"Suç işlemiş olsam Türkiye'ye gitmezdim"
17 Aralık 2018Türk ve Alman vatandaşı Kölnlü 33 yaşındaki sosyal hizmetler uzmanı ve Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabiri Adil Demirci, tutuklandıktan yedi ay sonra Kasım ayında ilk kez hâkim karşısına çıktı. Kobani’de IŞİD’e karşı YPG saflarında çatışırken ölenlerin de aralarında bulunduğu üç kişinin cenaze ya da anma törenlerine katıldığı gerekçesiyle "örgüt üyeliğiyle" suçlanan Demirci'nin bir sonraki duruşması 14 Şubat 2019 tarihinde yapılacak. Silivri Cezaevi'ndeki Demirci avukatları aracılığıyla DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
DW Türkçe: Nisan ayından bu yana tutuklusunuz. Sağlık durumunuz nasıl?
Adil Demirci: Cezaevi koşulları zor ama ben iyi olmaya çalışıyorum. Ciddiye alınabilecek bir sağlık sorunum yok. Ancak bir hücrede kalıyorum. Hareket alanı oldukça dar. Fiziki olarak bir kısım sorunların oluşmasına yol açsa da bugüne kadar sağlığımı etkileyecek bir sorun henüz yaşamadım. Ama uzun yıllar cezaevinde kalan insanlarda kalıcı rahatsızlıklar gözlemliyorum.
Cezaevinde bir gününüz nasıl geçiyor?
Demirci: Silivri Cezaevi Kampüsü’nde 10 bina var. Cezaevlerinin önemli bir kesimi hücre sistemine göre inşa edilmiş. Ben, iki genç tutuklu üç kişilik hücrede kalıyorduk. Bir haftadır iki kişi kalıyoruz. Diğer koğuşlarda olan tutuklularla hiçbir iletişimimiz yok. Sadece haftada bir gün toplam üç saat başka bir hücrede bulunanlarla spora çıkıyoruz. Bu gün en mutlu günümüz oluyor. Çünkü değişik yüzler görüp onlarla kısa bir zaman diliminde sohbet etmek önemli. Cezaevinde güne 07.00’de başlıyoruz. 08.15’te avlu dediğimiz 5-6 adım atabileceğimiz bir alana çıkıyoruz. Sadece gökyüzü görünüyor. 10.00-12.00 arasında spor yapıyoruz. Yemekten sonra genellikle kitap okuyorum. Günlük tutuyorum. Ancak istediğimiz kadar kitap alamıyoruz. 10 kitap ile sınırlı. Bu nedenle biz de okuduklarımızı verip yeni kitap alıyoruz kütüphaneden.
Cezaevindeki hücreniz nasıl?
Demirci: İki katlı bir hücrede kalıyoruz. Üst katta yataklar var. Alt katta ise tuvalet ve oturma odası. Yukarıda belirttiğim gibi sekiz adımlık tamamen betondan bir avlu var. Saat 08.15 ile 17.30 arasında avlu açık.
Cezaevinde en çok özlediğiniz ve eksikliğini hissettiğiniz şey ne?
Demirci: Tabii ki özgürlüğümü özlüyorum. Dört duvar arasında sekiz adımlık bir yerde kalmak oldukça zor. İnsan bunu yaşayınca özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyor. Eksikliğini çektiğim ve beni duygusal olarak çok etkileyen bir başka nokta da annem. Annem hastaydı ve birlikte İstanbul’a gelmiştik. Zor zamanlarda onun yanında olamamak beni çok etkiliyor. Ayrıca babamı, kardeşimi, dostlarımı, iş arkadaşlarımı özlüyorum. İçinde hüzün de olsa özlemek güzel bir duygu. Çünkü insan olduğumu hatırlatıyor. Maneviyatı hatırlatıyor.
Tutuklanmanız Almanya’da geniş yankı uyandırdı. Hakkınızda çıkan haberler ya da arkadaşlarınızın destek kampanyası size ne kadar ulaşıyor?
Demirci: Almanya’da benimle ilgili yapılan etkinliklerden geç de olsa haberdar oluyorum. Avukatlarım, ailem, bilgi veriyor. Bazen konsolosluk geldiğinde soruyorum.
Savcılık iddianamede sizi farklı tarihlerdeki cenaze törenlerine ve anma etkinliklerine katıldığınız için “terör örgütü üyeliği” ile suçluyor. Bu suçlamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Demirci: Dosyada benim tutuklu kalmamı sağlayacak tek bir kanıt yok. Bütünüyle ön yargılara dayanan ve keyfi bir uygulamayla cezaevinde olduğum görülüyor. Polisin yapmış olduğu soruşturmada da benimle ilgili tek bir belge, kanıt bulunmuyor. Tek iddia katıldığım cenazeler. Yargılandığım davada cenazeye katılan birçok arkadaşım tahliye oldu. Benim tahliyem ise reddedildi. Katıldığım cenaze törenleri 2014 veya 2015 tarihli cenazeler ve cenazeye katılmak hukuki açıdan suç teşkil etmez. Bu insani ve vicdani bir haktır. Ben 2014 yılından sonra Türkiye’ye çok defa geldim. Suç işlemiş olsam gelmezdim. Hiçbir bilgimin olmadığı bir dosyada hakkımda bir soruşturmanın açılmış olması ve daha sonra gözaltına alınıp tutuklanmam benim için sürpriz oldu.
Adil yargılandığınızı düşünüyor musunuz? Yargıya güveniyor musunuz?
Demirci: Bu sorulara yanıt vermek dahi kendi içinde bir risk taşımaktadır. Hukukçu değilim ama şunu hatırlatmak istiyorum: AİHM kararları Türkiye’de uygulanıyor mu? AİHM’in Demirtaş kararı uygulanmadı. Şimdi sormak gerek, Türkiye’de adil yargılanma olabilir mi? Benim adım Adil ama adil yargılandığımı söylemem zor. Adil bir karar verilmiş olsaydı bugün cezaevinde olmazdım.
Alman konsolosluğu ve Dışişleri Bakanlığı’nın sizinle yeterince ilgilendiğini düşünüyor musunuz?
Demirci: Bu konuda Alman yetkililere, özellikle İstanbul’daki Alman Başkonsolosluğu’na çok teşekkür ediyorum. Alman Dışişleri Bakanlığı’nın benim için gösterdiği diplomatik çabaları da duydum. Elbette ki bu girişimlerden bir Alman vatandaşı olarak mutlu oldum. Ancak Dışişleri Bakanlığının benim ve benim durumumda olan Alman vatandaşları için çok daha fazla duyarlılık ve diplomatik çaba göstermesi gerektiğini düşünüyorum.
Almanya’ya nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Demirci: Bugüne kadar benim için çaba sarf eden, özgürleşmem için emek veren herkese teşekkür ediyorum. Almanya halkının Noel’ini kutluyorum.
Hülya Topcu
© Deutsche Welle Türkçe