdiğinde hemfikir olmalıyız" dedi. Ancak Botmann, "Yine de hiçbir endişe aşırı sağcı bir partinin seçilmesini haklı kılamaz" diye tepkisini gösterdi.
AfD'nin zaferinin sorumlusu aranıyor
AfD'nin Sonneberg'de kaymakamlık seçimini kazanması sonrasında siyasi partiler de partinin güçlenmesinden karşılıklı olarak birbirilerini sorumlu tuttu. Muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birlik Genel Sekreteri Mario Czaja, iktidardaki Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti'den oluşan üçlü koalisyonu sorumlu tutarken, federal hükümetin ülkeyi böldüğünü ileri sürdü. Czaja, "Ülke çapında üzerinde uzlaşı sağlanamayan çok fazla hedef ve önerileri var" sözleri ile son aylarda yoğun tartışmalara yol açan, ısıtma sistemlerinde iklimle dost teknolojiye geçişi düzenleyen yasa tasarısına işaret etti. CDU Genel Sekreteri Czaja, AfD'yi "siyasi düşmanları," Yeşiller partisini de "birincil rakipleri" diye niteledi.
Hristiyan Birlik partileri federal hükümetin icraatları konusunda özellikle Yeşiller'e karşı izlediği saldırgan çizgi ile dikkat çekiyor. Bavyera'da sonbaharda yapılacak eyalet parlamentosu ve seneye yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde Hristiyan Birlik partileri muhafazakar seçmeni saflarında toplamayı hedefliyor.
SPD Eş Başkanı Saskia Esken ise AfD'nin Sonneberg'deki başarısını "setlerin yıkılması" diye niteledi ve kaymakamlık seçimini kazanan Robert Sesselmann'ın partinin en sağcı kanadının temsilcisi Björn Höcke ekibinden olduğunu hatırlattı. Esken, Sonneberg'deki seçim sonucunu ise bölgenin bağlı bulunduğu eyaletteki azınlık hükümetinin Sol Partili Başbakanı Bodo Ramelow'un istikrarlı bir siyasi çoğunluk olmadan eyaleti yönetmesine bağladı. Esken, kendi partisinin liderliğindeki federal hükümetin de son dönemde iyi organize olamadığı, icraat ve planlarını halka yeterince anlatamadığı özeleştirisini de yaptı.
Sonneberg nasıl bir yer ve kaymakamın hangi yetkileri var?
Thüringen eyaletinde bulunan Sonneberg'de yapılan kaymakamlık seçimlerinin resmi sonuçları bugün (28 Haziran) açıklanıyor. Akabinde de seçimleri kazanan AfD'li Sesselmann'ın seçimlerin sonucunu kabul ettiğini yazılı olarak beyan etmesi, ertesi gün de resmen göreve başlaması gerekiyor.
Almanya'nın en küçük ilçelerinden olan yaklaşık 57 bin nüfuslu Sonneberg ilçesinde 48 bin civarında seçmen bulunuyor. Almanyada iki eyalet haricinde, kaymakamlar göreve halk tarafından seçilerek geliyor. Kaymakam, ilçe meclisinde alınan kararlar ile eyaletler ve federal düzeyde öngörülen uygulamaları hayata geçirmekle yükümlü. AfD Sonnberg ilçe meclisinde çoğunluğu elinde bulundurmuyor. Thüringen eyaletinde kaymakamlar altı yıllığına göreve geliyor.
Ortalama 28 bin 400 euro gayri safi yurtiçi hasıla ile Sonneberg bulunduğu eyalet geneline yakın bir refaha sahip. Almanya'da ise bu miktar 40 bin 500 euro. Endüstrinin yoğunluğu ve orta ölçekli işletmelerin istikrarlı yapıya sahip olduğu Sonneberg cam, plastik, seramik, metal ve zanaatkarlık sektörleri için cazip bir yer. Oyuncak ve el yapımı cam Noel süslemeleriyle ve turistik Thüringen Ormanı ile doğu kentlerinin iyi konuma sahip bölgelerinden biri olan Sonneberg'de işsizlik oranı ise yüzde 5.
DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?