Barolar Ankara’ya yürüyor
19 Haziran 2020Hükümeti bir ilde birden çok baro kurulması ve baro seçimlerinin nisbi temsil sistemine göre yapılmasını içeren yasa değişikliği çalışmasından vazgeçiremeyen barolar, Ankara’ya doğru "savunma yürüyüşü" başlattı.
İstanbul, İzmir, Antalya, Aydın baroları başta olmak üzere Türkiye genelindeki 80 barodan 50 baronun başkan ve avukatlarının başlattığı yürüyüşle Türkiye’deki yargı bağımsızlığı ve adil yargılama konusunda yaşanan sıkıntılara dikkat çekilmek isteniyor.
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu üzerinde "Güçlü baro güçlü avukat" yazılı tişörtü ile yürüyüşü başlatırken Ankara’ya yolculuğun "basit bir yolculuk" gibi görülmemesini istedi. Durakoğlu "Yüreğimizin götürdüğü yere yürüyoruz. Bizim yüreğimizin götürdüğü yer hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve savunmanın güvenliğidir. Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bütün bunları toplum adına yapıyoruz. Açtığımız bu yolda siyasi iktidar da bize katılabilir" ifadelerine yer verdi.
"FETÖ projesi" suçlaması
Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan cübbesiyle baro önünden meslektaşlarının alkışları arasında yürüyüşe geçti. DW Türkçe’ye konuşan Balkan, "Yargının iddia ve karar ayağını kendisine bağımlı kılan siyasi anlayış yine FETÖ projesi üzerinden savunmayı da, baroları da kendisine bağlı kılmak istiyor. Bu, devlet denetleme raporlarına kadar giren bir FETÖ projesidir. Biz asla teslim olmayız. Hiçbir siyasal güce boyun eğmeyiz" dedi.
Türkiye’de ifade özgürlüğünün, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının üçüncü dünya ülkelerinin gerisine düştüğünü düşünen Balkan, "Baskıcı ve otoriter bir rejim olarak nitelendirilmeye başladık" diye konuştu.
Balkan, "Bu koşullarda avukatların ve onların örgütlü gücü olan baroların sesini kısmak, hukuk devleti ile tamamen ilişiği kesmek, adaletten ve hukuktan kopuşa sürüklenmek anlamına gelir" diyerek avukatların, hukukçuların sesinin kesilmesi durumunda kimsenin demokrasiden ve hukuk devletinden söz edemeyeceği uyarısında bulundu.
"Gücümüzü sokakta arayacağız"
Baroların neden yürüdüğünü DW Türkçe’ye anlatan Ankara Barosu Toplumsal Dava ve Hukuk Araştırmaları Merkezi (TODAM) Başkanı Avukat Doğan Erkan, "Çünkü iktidara bir türlü -savunma olmazsa yurttaş olamaz-ı anlatamadık" çıkışında bulundu.
Doğan Erkan, iktidarın baroların yalnızca avukatların değil, yurttaşların da sesi olduğunu anlamak istemediğini belirtirken, "Barolar kamusallığı gereği yoksulların, çocukların, kadınların, toplumdaki tüm dezavantajlı grupların adil yargılanma hakkının güvencesidir. İktidar ise bu güvenceye kapıları kapatıyor. İşte bu yüzden, barolar bu kez sokağın sesiyle geliyorlar. Hukukun üstünlüğüne gözünü kulağını kapayan iktidara karşı bu kez gücümüzü sokakta arayacağız" diyor.
Erkan, özellikle bir ilde birden fazla baro kurulmasının önünün açılmasının ülkede hukukun üstünlüğünün sağlanması açısından "büyük tehlike" olduğunu düşünüyor.
"Baro parçalanırsa, kamu parçalanır. Yurttaşın hakkını, hukukunu savunması engellenir" diyen Erkan, hükümetin acilen yasa değişikliğinden vazgeçildiğini duyurmasını istiyor.
Hukukçular da "çoklu baro" kurulmasına dönük çalışmanın 2016 öncesinde hazırlandığını hatırlatıyor. İdare hukukçusu Prof. Metin Günday, "O dönemin tüm çalışmalarına FETÖ projesi diyen hükümet şimdi neyin peşinde. Bu kadar hukuksuzluk kabul edilemez. Elbette tüm avukatlar ses yükseltir. Yargıyı şekilden şekle sokmaya çalışanlar, kendisinin sananlar büyük yanılgı içinde. Hukuk hepimize lazım" dedi.
Ankara'da eylem planı
Baro başkanlarını Ankara’ya girişlerinde Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan karşılayacak. Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) olağanüstü toplantı talebini iletecek barolar, Anıtkabir’i ve meclisi ziyaret edecekler. Baro başkanlarının Ankara’da "cübbeli yürüyüş" ya da "duran adam" eylemi yapması bekleniyor.
Hükümetin Ekim ayında yapılacak baro seçimleri öncesi yasalaştırmayı hedeflediği değişikliğe ilişkin müzakere süreci başlatan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu ve 31 baro başkanı, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile geçen hafta bir araya gelmiş, yasa değişikliğinden vazgeçilmesini istemişti.
Görüşme sonrası Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Yargının kurucu unsuru olan savunmanın renklendirilmesi, bu anlamda farklı bir ideolojik bir takım barajlara hapsedilmesi anlamındaki çalışmaların yargıya çok katkı yapmayacağına inanıyorum" demişti. Gül'ün bu sözleri "çoklu baro"ya itiraz olarak yorumlandı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geri adım atmadığı bilgisi baroları yürüyüş planını gerçekleştirmeye yönlendirdi.
Hilal Köylü/Ankara
© Deutsche Welle Türkçe