'Cihatçı cenneti' Belçika
16 Kasım 2015Ortadoğu uzmanı siyaset bilimci Asiem El Difraoui, Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada Belçika'nın İslamcı terör ile sorununun ihmalden kaynaklandığını ve Belçika'nın terörü önleyici önlemler kadar militan çevrelerin kontrolünü de yeterince ciddiye almadığını söyledi. İslamcı terör potansiyelinin ihmal edilmesinin Belçika'nın iç bölünmüşlüğüyle ilgili olduğunu belirten Asiem El Difraoui Belçikalıların yıllardır kendileriyle meşgul olduklarını Valonlarla Flamanlar ülkenin iç sorunlarıyla uğraşma imkanlarına kilit vurduklarını belirtti.
Rakamlara bakmak yeter
Oysa istatistikler Belçika'nın kaybedecek zamanı olmadığını gösteriyor. Londra'daki Radikalleşme ve Siyasi Şiddet Etütleri Enstitüsü'nün verilerine göre 2011 – 2013 yılları arasında 11 bin dolayında İslamcı militan Suriye ve Irak'a gitmiş. Bunların en az beşte biri Batı Avrupa ülkelerinde yaşayanlardan oluşuyor. IŞİD'e militan veren ülkelerin başında Belçika geliyor. Bu ülkeden 296 militanın Ortadoğu'ya geçtiği tahmin ediliyor. Sekiz katı büyüklükteki Almanya'dan cihada katılmak için ayrılanların sayısı ise 240'ı geçmiyor. Belçika milyon başına 27 militanla en çok Avrupalı cihatçı çıkaran ülke sayılıyor.
Kasaba'dan cihada
Liege Üniversitesi'nin Belçika'nın doğusundaki Verviers kentinde yaptığı araştırma aşırı militan İslamcılığı birçokları için cazip kılan nedenleri ortaya koyuyor. Belçika'nın en fakir bölgeleri arasında yer alan Verviers'teki entegrasyon ve hayat şartları araştırmasına göre 53 binlik nüfusun yüzde 15'ini göçmenler oluşturuyor.
Bu küçük kentte 117 milletten yabancı asıllı yaşıyor. Ülkenin en büyük ikinci Çeçen göçmen grubunu barındıran Verviers'teki radikal görüşlülerin şiddete ne kadar yatkın olduğu 2015 yılında ortaya çıkmıştı. Polisin terör saldırısı hazırlığı yapıldığı şüphesiyle düzenlediği operasyon sırasında otomatik silahlarla polisin üzerine ateş açan iki İslamcı öldürülmüştü.
Fakirlik ve geleceksizlik
Belçika genelinde Müslümanlar iş aramada ayrımcılığa uğruyorlar. Ülke nüfusunun yüzde 6'sı Müslümanlardan oluşuyor. İyi dil bilseler ve o ülkede doğmuş olsalar bile kendilerine yabancı muamelesi yapılıyor. 2012 yılında AB dışında doğan Belçikalılar arasındaki işsizlik Belçika doğumluların üç katını bulmaktaydı.
Belçika devletinin entegrasyonu ihmal etmesini eleştiren Amnesty Internatonal Uluslararası Af Örgütü işletmelerin dinlerinden dolayı Müslümanları işe almadığını ve bundan öncelikle başörtülü kadınların etkilendiğini saptamış. Ayrımcılıktan kaynaklanan öfke ve çaresizlik şiddete yatkın kökten dinci grupların işsiz gençleri radikalleştirmesini kolaylaştırıyor.
Saldırılar vesile olur mu?
Bu sorun çoktandır bilinmekle birlikte Belçika devletinin attığı adımlar sembolik olmaktan öteye geçmiyor. Devlet güvenlik önlemlerine entegrasyondan daha fazla önem veriyor. 2009 yılında Anvers belediyesi dışarıda başörtüsü takmayı yasaklamış, iki yıl sonra da burka yasağı başlamıştı. 200 bin Müslüman kadından sadece 270'ini ilgilendiren yasa gereğince burka yasağına uymayan para cezasına çarptırılıyor.
2012 yılında bir İslam örgütün cihatçı devşirdiği gerekçesiyle yasaklanmış, örgütün önde gelenleri 2014 yılında 12 yıla varan hapis cezalarına çarptırılmıştı. 2015 başlarında düzenlenen saldırılar nedeniyle terörle mücadele önlemleri arttırılmış ve telefonların dinlenmesine izin verilmişti.
Siyaset bilimci Asiem El Difraoui, Paris'teki saldırıların Belçika'nın Müslüman vatandaşlarının toplumla kaynaştırılması için daha geniş önlemler alınmasına vesile oluşturmasını umuyor. Uzman şiddete yatkın İslamcılığa uygun ortam yaratan ayrımcılığın mutlaka sona erdirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Asiem El Difraoui “gerekirse dışarıdan Belçika'ya baskı yapılsın, Belçika'nın bundan böyle de pasif kalmasına en azından Fransa seyirci kalmayacaktır”, diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Daniel Heinrich