Ankara-İran-Rusya hattında Suriye trafiği yoğunlaşıyor
16 Aralık 2016Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Suriye yönetimi ve muhalifler arasında yeni bir müzakere turunun başlatılması için Türkiye ile ortak çalıştıklarını açıklamasının ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara’nın Suriye için yürüttüğü ‘barış diplomasisi’ hakkında ayrıntılı bilgi verdi. Bu diplomasinin özellikle kuşatma altındaki Halep’ten sivillerin ve silahlı muhaliflerin kurtarılması konusunda kendisini gösterdiğini anlatan Çavuşoğlu, tahliyelerin sorunsuz tamamlanması için BM, İslam İşbirliği Teşkilatı ve AB ülkelerini harekete geçirdiklerini söyledi. Rusya’nın yanı sıra ABD, Almanya, İran, Suudi Arabistan ve Katar’la yoğun diplomasi trafiği yürüten Ankara, İdlib’e geçmek isteyenlerin İdlib’e geçirilmesini, Türkiye sınırına yakın yere gelmek isteyenler için de bu noktalarda özel barınma olanakları yaratılmasını sağlamayı hedefliyor.
Halep’ten bugüne kadar 7 bin 500 kişinin tahliye edildiğini belirten Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, hasta ve yaralılar için Sağlık Bakanlığı’nın gerekli tüm önlemleri aldığını söyledi. Türkiye, AFAD ve Kızılay ekipleriyle hem Suriye içinde hem de sınır bölgelerinde sığınmacılar için gerekli hazırlıklarını yapıyor. Bakan Çavuşoğlu, “Halep’ten kurtardığımız kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız” diye konuştu. Ankara’nın sığınmacılara yardım konusunda en büyük desteği de Almanya’dan görmesi bekleniyor. DW Türkçe'ye konuşan Türk yetkili, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in sığınmacılara yardım konusunda 50 milyon avroluk bir destek taahhüdünde bulunduğunu belirtti ve "Almanya’dan samimi destek geleceğine inanıyoruz. Ama gelmese de biz Halepli kardeşlerimiz için her türlü yardımı yapacağız” dedi.
"Putin önerdi”
Türkiye ve Rusya işbirliği konusunda açıklama yapan Çavuşoğlu, “Bizim tüm arzumuz Suriye’de ateşkesin kalıcı olarak sağlanması ve kuşatma altındaki herkesin özgür hale gelmesi” dedi. Çavuşoğlu, Ankara ve Moskova'nın nasıl ortak çalışacağını açıkladı: "Putin önerdi. Ateşkes sağlandıktan sonra rejim ile muhalefet temsilcilerinin bir üçüncü ülkede görüşmelerini sağlayalım. Bu öneri Cenevre görüşmelerine bir alternatif değil, Cenevre’ye ek olarak güven artırıcı bir önlem. Biz de böylesi bir görüşmenin yapılmasında mahsur görmüyoruz. "
Ankara, 600 bine yakın kişinin ölümünden Esad’ı sorumlu tutuyor ve Esad rejimiyle doğrudan bir görüşme olasılık dahilinde görünmüyor. Ancak Ankara kalıcı barış için muhalefetle, rejim temsilcilerinin bir araya gelmesinde sakınca görmüyor. Hatta, kalıcı barış için İran’ın da devrede olması gerektiğini açıkça anlatan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “İran’ın Suriye’deki rejimi desteklediğini herkes biliyor, bu yüzden görüşmelerimiz çok yoğun geçiyor. Ama biz bu görüşmelerin yapıcı bir şekilde sonuçlanması için diplomatik girişimlerimizi daha da yoğunlaştıracağız. İran, Suriye’de barış için önemli bir aktör” diyor. Bu sözler, Suriye için kritik toplantılara işaret ediyor. 22 Aralık’ta İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısından sonra 27 Aralık’ta Türkiye, Rusya ve İran üçlü bir zirve ile Suriye konusunu ele alacak. "Biz sınır bütünlüğü korunmuş, herkesi kapsamış, kucaklamış bir Suriye istiyoruz. Sünni-Şii ayrımı yapmıyoruz” diyen Bakan Çavuşoğlu, bu mesajları özellikle İran’a yeniden hatırlattıklarının altını çiziyor.
Türkiye-İran-Suriye hattındaki diyalogda “Nasıl bir Suriye” sorusu tüm tarafların ana gündem maddesini oluşturuyor. Bu diyalogda terörle mücadelenin de özel bir yeri var. DW Türkçe'ye konuşan yetkililer, Suriye'nin bütünlüğünün sağlanması için terör örgütleriyle de mücadele edilmesi gerektiği kanısında. Bu yoğun diplomasi trafiğinde Ankara’yı meraklandıran en büyük konu yine ateşkesin tam olarak sağlanıp, sağlanmayacağı. Türk hükümeti, kesin ateşkes sağlanmadıkça hiçbir şeyin garantisi olmadığına ve Rusya ile yakalanan ‘güvenli ilişki’ zeminini İran’la da yakaladığında ateşkese daha yakın olunacağına inanıyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Hilal Köylü / Ankara