"Berlin bir müttefiğini kaybetti"
24 Haziran 2016Deutsche Welle: Sayın Rotmann, İngilizler AB'yi terketme kararı verdi. Bu durumun Avrupa Birliği mi yoksa İngiltere açısından mı çok daha büyük olumsuz sonuçları olacak?
Philipp Rotmann: Tabii ki İngiltere açısından. Özellikle İngiltere'deki Avrupa Birliği'nde kalınmasına karşı oy kullanan kesimler açısından. Yani yaşlılar, sosyal ve ekonomik açıdan durumu daha zayıf olan kesim açısından.
Deutsche Welle: Almanya, AB içindeki en güçlü ülke. İngilizler siyasi olarak Berlin'in en büyük destekçisiydi. Sayın Merkel şimdi ne yapacak?
Philipp Rotmann: Evet bu, Almanya için büyük bir sorun. Özellikle de ekonomi ve mali politikalar alanında. Berlin'in sıkı tasarruf politikası şimdi Avrupa'da en önemli müttefiğini kaybetti. Bu durum dengelerin değişmesini, Birliğin güney ülkelerine tavrı değiştirecek. Sanırım Yunanistan krizi sırasında uygulanan politika, uzun süre ayakta kalamayacak. Avrupa'nın geri kalanı, partnerleri birbirine bağlama ve uzlaşma yeteneğini koruyabilmek için, daha sosyal ve keynesyen ekonomi politikasını Avrupa genelinde kullanmak zorunda kalacak.
Deutsche Welle: İngilizler yeniden kendi kararlarını kendileri vermek istiyorlar. Ulusallığa dönüş konusundaki eğilim ortada. Şimdi Doğu ve Güney Avrupa'da buna özenti duyulma tehlikesi var mı?
Philipp Rotmann: Evet, kesinlikle. Özellikle Avrupa'nın küçük bir kesiminin Avrupa politikası açısından motive olması bunda etkili. İngiltere'de olduğu gibi başka ülkelerde de önümüzdeki yıllarda iç politik nedenlerden dolayı böylesine referandum talepleri ortaya çıkabilir ve hükümetler bu talebi geri çeviremeyebilir. Bu durum özellikle siyasi sistemin karmaşık olduğu, İspanya, Yunanistan ya da Hollanda ve Fransa'yı ilgilendiriyor. Yani özellikle güçlü popülist siyasi hareketlerin olduğu ülkeleri.
Deutsche Welle: AB içinde reform baskısı ne kadar büyük?
Philipp Rotmann: Çok büyük. AB şimdi kafasını kuma saplarsa, o zaman kendisini gülünç duruma düşürür. Örneğin AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini önümüzdeki haftalarda "AB Küresel Stratejisi'ni açıklamak istiyordu. Eğer şimdi Birliğin üç önemli temelinden biri çatlarsa ve dünyada gelecek vadeden önemli ülkeler arasında İngiltere de varmış gibi lanse edilirse, "Önemli bir dış politika programı sunuyorum" derken kendini komik duruma düşürür.
Aynı zamanda AB'ye ileriye sıçrama yapmaktan başka seçenek kalmıyor. Büyük olasılıkla büyük bir toplantı düzenlenmek zorunda, tıpkı AB Anayasası sırasında olduğu gibi Avrupa'nın geri kalanında şimdi ne olacağına kafa yorulacağı bir toplantı ve şu sorulmalı: Avrupa'dan ne istiyoruz ve gelecekte bu bizim için ne anlama geliyor? Gönüllülük temelinde uyum konusunda ilerleme nasıl işleyebilir? Sadece çekirdek Avrupa'da mı, yoksa üye ülkelerdeki farklı siyasi gruplarda mı bu işleyebilir?
Özellikle ortak müzakere gücüne sahip olunabilmesi için dış politika ve güvenlik politikalarına yatırım yapılmak zorunda. Avrupa, vatandaşlar arasında kötü bir üne sahip. Bir taraftan bürokrasi canavarı olarak karikatürize ediliyor, diğer yandansa insanların korkularını giderip ihtiyaçlarını giderebilecek durumda değil.
Deutsche Welle: İngilizler'in olmadığı AB, Birliğin zayıflaması anlamına gelmiyor mu? AB hala küresel bir aktör mü?
Philipp Rotmann: Her halükarda bir konuda zarar gördü, dış politika ve güvenlik politikaları alanında. Çin ya da Hindistan'dan bakıldığında AB şimdikinden daha az ciddiye alınacak. Ekonomik olaraksa hala küresel bir aktör, özellikle de Euro Bölgesi'nde. İngilizler zaten Euro Bölgesi'nde değildi.
Deutsche Welle: Finans dünyası Londra'dan Frankfurt'a taşınır mı?
Philipp Rotmann: Finans dünyası büyük olasılıkla farklı yönlere dağılacak. Frankfurt kesinlikle krizin kazançlı taraflarından biri olacaktır, ama bu üzücü duruma çok sevinileceğini sanmıyorum. Birçokları New York ya da başka kentlere de taşınacak, Frankfurt çok büyük bir büyüme yaşamayacaktır.
© Deutsche Welle Türkçe
Söyleşi: Volker Wagener
Philipp Rotmann Berlin'deki Küresel Kamu Politikası Enstitüsü'nde (GPPI) siyaset bilimci.