Bosna Hersek: Jeopolitik nedenlerle gelen AB adaylığı
19 Aralık 2022Bosna Hersek uzun süredir Avrupa siyasetinde neredeyse hiç rol oynamıyor. Bosna savaşının ve Srebrenitsa soykırımının dehşeti büyük ölçüde unutuldu.
Ülke süre gelen bir siyasi çıkmazın içinde bulunuyor. Üç etnik grup olan Boşnak, Sırp ve Hırvatların etnik-ulusal siyasi kartelleri neredeyse tüm reformları engelliyor, insanlar kitleler halinde ülkeyi terk ediyor. Bu koşullar altında, 20 yıl önce tüm Batı Balkan bölgesine vaat edilen Avrupa entegrasyonun sağlanması düşünülemezdi.
Ancak şimdi Bosna Hersek Avrupa Birliği'ne (AB) aday gösterildi. AB devlet ve hükümet başkanları geçen hafta Brüksel'de gerçekleştirdikleri zirvede ülkeye aday ülke statüsü verilmesine karar verdi. Üstelik Bosna Hersek, adaylık için 6 yıl önce başvurduğunda kendisinden istenilen reformların hiçbirini tam olarak yerine getirmemesine rağmen bu karar alındı.
Tüm bunlara rağmen Alman siyasetçiler AB'nin Bosna Hersek'e adaylık statüsü tanınması yönünde attığı adımı olumlu değerlendiriyor.
DW'ye konuşan siyasiler böylece "Bosna Hersek halkına çok olumlu bir sinyal verildiğini ve uzun zaman önce atılması gereken bir adımın atıldığını" belirtiyorlar.
DW, Bosna Hersek ile özellikle yakından ilgili olan politikacılar Yeşiller Partisi'nden Boris Mijatovic ile Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) Adis Ahmetovic ve Jasmina Hostert ile Hür Demokrat Parti'den (FDP) Thomas Hacker'a sorular yöneltti.
Jeopolitik nedenler
Görüş bildiren politikacılardan hiçbiri Bosna Hersek'e adaylık statüsünün verilmesinin ülkede kurumsal veya demokratik gelişimde kaydedilen ilerlemelerin bir sonucu olduğuna inanmıyor.
Uzmanlara göre temel neden daha çok jeopolitik. Buna bağlı olarak Avrupa'da istikrar ve güvenliğe ilişkin endişeler ana nedenler olarak ortaya çıkıyor.
FDP'nin Batı Balkanlar raportörü Thomas Hacker DW'ye yaptığı açıklamada, "Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik uluslararası hukuku ihlal eden saldırı savaşı, AB'nin komşuluk ve genişleme politikasında, savaş olmasaydı bu hızda oluşması imkânsız olan yeni dinamikleri tetikledi" dedi. Hacker, bu dinamiğin Bosna Hersek'in adaylık statüsünü kapsadığını da sözlerine ekledi.
Başka bir büyük çatışmaya geçit verilmeyecek
Yeşiller partisinin parlamentodaki insan hakları ve insani yardım grubu sözcüsü Boris Mijatovic de aynı görüşü paylaşıyor. DW'ye konuşan Mijatovic, "Rusya Federasyonu'nun bağımsız komşusu Ukrayna'ya karşı yürüttüğü saldırı savaşının yarattığı ve daha da şiddetlendirdiği ciddi bir jeopolitik durumla karşı karşıyayız" dedi.
Mijatovic, AB'nin, Batı Balkanlara katılım perspektifi vaadini yerine getirmemesi durumunda bu boşluğu Rusya, Çin veya diğer bazı ülkelerin dolduracağı uyarısında bulundu.
Federal Meclis'in Sosyal Demokrat Partili (SPD) üyesi Adis Ahmetovic ise Batı Balkanlar'ın jeopolitik açıdan önemli bir bölge olarak görülmesi ve AB'ye entegrasyonunun kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
SPD'li siyasetçi, Rusya ve Çin'in etkilerini daha fazla artırmalarına izin verilmemesi ve Batı Balkanlar'ın bir sonraki büyük Avrupa çatışmasının bölgesi haline gelmemesi gerektiği konusunda uyardı.
İç politika için bir teşvik
DW'ye konuşan siyasetçiler Bosna Hersek'e adaylık statüsünün verilmesinin ülkede demokrasi ve hukukun üstünlüğünün daha da geliştirilmesi için önemli bir teşvik olabileceğini vurguladılar.
Liberal siyasetçi Thomas Hacker, "Ülkenin siyasi liderliği şimdi bu kararı gerekli reformları hızla uygulamak için kullanmalı" diye konuşurken, sözlerini "Adaylık statüsü daha da güçlü çabalar için bir vesile olmalı" şeklinde sürdürdü.
Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Alman siyasetçi Christian Schmidt de Bosna Hersek için alınan karardan umutlu.
DW'ye yazılı açıklamada bulunan Schmidt, "Bu, Bosna Hersek için eşsiz bir fırsat. Adaylık statüsü, AB ile yakınlaşma ve ülkenin AB ailesinin bir üyesi olma geleceğine yönelik kararlı bir adımdır" ifadelerini kullandı.
Ancak muhafazakâr çizgideki Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partili Schmidt'in bazı uyarıları da var: "Bosna Hersek, çok etnikli bir devlet olma sözünü tutarak halkı için güvenli ve müreffeh bir ülke olmalı. Ayrıca siyasi ve ekonomik işlevsizliğin üstesinden gelebileceğini ve çok ihtiyaç duyulan reform gündemini uygulayabileceğini kanıtlamalıdır."
Perspektiften daha fazlası
Schmidt, uzun yıllar süren ablukaların ardından son seçimlerin ülkenin siyasi sahnesinde bir değişime yol açtığına inandığını belirterek, AB'nin ülkeye daha fazla angaje olacağı sözünü verdi.
SPD milletvekili Jasmina Hostert de AB'nin en yeni adayına daha fazla yönelmesi gerektiği görüşünde. "Reform çabaları fark ediliyor, AB Bosna Hersek'in Avrupa'da yaşadığımız krizlerle başa çıkmasına yardımcı oluyor" diyen siyasetçi artık sözlerin eyleme dönüştürülmesi gerektiğini belirterek, "20 yıllık bekleyişin ardından artık perspektiften daha fazlasının zamanı geldi" dedi.