1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Belçika bölünmeyi tartışıyor

Kurt Gerhardt10 Kasım 2007

Avrupa Birliği’nin kurucuları arasında yer alan Belçika'daki siyasi kriz büyüyor. Yaklaşık 5 aydır federal hükümetten yoksun ülkede bölünme senaryoları konuşuluyor. Kriz komşu ülkeler tarafından da kaygıyla izleniyor.

https://p.dw.com/p/CA4L
Ülkelerinin bölünmesi tartışmalarından rahatsız olan Belçika vatandaşları bayrak asarak tepkilerini ifade ediyorlar.
Ülkelerinin bölünmesi tartışmalarından rahatsız olan Belçika vatandaşları bayrak asarak tepkilerini ifade ediyorlar.Fotoğraf: AP

Belçika Kralı II.Albert, hükümet kurma görevini, haziran ayında yapılan genel seçimlerin galibi Hristiyan Demokrat Yves Leterme’e verdi. Ancak Leterme’in Valon partileriyle aylardan beri sürdürdüğü koalisyon arayışı sonuçsuz kaldı. Müzakere sürecinde bizzat devreye giren Kralın çabaları da durumda bir değişiklik yaratmadı.


Başbakan milli marşı karıştırırsa...

Hükümeti kurmakta hala kararlı olduğunu vurgulayan Leterme’in, Belçika milli marşı “Brabançonne”u söylenmesi istenince Fransızların milli marşı “Marseillaise”ini söylemeye başlaması, ülkenin içinde bulunduğu durumu somut olarak ortaya koyan bir olay olarak gösteriliyor.

Belçika’daki siyasi krizin ardında ekonomik ve tarihi nedenler yatıyor. Kuzeyde, Hollanda dilinin bir lehçesi kabul edilen Flamancayı konuşan Flamanlar yaşıyor. Güneyde ise Fransızca konuşan Valonlar bulunuyor.

Güneye kıyasla daha zengin olan Flamanlar’ın birçoğu artık Valonlara maddi katkı sağlamak istemiyor. Flaman siyasi partileri, “artık Valonların sosyal sigorta ve hastane masraflarını karşılamak istemiyoruz” sloganlarıyla dikkat çekiyor.

Ekonomik faktörler etkili

İki bölge arasında oluşan ekonomik dengesizlik giderek derinleşiyor. İşsizlik bunun açık bir göstergesi: Flamanların yaşadığı kesimde işsizlik oranı yüzde 8 dolayında. Buna karşılık Valonlar uzun süredir yüzde 20’lere varan işsizlikle mücadele ediyor.

Ancak ülkelerinin bölünmesine karşı çıkan Belçika vatandaşları da boş durmuyor. İmza kampanyaları düzenleniyor, basın açıklamaları yapılıyor, pencerelerine, balkonlarına Belçika bayrağını asanların sayısı artıyor.

Federal parlamentonun genç üyelerinden Kattrin Jadin, Belçika’nın kendine özgü yöntemlerle şimdiye dek birçok krizi aşmayı başardığını, bu krizin de üstesinden geleceklerini belirtiyor.

Lüksemburg Başbakanı’nın tepkisi

Belçika’daki gelişmeler komşuları tarafından da kaygıyla izleniyor. Lüksemburg Başbakanı Jean-Claude Juncker, siyasi krizin Belçika’ya uluslararası alanda büyük itibar kaybettirdiğini, bölünme adımlarından endişe duyduğunu açıkladı. Bölünme senaryolarına Lüksemburg’un da dahil edilmesine tepki gösteren Juncker, "Belçika meselesinin yanıtı Belçikadadır" diyerek, ülkesinin bu tartışmalardan uzak tutulmasını istedi.

Flaman-Valon geriliminde tarihi faktörler de etkili oluyor. Belçika’da 19’ncı yüzyılda var olan ekonomik ve siyasi denge, geçen yıllar içinde bir anlamda ters yüz oldu. O dönemde Valonlar maden ocakları ve sanayi tesislerinin ortaya çıktığı bölge olarak daha zenginken, günümüzde ticaret ve birçok Avrupa Birliği kuruluşuna ev sahipliği yapmanın da etkisiyle Flamanlar asıl varlıklı taraf haline geldi. Flamanlar, Fransızca konuşan Valonlar’ın bir zamanlar kendilerini egemen sınıf olarak hakir görmelerini hiçbir zaman unutmadılar.


Çekoslovakya formülü

Aslında Flamanlar ile Valonlar arasındaki gerilim her zaman varlığını korudu. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Valonların referandumla Kral 3’ncü Leopold’u reddetmeleri ülkeyi neredeyse bir iç savaşın eşiğine sürükledi. Toplumlararası gerilimde şiddet artık Belçika’da konuşulmuyor. Ülke basınında ve siyasal çevrelerde "Çekoslovakya örneği" sürekli gündeme getirilirken, 1993'te, birkaç günde bölünen bu ülkenin sınırlarının ve koşullarının Belçika'ya çok benzediği üzerinde duruluyor. Çekoslovakya'nın bölünmesinin "6 ayda" ve "kolaylıkla" tamamlandığı hatırlatılıyor.

Belçika’daki siyasi yapının karmaşıklığı da mevcut gerilimi artıran faktörlerden. Flaman, Valon ve Alman olmak üzere 3 toplumun ayrı bölgesel parlamentoları, hükümetleri, ayrı medya organları, üniversiteleri ve polis örgütleri var. Bu yapının en üstünde ise aylardır kurulamayan federal hükümet yer alıyor.