Borç krizinin çareleri
29 Kasım 2011‘Yardım şemsiyesi’ yetmediğinden, daha etkili araçlar aranıyor. Takım çantasındaki öneriler arasında, Euro ülkeleri ortak devlet tahvili ve Avrupa Birliği (AB) antlaşmalarının değiştirilmesi de var. Avrupa Merkez Bankası’nın (AMB) Euro ülkelerine sınırsız para pompalaması da tartışma gündemindeki bir diğer konu.
Euro Mali İstikrar Fonu’nun (EMİF) takviyesi neden yetersiz kalıyor?
EMİF’te 250 milyar euro kaldı. Bu meblağ, İtalya gibi büyük ekonomileri sağlığa kavuşturmaya yetmiyor. Kredi kaldıracıyla yabancı sermaye rantının katlanarak arttırılması ve kriz fonunun sadece doğrudan kredi vermeyip, yabancı kredileri de sigorta ederek öz sermayesini büyütmesi de akla gelen formüller arasında. Ancak böyle bir durumda kriz fonunun özel yatırımcının muhtemel kayıplarını da kısmen üstlenmesi gerekecek. Öte yandan, fona kaynak yaratması umulan Asya ülkeleri de oldukça çekingen davranıyor. İstikrar Fonu Başkanı Klaus Regling, hedeflenen bir trilyon euroluk hacme ulaşmalarının şimdilik imkansız olduğunu teslim ediyor.
Avrupa Merkez Bankası (AMB) sihirli değnek olabilir mi?
Merkez bankasının ateş gücüyle hiçbir spekülatör baş edemez. Parayı kendi ‘bastığı’ için AMB tükenmez para kaynağına sahip. Bu parayla Avrupa’nın güneyindeki borçlu ülkelerin tahvillerini satın alıp onların borçlanma maliyetlerini düşürebilir. Fransa hükümeti, bu uygulamanın kamuoyuna duyurulmasının bile kredi faizlerini düşürmeye yeteceğine inanıyor. Amerikan Merkez Bankası da uzun zamandır piyasadan tahvil toplamak suretiyle ülkenin kredi itibarını ayakta tutmaya çalışıyor.
Bu oyunun sakıncası nedir?
Merkez bankası banknot matbaasını devreye sokarsa enflasyon üretmiş olur. AMB’nin yeni başkanı Mario Draghi bu yönteme kuşkuyla bakıyor. Almanya Merkez Bankası Başkanı Jens Weidmann ve Başbakan Angela Merkel para musluklarının sonuna kadar açılmasına kesinlikle karşı. Merkel, aksi takdirde temerrütteki ülkelerin tasarrufu ihmal edeceğini düşünüyor.
Euro tahvilinin avantajı nedir?
Bu durumda Euro ülkeleri sermaye piyasasından birlikte para temin eder. Böylece zayıf ülkeler de katlanılabilir faizle taze para bulur. Çünkü Almanya ya da Finlandiya gibi ödeme gücü yüksek üyelerin itibarı yatırımcının zayıf ülkeler karşısındaki kuşkularını dengeler. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, euro tahvilinin üç değişik şeklini önerdi. Bunların en geniş kapsamlısı milli borçların tümüyle Euro tahviliyle takas edilmesini öngörüyor.
Almanya neden istemiyor?
Ortaklarıyla birlikte tahvil çıkardığı takdirde Almanya daha yüksek faiz ödeyecek. Angela Merkel öncelikle borç batağındaki ülkelerin davranışlarını değiştirmemelerinden çekiniyor. Almanya Başbakanı, ‘Euro tahvili bizi borç birliğine götürür’ diyor. Almanya, Fransa, Finlandiya ve Avusturya gibi kredi notu en yüksek olan son Euro Bölgesi ülkelerinin ‘elit tahvil’ çıkarmaları şeklindeki öneri son günlerde yeniden konuşulur oldu. Ama Berlin yönetimi bu haberi yalanladı. Kesin olan, Almanya’nın rızası olmadan Euro Bölgesi’nde hiçbir karar alınamayacağı.
AB antlaşmalarının değişmesi çözüm olabilir mi?
Almanya ve Fransa bunda ısrar ediyor. Amaç, para birliğini mali birlikle tamamlamak. Bu durumda borçlanma kriterlerine uymayanlar ‘bütçe denetimi’ altına alınacak ve otomatikman cezalandırılacak. Kurallara uymayan, Avrupa Adalet Divanı’nda hesap verecek. Mesele, bütün AB antlaşmalarının değiştirilmesinin gerekmesinde ve bunun da en az bir yıl sürecek olmasında yatıyor.
Başka yolu yok mu?
Var. Avrupa Birliği hükümetleri ortak karar mekanizması dışına çıkarak, milli devletlerle münferit anlaşmalar imzalayabilirler. Bu yöntem vakit kaybettirmez. En büyük dezavantajı ise, Avrupa'nın bölünmesine yol açabilecek olması. AB Komisyonu bu tür gruplaşmalara meyledilmemesi uyarısında bulunuyor. Komisyon sözcüsü geçenlerde, ‘Nihai hedef, Euro Bölgesi ve bütün Avrupa Birliği'nin istikrara kavuşturulması olacaksa, o zaman parçalanmaların bu hedefe hizmet etmeyeceği unutulmamalıdır', demişti.
© Deutsche Welle Türkçe
Marion Trimborn, dpa/Ahmet Günaltay
Editör: Beklan Kulaksızoğlu