Devlet iflası kapıda
20 Mart 2013Avrupa Ekonomik Araştırma Merkezi Başkanı Clemens Fuest geçen hafta sonunda Güney Kıbrıs ile finansörleri arasında uzlaşmaya varıldığını öğrendiğinde, kulaklarına inanamamış ve Avrupa’da bankaların yeniden yapılandırılmasına dair son derece açık kuralların olduğunu söylemişti.
Bu kurallar kefalet sıralaması yapıyor. Ödenmiş sermayesi tükendiğinde kefalet bankanın alacaklılarına geçiyor. Bankadan tahvil alanlarla mevduat hesabı sahipleri de bu gruba dâhil. Devreye önce, iyi zamanlarda yüksek faiz aldıkları için tahvil sahipleri giriyor. Banka müşterisinin 100 bin euroya kadar olan mevduatı sigorta fonu tarafından korunuyor. Avrupa Birliği böyle söz vermişti. Gerçi Kıbrıs’ın mevduat sigorta fonu da iflas edebilir ve durumda küçük tasarruf sahibinden de fedakârlık beklenebilir. Ancak Clemens Fuest, “Hukuk, bu yolun izlenmesi ve önce banka sahiplerinin, sonra da yabancı sermayenin kefil olması gerektiğini söyler”, diyor.
‘Hukuk çiğneniyor'
Euro bölgesi maliye bakanları bu yolu kısaltmayı denediler. Atılacak son adımı başa çekip, yüz bin euro ve daha altındaki mevduattan yüzde yedi oranında özel vergi kesmeyi denediler. Politikacılar tasarruf sahibinin parasına kısmen el konması anlamına gelen bu formülü vergi adı altında olumlu göstermeye çalıştılar. Clemens Fuest “başka yerde bunu yapan kendindi kadıda bulurdu”, diyor ve ekliyor: “Tamamen keyfi davranılması bana göre bir skandaldır.”
Özel alacaklının ülkenin kurtarılmasına ortak edilmesinin doğru olduğunu belirten Fuest ancak bu girişimin boşa gitmesinin özel yatırımcının zararına olduğunu hatırlatıyor.
Köln Üniversitesi Ekonomi Politikası Enstitüsü Direktörü Achim Wambach da politikacıların kendi buluşları olan mevduat sigortasına sebepsiz yere gölge düşürdüklerini belirtiyor ve ekliyor: “Altı milyar euronun, kurtarılması hedeflenen meblağ içindeki payı çok küçük. Mevduat garantisini bu kadar az bir katkı payı için rafa kaldırmak vahim bir hata olmuştur.”
Gerçi maliye bakanları da hatalarını anlayıp 100 bin eurodan az mevduat hesaplarının vergi kapsamından çıkarılmasını akıl ettilerse de olan olmuştu.
Profesör Wambach, “Şimdi İspanyollar buna ne der? İspanyol bankaları kurtarma şemsiyesinin altına sığındı. Şimdilik yatırımcının parasına el sürülmedi. İspanyol olsam paniğe kapılıp paramın bir bölümünü yurt dışına kaçırmaya ya da şilte altında saklamaya karar verirdim”, diyor.
İflas göze alınır mı?
Yunanistan daha da zor durumda. Kıbrıs parlamentosunun ret kararıyla euro bölgesinin 10 milyar euroluk yardım paketi de suya düştü. Kıbrıs bankaları batarsa, zar zor ayağa kaldırılan Yunan bankaları de tepetaklak gidebilir. İktisatçı Wolfgang Franz’ın tahmini şöyle: “Yunan bankalarına yardım gerekeceğini hesaba katmak ve yardımı her an devreye sokabilecek durumda olmak gerekiyor. Anladığım kadarıyla Yunanistan ile Kıbrıs arasında çok sıkı mali kenetlenme var. Diğer euro bölgesi ülkeleriyle bölge dışındaki ülkelerin etkileneceğini ise sanmam.”
Franz, Kıbrıs’ta devlet iflası beklerken Clemens Fuest, Kıbrıs’taki kıvılcımın bütün ortak para bölgesini ateşe verebileceği gerekçesiyle ada devletinin kaderine terk edilemeyeceğini söylüyor. Fuest, “Kıbrıslı parlamenterler de zaten buna güvendi. Orada olsam ben de onlar gibi oy kullanabilirdim”, diyor. Kıbrıs’ın şantaj potansiyelinin yüksek olduğunu kaydeden enstitü başkanı yüzde 99’luk ihtimalle, yeniden görüşelim denip ek taviz verileceğini, sonunda hepsinin kurtarılacağını ve büyük yatırımcıların zevkten dört köşe olmasına hiç şaşırmayacağını, sözlerine ekliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Zhang Danhong / Ahmet Günaltay
Editör: Hülya Schenk