Rusya, Suriye'deki askerî üslerinden çekilecek mi?
12 Aralık 2024Suriye'de İslamcı isyancıların zafer kazanması ve Devlet Başkanı Beşar Esad'ın ülkeyi terk etmesinin ardından Rusya, buradaki iki askerî üssünü kaybedecek mi? Bu sorunun yanıtı henüz belli değil ve hızlı bir karar alınması da mümkün görünmüyor. Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, bu konuda konuşmak için "henüz erken" olduğunu söylüyor. Rus medyası, Suriye'de iktidara gelen Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki radikal İslamcıların, Moskova'ya askerî üslerin güvenliği konusunda güvence verdiğini bildirdi. Başka kaynaklardan bu yönde henüz bir doğrulama gelmedi. Rusyanın Suriye'de iki üssü bulunuyor: Sovyetler Birliği'nden miras kalan Akdeniz'deki Tartus deniz üssü ve 2015'ten bu yana Hmeymim'deki askerî hava üssü.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) eski uzmanı Gustav Gressel, "Şimdiye kadar Hmeymim'de nakliye uçaklarının faaliyetlerini gördük, ancak tam bir tahliyeden söz edemeyiz" diyor. Rus gemilerinin Akdeniz'de "tatbikat yaptığı" söyleniyor ama Tartus'tan çok uzakta da değiller. DW'ye konuşan Gressel, konuyla ilgili şu yorumu yapıyor: "Sanırım Rusya, perde arkasında üsleri ülkede tutmak için pazarlık yapacak. Eğer üsleri gerçekten terk edilmiş olsalardı, tahliye işlemi bariz şekilde devam ediyor olurdu."
"Tartus'taki deniz üssü daha önemli"
Avusturyalı askerî tarihçi Albay Markus Reisner, Tartus'taki deniz üssünün Rusya için "stratejik olarak daha önemli" olduğunu, kuvvetlerin buradan Akdeniz'e kaydırılabileceğini" düşünüyor ve ekliyor: "Hmeymim'deki hava üssü ise Moskova'nın, Esad rejimini isyancılara karşı desteklemesi için gerekliydi. Ama artık durum böyle değil."
"Putin's Wars" (Putin'in Savaşı) kitabının yazarı İngiliz siyaset bilimci Mark Galeotti, her iki üssün de "Rusya'nın Akdeniz ve Afrika'daki faaliyetleri için çok önemli" olduğuna inanıyor. Galeotti, "Rusya'nın HTŞ ile bu kadar çabuk anlaşmaya varmaya çalışması ilginç" diyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov kısa bir süre önce grubu "terörist" olarak nitelendirmişti. Geçtiğimiz hafta sonu ise Moskova onları "isyancı" olarak adlandırmaya başladı. Galeotti, Esad rejiminin düşmesinden önce bile Moskova'nın, Suriye'deki radikal İslamcılara yönelik tavrının "çok daha kibar" olduğunu söylüyor.
Moskova isyancılara ne sunabilir?
Galeotti, "Rusya muhtemelen HTŞ ile bir anlaşma yapmayı umuyor" diyor. Peki Moskova ne teklif edebilir? İngiliz uzman, bu soruya şu cevabı veriyor: "İsyancılar, Türkiye tarafından destekleniyor olsa da Türkiye'nin vekili olmak istemiyor. Zira müttefiklere ve iyi ilişkilere ihtiyaçları var. İşte bu noktada Rusya devreye giriyor. Ruslar oldukça alaycı ve pragmatik. Bu da HTŞ'ye, Ankara'ya olan bağımlılığını çeşitlendirme şansı verebilir." Galeotti ayrıca Moskova'nın, Suriye'de sadece askerî olarak değil, aynı zamanda ekonomik olarak da varlık gösterdiğine dikkat çekiyor.
İngiliz düşünce kuruluşu RUSI'nin Ortadoğu uzmanı Burcu Özçelik ise Suriyeli isyancıların Moskova'nın isteklerine hemen boyun eğeceğine inanmıyor. Özçelik, "HTŞ'nin, Putin'in müttefiki olarak algılanmak için acele edeceği ya da Suriye'nin Akdeniz kıyısında uzun vadeli bir Rus askerî varlığına yeşil ışık yakacağı oldukça şüpheli" diyor. Moskova yönetiminin Esad'a sığınma hakkı verdiğini hatırlatan Özçelik, Rusya ve İran'ın "Suriye'ye yönelik dış politikalarını ayarlamaya çalışacakları" uzun bir müzakere süreci öngörüyor.
Rus ordusu nereye çekilebilir?
Eğer Rus ordusu Suriye'den parça parça da olsa ayrılmak zorunda kalırsa, nereye çekilecek? Mark Galeotti, "İyi bir seçenekleri yok" diyor. Ona göre Esad yönetimindeki Suriye büyük ölçüde Moskova'ya bağımlı. Bölgede Rusya muadili başka bir ülke yok.
En sık dile getirilen olası seçenekler arasında Rusya'nın General Halife Hafter ile temaslarını sürdürdüğü Libya var. "Wagner" grubundan Rus paralı askerler, onun yanında savaştı. Batı basını, Rusya'nın Libya'da bir deniz üssü kurma niyetinde olduğunu yazdı. Markus Reisner bunun Tobruk olabileceğini düşünüyor.
Mark Galeotti ise Libya'da hazır bir altyapı olmadığı için bu seçeneğin hızla hayata geçirilemeyeceği görüşünde. Aynı durum, Moskova'nın yıllardır Kızıldeniz'de bir deniz üssü için görüşmeler yürüttüğü Sudan için de geçerli. Uzman, "Libya, Mali ya da Sudan; nereye giderlerse gitsinler, Suriye'deki gibi bir durumla karşılaşmayacaklar" diyor.
Ukrayna savaşını etkiler mi?
Bu bağlamda bir başka soru daha tartışılıyor: Rusya'nın ordusunu Suriye'den çekmesi durumunda, bunun Ukrayna'ya karşı yürütülen savaşa ne gibi etkileri olabilir? Galeotti bu soruya, "Dürüst olmak gerekirse, etkisi sınırlı kalacaktır. Zira Moskova'nın, Suriye'den Ukrayna cephesine sevk edebileceği kuvvetlerin sayısı pek kayda değer değil" yanıtını veriyor.
Gustav Gressel de benzer bir görüşe sahip: "Ukrayna için (Suriye'den gelen) iyi haberler sınırlı. Rusya'nın, Ukrayna'ya karşı her türlü yöntemle savaşırken, ikinci bir cephe açma yeteneği ya da arzusu yok. Ukrayna, İran'ın İsrail tarafından zayıflatılmasından da bariz bir fayda sağlayamayacak. Kiev için tek somut olumlu sonuç, Batı'da bazı insanların daha cesur hale gelmesi ve Putin'in zayıflığının Trump'ı cesaretlendirmesi olabilir. Ancak bunun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de meçhul."
DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?