111011 Arabische Armeen
12 Ekim 2011Tunus'da düzenlenen konferansta oturma düzeni sembolik önem taşıyordu. Siyaset, güvenlik ve hukuk uzmanlarından oluşan sivil toplum temsilcileri çekirdek kadroyu oluştururken, diğer grupta hava, kara, deniz kuvvetlerinin üst düzey temsilcileri bulunuyordu. Katılımcıların amacı, Arap devrimlerinin en parlak döneminde ordunun rolünü tartışmak. Organizasyonu düzenleyen Konrad Adenauer Vakfı’ndan Klaus Loetzer, "Bu etkinliğin en önemli yanı, siviller ve askerlerin biraraya gelerek, birbirleri ile konuşuyor olması. Ve onlar bu isteklerinde gerçekten samimi; kimse konferansa katılmaları için onları zorlamadı" dedi.
İlk kez böyle bir konferans düzenlemek kolay olmadı. Emir ve itaat ilkesi üzerine kurulu ordudan üst düzey yetkilileri davet etmenin demokrasi ile ne kadar bağdaşacağı sorusu gündeme geldi ve bazı askerlerin davet edilmesi sıkıntı yarattı. Bir Tunuslu yetkili, "Bana sorarsanız, ordunun demokratikleştirilmesi konusu öncelik taşımıyor. Ordunun siyasetle ilişkisi tarafsız ve askerler disiplinli. Ama aynı zamanda demokrasinin ne anlama geldiğini anlayabilecek kapasitedeler. Bunun en iyi örneğini, eski Cumhurbaşkanı’nın devrilmesi sürecinde yaşadık" şeklinde konuştu.
Tunus'ta ordunun rolü
Gerçekten de 24 yıl iktidarda olan Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesinde Tunus ordusunun da rolü oldu. Ancak Arap ülkelerinde askerlerin devleti yönetenler ve halkla olan ilişkileri ülkeden ülkeye fark gösteriyor. Suriye’de ordu hâlâ rejimin silahlı gücü ve muhalif göstericilere karşı şiddet uyguluyor. Tunus Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi hukuk uzmanı Şefik Said, Suriye ile kıyaslandığında, Tunus ve Mısır ordusunun halk hareketlerine karşı tavrının olumlu olduğuna işaret ediyor: "Tunus ve Mısır ordusu zaten takındığı cumhuriyetçi tavır ile ön plana çıktı. Bana göre Türkiye ya da Mısır gibi ordunun geçmişte ya da bugün söz sahibi olduğu ülkelerde demokrasinin kontrolü sorun oluşturuyor. Oysa Tunus gibi ülkelerde böyle bir sorun yok; çünkü ordu orada hiçbir zaman doğrudan iktidara el koymadı ve her zaman siyasetin emri altında görev yaptı.”
Ordu hangi şartlarda demokrasi tarafından yönetilmeyi kabul eder? Ordunun yapısı nasıl olmalı ki demokratik değerlerin koruyucusu olsun? Bu gibi sorular konferansta masaya yatırıldı. Ancak Barcelona Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin güvenlik uzmanı Eduard Soler, bu ülkelerde polisin rolünün de dikkate alınması gerektiğini belirtti: "Örneğin şu anda Tunus’ta aşırı sayıda polis memuru görev yapıyor. Aslında polisin görevi, iç düşman ile savaşmak... . Ancak bunu yaparken kullandığı yöntemler demokrasi ile bağdaşmıyor. Kanımca, ordunun demokratikleşme sürecine ilişkin başlatılan görüş-alış verişleri, tartışmalar, eğer iç güvenlik birimlerini, yani polis güçlerini de kapsayacak olursa, o zaman bunun bir anlamı olacaktır."
© Deutsche Welle Türkçe
Heiner Kiesel / Çeviri: Deniz Eğilmez
Editör: Çelik Akpınar