Ankara-AB hattında diyalog arayışı
11 Mayıs 2017Türkiye AB Bakanı Çelik, Brüksel’de AB Dış Politika ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Komisyon Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, Komisyonun genişleme sürecinden sorumlusu üyesi Johannes Hahn ve göç ve içişlerinden sorumlu üye Dimitris Avramopulos ile görüştü. Strasbourg’da ise Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ile bir araya geldi.
Avrupa Komisyonu yetkilileriyle görüşmelerde daha çok Türkiye-AB ilişkileri, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland ile görüşmede ise demokrasi ve insan hakları alanlarında Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinden kaynaklanan yükümlülükleri ön plana çıktı. Jagland, OHAL inceleme komisyonunun işletilmesi, Anayasa Mahkemesi’nin 15 Temmuz sonrası başvuruları ele alması ve terörle mücadelenin ifade özgürlüğü üzerindeki etkileri konusunda Ankara ile Strasbourg arasında başlatılan çalışmanın yoğunlaşması mesajı verdi.
Yabancı gazeteciler
Çelik ve Jagland görüşme sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Çelik, "Türkiye'nin yabancı gazeteciler için güvenli olup olmadığıyla" ilgili bir soruyu "Türkiye yabancı gazeteciler için güvenli bir ülkedir. Gazetecilik faaliyeti yapmak isteyen, bu çerçevede Türkiye'de bulunmak isteyen, gerçekten gazetecilik kimliğine sahip kişiler açısından Türkiye güvenli bir ülkedir... ama çeşitli sebepler için gazetecilik kimliği altında gelip de terör örgütleriyle karışık faaliyetler yapanlara dönük tedbirler alınacaktır. Hiçbir şekilde gazetecilik faaliyeti altında terörle yanaşık düzende olan ya da bir takım teröristlerin yaptığı toplantılara katılanlar hakkında yapılan soruşturmaları gerçek gazetecilik faaliyetleriyle karıştırmamak gerekir" şeklinde yanıtladı.
Üyelik perspektifi korunuyor
Görüşmeler Türkiye ve Avrupa açısından birkaç açıdan önemli. Ankara bu görüşmelerle Türkiye’de 16 Nisan’da yapılan anayasa değişikliği referandumu öncesinde gerginleşen ilişkileri yumuşatmanın ve ilişkileri yeniden canlandırmanın yolunu arıyor. Çelik gerek Brüksel gerekse Strasbourg’da verdiği mesajlarda, Ankara için Avrupa yolundan sapmanın söz konusu olmadığını, “AB üyelik perspektifini koruduğunu” söyledi. AB ile “stratejik üyelik perspektifiyle her alanda güçlü ilişkiler geliştirilmesini istediklerini” bildirdi. Türkiye’nin “Avrupalılığının tartışılamaz” olduğunu belirtti.
Avrupa Komisyonu da Türkiye ile ilişkilerin kopmasına karşı. Üyelik perpsektifinin, katılım müzakereleri donma noktasına gelmiş olsa da devamından yana. Komisyon bu nedenle bir yandan Türkiye’ye demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti konularındaki yükümlülüklerini hatırlatırken diğer yandan AB içinden Türkiye’nin üyelik perspektifine karşı yükselen sesleri yatıştırmaya çalışıyor.
Avrupa Parlamentosu engeli
Bu sesler en çok Avrupa Parlamentosu (AP) cephesinde yükselmekte. AP geçen yıl sonlarında Türkiye ile katılım müzakerelerinin “dondurulması” konusunda aldığı kararın ardından şimdi de 16 Nisan’da kabul edilen anayasal reformun “hayata geçirilmesi halinde” Ankara ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması çağrısı içeren ikinci bir karar oylamaya hazırlanıyor. AP’deki tüm siyasi gruplar bu öneriye destek vermekte. Hatta Liberal, Hristiyan Demokrat ve Muhafazakar gruplar artık açıkça “Türkiye ile yeni bir ilişki icat edilmesi gerektiğini” söylüyor, gerekçe olarak da Türkiye’nin demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti konusunda geldiği durumu gösteriyorlar.
Ankara “özel ortaklığa” karşı
Ömer Çelik ise Brüksel ve Strasbourg temasları sırasında böyle bir olasılığa şiddetle karşı çıktı, üyelik dışı bir ilişki formülünün “söz konusu olamayacağını” söyledi. Temel hak ve özgürlükler konusunda yapılan eleştirilere ise AB’yi bu konularla ilgili müzakere başlıklarını açmamakla suçlayarak yanıt verdi. Ankara bu kapsamda “Yargı ve Temel Haklar”la ilgili 23’üncü ve “Adalet, Özgürlük, Güvenlik”le ilgili 24’üncü fasılların açılmasını istiyor. Ancak bu başlıklar Kıbrıslı Rumların blokajına takıldığı için açılamıyor.
Ankara’nın niyeti sorgulanıyor
Son birkaç aydır Türkiye’nin AB perspektifi konusunda Ankara’dan gelen mesajlar Avrupa’nın belli başlı başkent ve kurumlarında soru işaretleri yaratmış durumda. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Juncker 25 Mayıs’ta Brüksel’de düzenlenecek NATO zirvesi paralelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile özel görüşme talebinde bulundu. AB’nin bu görüşme sırasında “Ankara’nın niyetini sorgulayacağı” konuşuluyor. Erdoğan’ın NATO zirvesi sırasında Almanya Başbakanı Merkel ve Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüşmesi de bekleniyor.
Tüm bu temaslar tıkanmış Türkiye-Avrupa ilişkilerine yeni bir ivme kazandırabilir mi? Bunu öncelikli olarak Türkiye’nin siyasi reform kapasitesi gösterecek. Fakat Türkiye de üyelik perspektifi konusunda AB'den daha net ve olumlu mesajlar bekliyor.
Türkiye-AB zirvesi
Bakan Ömer Çelik Avrupa kurumlarındaki temaslarının ardından, “AB ile somut, uygulanabilir, takvimli bir gelecek istiyoruz” ifadelerini kullandı. Ankara bu amaçla liderler düzeyinde bir Türkiye-AB zirvesi düzenlenmesini istiyor. Böyle bir zirve siyasi nedenlerden ötürü Almanya’da eylül ayında yapılacak seçimler öncesi zor görünüyor. Sonrasında yapılabileceğine dair AB cephesinden gelmiş bir sinyal de yok.
Türkiye-AB ilişkilerinde şimdi gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 25 Mayıs’ta Brüksel’de NATO zirvesi paralelinde AB kurumlarının yöneticileri ve önde gelen AB liderleriyle yapacağı görüşmelerde. Bu görüşmelerden bir Türkiye-AB zirvesi kararı çıkarsa ilişkiler için yeni bir yol haritası belirleme ve böylelikle fasılların açılmasındaki zorluklara rağmen ilişkileri ilerletme fırsatı doğabilir.
Aksi takdirde ilişkiler hızla ve gerçek bir çıkmaza doğru yol alıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strasbourg