Beş yıl sonra yeniden masada
24 Ocak 2021İlki 2002 yılında Ankara'da yapılan Türkiye-Yunanistan istikşafi görüşmelerinin 61'inci turu pazartesi günü başlıyor. İki NATO üyesi ülkenin gerilimle geçirdiği bir yılın ardından taraflar diyalog kurmak için İstanbul'da masaya oturacak.
Sorunları keşif amaçlı ele almayı hedefleyen "istikşafi görüşme" (exploratory talks), "araştırma-tanıma görüşmesi" anlamına geliyor. İstikşafi görüşmelerin geçmişi, 1999 Helsinki Zirvesi'ne dayanıyor. Son istikşafi görüşme, 1 Mart 2016 tarihinde Atina'da gerçekleşmişti. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Ekim 2020'de Bratislava'da gerçekleştirdikleri ikili görüşmeden sonra ise istikşafi görüşmeler konusunda anlaşmaya varıldığı açıklandı.
Yapılacak görüşmelerde Türk heyetine Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sedat Önal, Yunan heyetine ise daha önceki istikşafi görüşmelerde de yer alan Kıdemli Büyükelçi Pavlos Apostolidis başkanlık edecek. Görüşmelerin içeriğini her iki taraf da gizli tutuyor. Alınan bilgiye göre Türkiye, kara suları, kıta sahanlığı, adaların silahsızlandırılması, ulusal hava sahası ve arama kurtarma faaliyetlerine dair sorunların ele alınmasını istiyor.
Bakan Mevlüt Çavuşoğlu ise görüşmeler öncesi yaptığı açıklamada, Yunanistan ile Türkiye arasında gerginliğe yol açan çeşitli konular olduğunu belirterek "Ege ile ilgili konular var, karasuları var, hava ile ilgili konular var, deniz yetki alanlarıyla ilgili konular var. Yunanistan'ın içinden bir tanesini seçip 'istikşafi yapıyoruz' demesi doğru değil" demişti. Ancak Yunan tarafı, Türkiye'nin görüşmeler sırasında adaların silahsızlandırılması ya da Ege Denizi'ndeki "gri bölgeler" gibi konuları masaya yatırmasının sorun olacağını ve kabul edilemez olduğunu düşünüyor.
Öte yandan Yunan hükümeti içinde iştikşafi görüşmelerin bütün meselelerin ele alınacağı ve resmi müzakerelere dönüşmeyeceği bir forum havasında geçebileceğine inananlar da var.
"Görüşmeler AB ile ilişkiler açısından da kilit rolde"
Türkiye ve Yunanistan arasındaki Doğu Akdeniz krizine AB de geçtiğimiz aralık ayında Türkiye'ye aşamalı yaptırım uygulanması kararı alarak dahil oldu. Türkiye'nin sismik araştırma faaliyetleri nedeniyle planlanan yaptırımların genişletilmesi ise Mart ayında yeniden ele alınacak. Ancak Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Yunanistan'la başlatılacak temasların yaptırımlarla ilgili olmadığı görüşünde. AB ile yakalanan olumlu havayı devam ettirmek için gerçekleşeceğini ifade eden Çavuşoğlu, "Yaptırımlardan korkan bir ülke değiliz. Korksaydık daha önceki adımı atmazdık. İnanıyoruz ki karşılıklı olumlu adımlar devam eder" açıklamasını yaptı.
Türkiye ve Yunanistan'ın masaya oturması, Almanya'nın arabulucuğunda gerçekleşti. Almanya'nın AB dönem başkanlığında Yunanistan ile Türkiye arasında doğrudan görüşmelerin yapılması için çaba sarf ettiğine dikkat çeken Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Adebahr, taraflara yeniden başlayacak istikşafi görüşmelerin önemli bir adım olduğu mesajı verdi.
"AB ile ilişkiler açısından da önemli"
AB uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Nas da Yunanistan'la gerçekleşecek istikşafi görüşmelerin sadece iki ülke açısından önemli olmadığını, Türkiye-AB ilişkileri açısından da kilit rol oynadığını söylüyor. "AB ile yeni bir ilişki hedefleniyor. Bu hedefin gerçekleşmesi güven ve işbirliği sağlamakla mümkün. Bu açılardan bakıldığında en önemli unsurlardan biri, Yunanistan'la ilişkiler" diyor.
Tarafların gerilimi daha fazla artırmanın faydalı olmayacağı düşüncesiyle harekete geçmeye karar verdiklerini düşünen İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Nas, "Türkiye'nin ekonomik anlamda yaşadığı sorunlar ve AB sürecinin canlandırılmasının ihtiyaç olarak ortaya çıkması da bu görüşmelerde etkili" diye konuşuyor. Nas, iki ülke arasındaki sorunların çözümünün kolay olmadığını belirtse de diyalog kurmanın önemli olduğu kanaatinde.
Yunan kamuoyu heyecanla takip ediyor
İştikşafi görüşmeler Yunanistan'da ilk kez kamuoyunda da gündem oldu. Basın her ne kadar görüşmelerin içeriği hakkında bilgilendirilmese de kamuoyu Yunanistan'ın Türkiye'yi münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması ile Ege ve Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığı konularını konuşmaya ikna edip edemeyeceğini heyecan içinde bekliyor.
Eğer beklenen gerçekleşirse, taraflar Lahey Adalet Divanı'na başvurmak üzere ortak bir tahkimname hazırlayacak. Aksi takdirde 61'inci kez gerçekleşecek iştikşafi görüşmelere yeni turlar eklenecek. Yunan hükümetleri, 1974'ten bu yana Türkiye ile uluslararası hukukun arabuluculuğu ile çözülebilecek tek anlaşmazlığın kıta sahanlığı olduğunu dile getiriyor.
"Çözümsüzlük ekonomik maliyeti yükseliyor"
Uluslararası ilişkiler öğretim üyesi Prof. Dr. Serhat Güvenç'e göre, uzun soluklu sorunların çözümü için siyasi irade şart. "Sorunlar kamuoyunda o kadar köpürtüldü ki bunları çözecek siyasi irade iki tarafta da henüz mevcut değil. Ancak bu görüşmeler sırasında bu irade ortaya çıkabilir çünkü meseleleri çözümsüz bırakmanın siyasi ve ekonomik maliyeti özellikle içeride yükseliyor" diyor.
Güvenç, Akdeniz'de sorunların çok katmanlı ve çok aktörlü bir hale geldiği bu dönemde Türkiye'nin deniz egemenlik alanlarını kısıtlamayacak bir çözüme yakın durabileceğini düşünüyor. Öte yandan, sınırda yaşanan göçmen krizinin de ilişkileri olumsuz etkilediği görüşünde. Bu durumun güvensizlik yarattığını düşünen akademisyen, "Mevcut sorunların üstüne bir de Türkiye'nin göçü bir silah olarak kullanabileceği durumu ortaya çıktı ama bu geri tepti, dolayısıyla Türkiye daha uzlaşmacı bir tutum benimsemeli" diye ekliyor.
Burcu Karakaş, Kaki Bali
© Deutsche Welle Türkçe