1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa Birliği'ne mülteci akını

15 Şubat 2011

Tunus'ta Bin Ali'nin devrilmesinin ardından binlerce kişi Lampedusa Adasına sığındı. AB, benzer bir mülteci dalgasının Mısır üzerinden de yaşanmasından endişe ediyor.

https://p.dw.com/p/10H9Q
Fotoğraf: picture alliance/dpa

Tunus’da başlayan ve Mısır’a sıçrayan halk devriminin ilk şok dalgası mülteci akını halinde İtalya’yı vurdu. Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesinin ardından Tunus’tan kaçmaya çalışan binlerce kişi, küçük teknelerle en yakındaki AB toprağı olan İtalya'nın Lampedusa Adası'na akın etti.

Avrupa Birliği Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton AB'nin Tunus'taki demokratik süreci desteklemek için 17 milyon euroluk mali yardım sağlanacağını belirtti. Tunus'un kaderinin kendi elinde olduğunu belirten Ashton, AB'nin Tunus'a gücü yettiğince yardımcı olmaya hazır olduğunu vurguladı.

Tunus'ta başlayan ve 23 yıllık Zeynel Abidin Bin Ali yönetiminin devrilmesiyle sonuçlanan protestolar Mısır'a da sıçramış, göstericilerin 18 gün süren kararlı protestolarının sonucunda Mısır'da iktidarı 30 yıldan bu yana elinde bulunduran Hüsnü Mübarek de baskılara dayanamayarak koltuğundan çekildiğini açıklamıştı.

Italien Lampedusa Flüchtlinge Nordafrika Tunesien Boot Flash-Galerie
Son bir hafta içinde Tunus'tan 5 bin mülteci İtalya'ya akın ettiFotoğraf: picture alliance/dpa

Sırada Mısır mı var?

AB, Tunuslu mültecilerin ardından Mısır'da siyasi istikrarın sağlanamaması halinde bu ülkeden de bir mülteci akını yaşanması tehlikesiyle karşı karşıya.

Mısır'da yapılacak seçimlerde radikal İslamcı Müslüman Kardeşlerin oyların yüzde 20 ila 30'unu alacağı tahmin ediliyor. Bazı uzmanlar, Müslüman Kardeşler ve benzer radikal İslamcı güçlerin Mısır gibi ABD'nin yıllarca yakın müttefiki olmuş ülkelerde iktidara gelmesinin, Batı'nın İslamcı aşırılar ve terörle mücadelesini zora sokacağından endişe ediyor.

Bir diğer endişeyse Müslüman Kardeşler’in başa gelmesi halinde birçok grubun yoğun baskılara maruz kalma tehlikesi.

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu üyesi Franziska Brantner Mısır'daki demokratik sürece Müslüman Kardeşler gibi radikal İslamcı güçlerin de dahil edilmesinin doğru olup olmadığı sorusuna "Demokratik sürece dâhil olmayı kabul eden tüm taraflarla en azından görüşülmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir yandan Müslüman Kardeşler gibi buna hazır olduklarının sinyalini veren taraflarla görüşülmeli. Ancak diğer yandan Müslüman Kardeşlerin yönetimi tamamen devralması durumunda en büyük sıkıntıyı yaşayacak olan genç kadınlar gibi diğer gruplarla da ortaklaşa bir çalışma sergilenmeli" yanıtını verdi.

Tunesien Mohamed Ghannouchi und Catherine Ashton
Tunus Başbakanı Muhammed Gannuşi ve AB'nin Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine AshtonFotoğraf: AP

"Sürecin başlaması gerekli"

Peki, AB'nin bu sürece müdahale etmeli mi ya da bu süreçte bazı toplulukları desteklemeli mi? Franziska Brantner bu konuda "Bu sürece kimlerin katılacağının önceden tahmin edilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Ya da örneğin ben olsam Müslüman Kardeşlere değil, genç kadınların oluşturduğu bir organizasyona mali destek verirdim. Ama sürecin bir şekilde başlatılması gerekiyor. Mesela AB olarak 'Biz Müslüman Kardeşlerin seçimlerin dışında tutulmasını istiyoruz' denemez. Bu AB'den gelecek yanlış bir sinyal olurdu. Bazıları bunun yapılması gerektiğini düşünüyor. Ancak bir parti yasağının bu konuda yardımcı olmayacağı kanaatindeyim" açıklamasını yaptı.

Öte yandan Mısır hükümeti İngiltere’den başta eski Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek olmak üzere birçok eski Mısırlı yetkilinin hesaplarını dondurmasını talep etti. İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague Tunus olayında olduğu gibi AB ve uluslararası ortakların işbirliğiyle bu talebi de yerine getireceklerini kaydetti.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/dpa/AP, BE/AG