Almanya'dan göç artıyor
4 Ağustos 2005Uzun yıllar süren tartışmaların ardından Almanya’nın bir göç ülkesi olduğu kabul ediliyor ve göçmenlerin desteklenip desteklenmemesine kafa yoruluyor. Bu arada Almanya göç alan bir ülke olduğu gibi göç veren bir yapıya da sahip. Araştırmalar, her yıl 100 bin Almanın bavulunu toplayıp yurtdışına gittiğini gösteriyor. İnsanları, evlerini, barklarını, sevdiklerini terkederek göçmeye iten sebepler neler? Yazar Kerstin Finkelstein bu soruya yanıt aramış ve Çin’den Avustralya’ya bir çok ülkeyi dolaşıp, buralarda yaşayan Almanları bulmuş. Onlarla yaptığı sohbetlerden de bir kitap oluşturmuş.
Kerstin Finkelstein son 6 ayda neredeyse dünyanın yarısını dolaşarak 14 ülkeyi gezmiş. Yazar, Avustralya’daki Almanların düzenlediği Ekim festivalinden, Arjantin’deki Alman Kulübü’ne dek bir çok yeri ziyaret etmiş. Çin’de Alman bir kung-fu ustasına, Yeni Zelanda’da ise cafe işleten Alman bir çifte rastlamış. Yeni başlangıçlara yelken açan ve başarısız olan Almanları da görmüş. Tüm bu tecrübelerini de “göçerler- Almanlar dünyada nasıl yaşar” adlı kitabında toplamış.
Neden göçüyorlar?
Çalışmaları sırasında Almanları göçe sürükleyen başlıca nedenlerin şunlar olduğunu öğrenmiş: Bazı Almanlar ülkelerinde iş bulamadıkları için göç ediyor, bu göç genelde Avrupa ile sınırlı. Diğer bir grup ise yaşamını sadece çalışarak geçirmek istemeyen, başarılı kalifiye elemanlardan oluşuyor. Bir de emekliler var. Onlar da ununu elemiş eleğini asmış, hayatın tadını çıkarmak isteyen Almanlar.
Göç kararı artık daha rahat veriliyor
1992 yılından bu yana her yıl 100 bin Alman yurtdışına gidiyor ve orada yaşamaya başlıyor. Çoğu Alman göç ettiğini resmi dairelere bildirmediğinden, uzmanlar yurtdışına çıkan Alman sayısının aslında daha yüksek olduğunu, 250 bin civarında seyrettiğini tahmin ediyor. Almanların yurtdışı göçü aslında eskiye, 19 yüzyılın başına dayanıyor. O zamandan sonra bir çok Alman vatandaşı dini, etnik ya da politik sebeplerle ülkesini terketmiş. Bu sayede kimi devletlerde yaşayan Alman cemaatleri büyümüş. Bu cemaatleri gezerek, göçmen Almanlarla konuşan Kerstin Finkelstein, anavatını terkederek yurtdışına çıkma kararının şimdilerde eskiye oranla daha rahat verildiğini belirtiyor. Ekmek parası kazanmak için gurbet yoluna düşmenin ise geçmişte kaldığını vurguluyor. Yazar kendisinin de okumak için gittigi Avusturya ve Arjantin’de yıllarca kaldığını ve bu tecrübelerinin de kitabının oluşumunda önemli rol oynadığına değiniyor.
Göç etmek isteyenlere rehber
Kerstin Finkelstein, kitabının göç etme planı olan ya da bu düşünceyi kafasından geçirenler için el kitabı niteliği taşıdığını belitiyor. Kitabın, Almanya’da durumun iyi olmadığını düşünenlerle, yurtdışına gitmeyi kafasına zaten koymuş olanlar için iyi olduğunu belirten Finkelstein, nereye gideceği konusunda net bir fikri olmayanların da, kitap sayesinde kendisine iyi bir rota çizebileceğini söylüyor. Yazar, kitabı okuyan bir kısım Almanın da, yurtdışında da durumun güllük gülistanlık olmadığını farkedeceğini, amacının bir çok vatandaşa Almanya’da da durumun diğer ülkelerden daha kötü olmadığını göstermek olduğunu vurgulluyor.