1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'de ticari milliyetçilik

14 Kasım 2012

Mali ve ekonomik kriz, Avrupa ülkelerini kendi üreticilerini korumaya yöneltiyor.

https://p.dw.com/p/16jPH
Fotoğraf: Christian Spahrbier

Salam, sıhhatli besin maddesi sayılmaz. Çok yağ ve tuz ihtiva ettiği için beslenme uzmanlarının uzak durulmasını tavsiye ettikleri bir yiyecek. Fakat salam, Macaristan’da sağlığa zararlı maddeler vergisinin dışında bırakılmış. Alman Dış Ticaret, Toptancılık ve Hizmetler Konfederasyonu Başkanı Anton Börner Macar salamını, “ticari himayeciliğin Avrupa’da da artmasına” örnek gösterirken, şunları kaydediyor:

“Finans ve onu izleyen borç krizi bazı yükselen Avrupa ülkesi için son derece acı oldu. Bunun sonucunda milli ekonomiyi koruma bahanesiyle, yabancı ürünlere ayrımcılık yapan ticari milliyetçilik başlatıldı.”

Eskiden korumacı gümrük vergiler uygulanılırdı. Günümüzde ise özel vergiler, idari düzenlemeler ve sözleşme özgürlüğüne müdahale gibi yollara başvuruluyor. Hatta milli yasaların Avrupa Birliği hukukuna ters düşmesi bile göze alınabiliyor. Anton Börner bu eğilime ses çıkarılmadığı takdirde Avrupa iç pazarının tehlikeye girebileceği uyarısında bulunuyor:

“Himayeci politikalar sadece Avrupa'ya mahsus bir uygulama değil. Bütün dünyada aynı gelişmeye tanık oluyoruz. Arjantin ithalata ve dövize sınırlama koyarken Avrupa Birliği, Çin malı seramik sofra takımıyla güneş panellerine himayeci ticari mevzuat uyguluyor. Buna kesinlikle razı olamayız. Bu son derece aşırı milliyetçi temayül kabul edilemez.”

İkili anlaşmalar

Dünya Ticaret Teşkilatı, küresel mal ve hizmet mübadelesini teşvik amacını taşıyan Doha turu dünya ticaret görüşmeleri yeniden başlatılıp başarıyla sonuçlandırılabildiği takdirde küresel ticaret hacminin 600 milyar dolar artacağını hesaplamış. Aksine, son yıllarda imzalanan ikili ticaret anlaşmalarında artış kaydedildi. Dış Ticaret Birliği Başkanı Anton Börner bunun arzulanabilir olmamakla birlikte ehven-i şer bir durum olduğunu söylüyor. Örneğin Almanya ile Güney Kore arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması sayesinde Alman şirketlerinin bu yılın ilk yarısında Güney Kore’ye yaptığı ihracat yüzde 12 oranında arttı.

Ticarette yeni rota

Almanya’nın toplam ihracatı 2012 sonunda yüzde 4'lük artışla 1 trilyon 100 milyar euroyu bulacak. Makine ve motorlu araçla, kimyevi ve metalürji ürünleri ihraç mallarının başında geliyor. Anton Börner 2013 yılında dünya ekonomisinde belirgin canlanma olacağı için Almanya’nın ihracatının daha da artacağını tahmin ediyor:

“2013’te Amerikan ekonomisinden hissedilir canlanma sinyalleri bekliyoruz. Amerikan ekonomisinin büyüklüğüne göre, asgari kıpırdanma bile hacim olarak muazzam miktarlara ulaşabiliyor. Bu gelişme Avrupa’nın güneyindeki ekonomik daralmayı fazlasıyla telafi eder. Çin’den de ümitliyiz. Yeni politbüro piyasa ekonomisi reformlarına odaklanmakta kararlı. Çin ekonomisi büyümeye devam edecek ve Pekin yönetimi durgunluğu önlemek için elinden geleni yapacak.”

Avrupa üzerinde kara bulutlar

En önemli soru işareti, Avrupa. Almanya bu yılın ilk altı aylık döneminde ihracatının yüzde 56’sını AB’deki ortaklarına yaptı. Alman şirketleri Yunanistan’a yüzde 9, İtalya’ya yüzde 8, Portekiz’e ise yüzde 14 oranında daha az mal ve hizmet sattı. Dış Ticaret Birliği’nin tahminlerine göre önümüzdeki yıl, İspanya, Portekiz ve İrlanda’nın ekonomik durumu düzelecek. İtalya ve Fransa ise Euro Bölgesi’nin toparlanması açısından büyük risk arz ediyor. Alman Dış Ticaret, Toptancılık ve Hizmetler Konfederasyonu Başkanı Anton Börner, şunları kaydediyor:

“Bu iki ülkenin iç politikaları üzerinde etkili olup doğru siyasi adımları atmalarına yardımcı olmalıyız. Çünkü İtalya ve Fransa, Avrupa’nın geleceği için taşıdığı sorumluluğa sahip çıkmıyor. Avrupa’nın ilerleme kaydedememesinden onlar sorumlu. İtalya ve Fransa zaruri yapısal reformları daha fazla geciktirmemeliler.”

Alman Dış Ticaret Birliği Başkanı Yunanistan’dan ümidini kesmiş. Yunanistan’ın durumunun siyasi sorun olarak algılanması gerektiğini belirten Börner, Yunanistan’ın jeostratejik önemi nedeniyle NATO ve Batı tarafından kaderine terk edilemeyeceğini ve Avrupa Birliği’nin sonunda Yunanistan için mali bir çözüm yolu bulacağını sözlerine ekliyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Sabine Kinkartz, Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Hülya Köylü Schenk