Analiz: Kısa çalışma ödeneği neden 1 ay uzatıldı?
30 Haziran 2020Hükümet daha önce uzatılmayacağını söylediği kısa çalışma ödeneği uygulamasını 1 ay daha uzattı. İşten çıkarma yasağı da uzatılırken, bu uzatmaların devam edip etmeyeceği belli ki pandemi sürecine bağlı olacak. Salgın nedeniyle iş dünyasına verilen en önemli teşvik kısa çalışma ödeneği olarak görüldü. Özellikle hizmet sektöründeki şirketler, kısa çalışma ödeneğinin 3 ay daha sürmesini istiyorlardı ama hükümetin “Uzatılmayacak” açıklaması üzerine umutlarını yitirmişlerdi. Bu nedenle işverenlerin, dün Erdoğan tarafından açıklanan 1 aylık uzatma kararını bile memnuniyetle karşılandığını gözledik.
3 aylığına getirilen, Cumhurbaşkanı'na 3 ay daha uzatma yetkisi verilen kısa çalışma ödeneğinde; bundan sonrasına ilişkin tahminler farklı. Kimi işverenler hükümetin 3 ay uzatma imkanı varken 1 ay uzatmasını, "Artık bittiğinin sinyalini veriyor” biçiminde yorumladı. Bazı işletme sahipleri ise, 1'er aylık uzatmaların iki kez daha yapılabileceği görüşünde.
Uzatma gerekçesi: Normalleşemeyen sektörler
30 Haziran'da Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren düzenlemeye göre 3 aylık süreler 1 ay uzatılırken, nisan başında bu imkandan yararlanmaya başlayanlar, temmuz sonuna kadar faydalanmaya devam edecekler. Mayısta başvuru yapılan işletmeler ise temmuz sonu bitecek imkanlarını ağustos sonuna kadar kullanacaklar. Hükümetin önce bu imkanın biteceğini açıklayıp ardından 1 aylık ek süre vermesinin altında, özellikle turizm, lokanta, eğlence gibi hizmet sektörlerinde hâlâ normalleşme sağlanamaması etkili oldu.
Bu imkanlar özellikle KOBİ’leri yakından ilgilendiriyor. KOBİ'leri bünyesinde barındıran birkaç il odasının yöneticisiyle konuştum. Hükümetin kısa çalışma ödeneğini bir ay daha uzatmasından memnunlar. İşten çıkarma yasağı konusunda ise oldukça şikâyetçiler. Hükümetin daha önceki açıklamasında yer aldığı biçimiyle, “Kısa çalışma ödeneği bitip işten çıkarma yasağı sürerse” diye sorduğumda ise işlerinin çok zorlaşacağını belirttiler. İşletmelerin normalleşmeyle birlikte artık çalıştırılamaz gördükleri işçileri çıkarma imkanları olması gerektiğinin altını çizdiler. “İşten çıkarma yasağı uygulamasının, teşviklerden yararlanmak için önkoşul olduğunu” hatırlattığımda ise "Zaten işi zora sokan bu önkoşul. O noktada işletmeler, yararlandıkları teşvikler ile işten çıkarmamanın maliyetini karşılaştırıp, ona göre özel karar vermek zorunda kalacaktır” dedi. Yani teşviklerden yararlanmama pahasına, yasağa rağmen işten çıkarmaların zorunlu olabileceğini ifade etti.
Amaç gerçek işsizlik rakamlarını gizlemek
Teşviklerin devam etmesi gerekip gerekmediğini sorduğumda ise bir Sanayi Odası Başkanı, ötelenen vergi ve SGK ödemelerinin Ekim’den sonra sorun olabileceğini söyledi. Hem Mart’tan itibaren 6 ay ötelenen ödemelerin hem de normal zamanında ödeneceklerin bir araya gelmesiyle işletmelerin ödemede zora gireceğini kaydeden Başkan, “Ekim’den yılsonuna kadar olan dönemde ödemeler çok yoğun olacak ve bunları karşılamak mümkün olamayabilir. Hükümetin bu süre yaklaştığında biriken ödemelerin yeni bir takvime bağlanıp yapılandırılacağı bir düzenleme yapmasını bekliyoruz” dedi.
Özellikle kısa çalışma ödeneğinin kamuya yükü çok büyük oluyor. Bütçeden değil İşsizlik Fonu'ndan ödense bile, yükün ağırlaşması hükümetin uzatma taleplerine mesafeli durmasına neden oluyor. Kamunun buradaki çıkarına gelince; ilk başta "işsizlik oranlarında yükselişin böylece ötelenmesi”ni sayabiliriz. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin parası alanlar, kağıt üzerinde istihdamda kalmaya devam ediyor, bu nedenle işsizlik oranlarına yansımıyorlar. Böylece normalleşmeye kadar zaman kazanılması planlanırken, ağustostan sonra ise artık işletmelerin asıl durumlarını görüp istihdamlarını netleştirmeleri gerekecek.
Uzmanlar bu ötelemelerin sürmesi ya da işten çıkarma yasağının uzatılması halinde, asıl işsizlik oranlarının ancak yılsonuna doğru görünür olmaya başlayacağını belirtiyorlar. Yani hükümet işsizlik oranlarının yükselmesi için yıl sonuna kadar zaman kazanmış oluyor.
Skandal gelişme: Ertelemeyi unuttular
Bir yandan pandemi sürecinin etkilerini azaltma düzenlemelerine devam eden hükümetin, öte yandan beceriksizlik denebilecek bir hatayla, böyle bir dönemde çalışma hayatını iyice zora sokacak tedbirleri ise atladığı görülüyor. 5 yıldır ertelenen, 50 kişiden az işçi çalıştıran işletmelerde iş sağlığı ve güvencesi eğitimleri zorunluluğu, 1 Temmuz itibariyle yürürlüğe giriyor. Böylesine zor bir dönemde, yaklaşık 1 milyon küçük esnafı kapsayan bu eğitimlerin başlaması mümkün değil. Bilgi veren yetkililer, küçük işletmeler için bu şartın 5 yıldır yasa değişiklikleri ile ertelendiğini ancak hükümetin bu kez ertelemeyi unuttuğunu söylediler. Hâlâ açılamayan küçük işletmelerin, kriz döneminde ek maliyet getirdiği için pratikte bu kurala uyması beklenmiyor. Konuştuğumuz yetkililer, TBMM'nin 20 Temmuz'da kapanacak olmasıyla, yeni bir erteleme için gereken yasal düzenlemenin gündeme gelmesinin oldukça zor olduğu görüşünde.
Erdal Sağlam
© Deutsche Welle Türkçe