DTÖ'ye Brezilyalı başkan
3 Eylül 2013
Brezilyalı diplomat Roberto Azevedo, Dünya Ticaret Teşkilatı'nın (DTT) Cenevre'deki ofisine taşınırken ne şehir planına, ne de yeni bir eve ihtiyacı olacak. Zira beş yıldır zaten ülkesinin teşkilat merkezindeki temsilciliğini yapıyor. Herkes şansının selefi Fransız Pascal Lamy'den daha yaver gitmesini umuyor. Çünkü Dünya Ticaret Teşkilatı başkanlarının başarısı, yeni dünya ticaret anlaşmasının görev sürelerinde imzalanıp imzalanmamasıyla ölçülüyor. Azevedo'nun teşkilat tarihine başarılı başkan olarak geçme şansı oldukça az.
Bundan on iki yıl kadar önce Katar'ın başkenti Doha'da başlayan son müzakere turuna gözlemciler ölü gözüyle bakıyor. Şurası gerçek ki, sanayi ülkeleri ile kalkınma halindeki ülkelerin, tarım ürünleri ticaretiyle ilgili anlaşmazlığı aşmaları son derece zor. Zengin ülkeler, tarım sektörüne sağladıkları sübvansiyonlardan vazgeçmiyor, kalkınma halindeki ülkeler de yerli ürünleri ithalat vergisiyle rekabetten korumaktaki ısrarlarını sürdürüyorlar.
DTÖ’nün ‘büyük üyeleri’ belirleyici
Almanya'nın Kiel kentindeki Dünya Ekonomisi Enstitüsü adlı kuruluşun ikinci başkanı Rolf Langhammer de Doha turu dünya ticaret görüşmelerinin anlaşmayla sonuçlanacağından şüpheli: "Teşkilatın başına kim geçerse geçsin; ister Latin Amerikalı olsun, ister Asyalı... Bütün başkanlar, büyük üyelerin tutumuna bağımlıdır. Önemli üyeler merkantilist politikalarından, yani sadece ihracata bakıp ithalatı ihmal etmekten vazgeçmedikleri sürece en iddialı teşkilat başkanı bile başarılı olamaz."
Oysa genel kanı, Doha turu tamamlanabilirse bundan bütün dünyanın kârlı çıkacağı yönünde. Yeni ticaret anlaşmasının küresel ticaret hacmini 300 ila 800 milyar dolar artıracağına dair tahminler yürütülüyor. Bu nedenle 159 üye ülke Doha turunun sonuçlanmasını beklemeden ‘Tercihli Ticaret Sözleşmeleri' olarak adlandırılan ikili ya da bölgesel anlaşmalarla dış ticaretlerini artırmanın yollarını arıyor.
Bölgeyle sınırlı serbest ticaret anlaşmaları bütün dünyada büyük ilgi görüyor. Şimdiye kadar bu tip 354 anlaşma imzalandı. 2000 yılına kadar tercihli ticaret sözleşmelerinin sayısı 120'yi geçmiyordu. Son olarak, Latin Amerika'nın en büyük ekonomisi olan Brezilya Avrupa Birliği (AB) ile kendi başına serbest ticaret anlaşması imzalamak üzere harekete geçti. Bu yılın şubat ayında da AB ve ABD, Atlantik aşırı serbest ticaret bölgesi kurma amacıyla görüşmelere başlanacağını duyurmuşlardı.
Doha’nın geleceği
Anlaşma imzalanırsa dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesinin kurulmuş olacağını belirten araştırmacı Langhammer, bu durumda Doha turunun da arşive kalkabileceğini belirtiyor: “ABD ile Avrupa arasındaki serbest ticaret görüşmeleri başladığı andan itibaren Doha turu dünya ticaret görüşmelerinin sonuçlanma şansı tamamen ortadan kalkar. Çünkü taraflar bütün gayret ve kaynaklarını bu anlaşma üzerinde yoğunlaştıracaktır. Bu durumda zımnen, Doha turunun yerinde sayacağı sinyali verilmiş olacaktır.”
Yeni Dünya Ticaret Teşkilatı Başkanı da dünyanın dönmeye devam ettiğini ve bundan böyle dünya ekonomisinin, saat gibi işleyerek birbirini tamamlayan küresel üretim ortaklıklarına ihtiyaç duyacağını idrak etmek zorunda kalacak.
Dünya Ticaret Teşkilatı küreselleşmede serbest ticaret sözleşmelerinin diğer ülkelere de açılmasını sağlama işlevini üstlenebilir. Bölgesel anlaşmaları küresel çerçeveye oturtmak suretiyle kendine var olma gerekçesi yaratabilir.
Doha turunun geç de olsa başarıyla tamamlanacağına politikacılar da ihtimal vermiyor. Ama bu Dünya Ticaret Teşkilatı'nın kendini lağvedebileceği anlamına da gelmiyor. İktisat profesörü Rolf Langhammer, teşkilatın aslî görevini bırakıp başka fonksiyonlar üstleneceği görüşünde: “Kurumlar ölmez, resmen kapatılmaz ama bozulurlar. Dünya Ticaret Teşkilatı olduğu gibi kalır ama bundan böyle sadece aracılık rolü oynar. Ama dünya ticaretini liberalleştirme görevini artık yerine getiremez.”
© Deutsche Welle Türkçe
DW/JW/RW/AG/MÇ/NH