1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Erdoğan değişmedi'

19 Haziran 2013

Türkiye'de göstericilere sert davranılmasının ardından Erdoğan'ın değiştiğini düşünen Avrupalıların aksine, Alman Türkolog Klaus Kreiser, Erdoğan'ın son 20 yıldır kendine sadık kaldığını belirtiyor.

https://p.dw.com/p/18tCH
Fotoğraf: Reuters

Türkiye’de protestolar "duran insan” formunda sürerken, göstericilere sert davranılmasına gösterilen uluslararası tepkiler de sürüyor. Özellikle Bülent Arınç’ın "Gerekirse ordu müdahale eder" şeklinde yansıtılan açıklamaları büyük endişe yarattı. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon, Türk hükümetine, göstericilere karşı tutumunda ölçülü olma çağrısında bulundu. Ban, Salı günü yaptığı açıklamada "İstikrar ancak diyalogla sağlanabilir" dedi. Almanya Başbakanı Angela Merkel G8 Zirvesi’nde yaptığı açıklamada "Protestoculara yönelik tutumun, kabul edilemez olduğunu" söyledi.

Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Türkiye’de olgunlaşan bir sivil toplum olduğunu söyledi. Protestoların bunun bir göstergesi olduğunu kaydeden Westerwelle, yüzünü Avrupa’ya çeviren bir hükümetin bundan korkmaması gerektiğini ifade etti.

"Erdoğan kendine sadık kaldı"

Almanya’nın Bamberg Üniversitesi’nde Türk Dili, Tarihi ve Kültürü Profesörü Klaus Kreiser de Türkiye’de olgunlaşan bir sivil toplum olduğu tespitine katılıyor ve bunun toplumun çoğunluğu için geçerli olduğunu düşünüyor. Deutschland Radio’da konuya ilişkin soruları yanıtlayan Kreiser, sunucunun "Gerçek yüzünü şimdi gösteren Erdoğan yıllarca farklı bir tutum mu sergiledi?" sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Ben Erdoğan’ın değiştiğini düşünmüyorum. Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken de aynıydı, siyasi Parti Başkanı olduğunda değişmedi ve şimdi Başbakan olarak da değişmedi. Onun son 20 yıldaki söz ve icraatına bakarsanız, aslında kendine, şaşırtıcı biçimde sadık kaldığını görürsünüz. Ancak bizim basınımız ya da Batılı ülkelerin medyası, özellikle de Alman basını, onun sadece ekonomik başarılarını ve yaptığı etkileyici altyapı yatırımlarını gördü. Taksim Meydanı'ndaki çatışmalarda da gördüğünüz gibi Erdoğan İstanbul’u ileriye taşıdı. Yani kendi taraftarlarına, 'Ben aslında en büyük çevreciyim, kimse İstanbul’u bu kadar yeşillendirmedi' demekte, haklıydı."

TSK'nın müdahale etme ihtimali

Türkolog Kreiser, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın "Gerekirse ordu müdahale eder" mealindeki açıklamasını ise şöyle değerlendiriyor: "Buna ben de çok şaşırdım. Böyle bir açıklamayı Başbakan yardımcısına bırakmasına da şaşırdım. Zira Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Taksim’deki protestoların ilk günlerinde ılımlı bir tavır sergilemiş ve herkes bunun, Erdoğan’ı da etkileyeceğine inanmıştı. Bu durumda akla şu soru geliyor: Neden Başbakan, yapılması planlanan alış veriş merkezinin tüm ayrıntıları ile bu kadar yakından ilgilenirken, ordunun devreye girebileceği gibi bir açıklamayı yardımcısına bırakıyor?"

Uzun yıllar Türkiye’de yaşamış olan Profesör Klaus Kreiser, durumun, askeri müdahale aşamasına gelebileceğine ihtimal vermiyor. Kreiser, "Türk Silahlı Kuvvetleri, bundan 20 yıl önceki TSK değil. Hepimizin bildiği gibi, yüksek rütbeli birçok subay ve general tutuklu yargılanıyor. Bu çok riskli bir oyun. Bununla birlikte orduya varana kadar daha birçok ara mekanizma söz konusu. Ben işlerin o aşamaya kadar geleceğini düşünmüyorum. Zira Türk polisi de, hepimizin gördüğü gibi yüksek donanımlı ve hükümete sadık. İçişleri bakanı son yıllarda bunu sağladı" diye konuştu.

"Erdoğan kimseden akıl almıyor"

Kreiser, tarihte, kendi halkına ya da halkın bir kısmına karşı mücadelede başarı kaydedildiğini gösteren örneklerin ender olduğunu hatırlatan Deutschland Radyo sunucusu Christopher Ricke’nin "Acaba Erdoğan’ın danışmanları yok mu?" sorusunu ise şöyle yanıtlıyor: "Erdoğan muhtemelen kimseden akıl almıyor, bunu çok açık bir biçimde görüyoruz. Cumhurbaşkanı, meslek kuruluşlarının temsilcilerini kabul ediyor. Özellikle sanayici borsadaki gelişmelerden büyük endişe duyuyor. Ancak Erdoğan bir takım yabancı yatırımcının, yabancı bankanın, para kazanmak için faiz oranlarıyla oynayamayacağını idrak edemedi. Bu anlayışın onda eksik olduğu söylenebilir. O daha ziyade yabancı güçlerin, grupların veya insanların komplo teorilerine inanmayı tercih ediyor. Ama Cumhurbaşkanı Gül, bunu yapmıyor. Ayrıca hükümet üyeleri de sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Alışık olmadığımız bir suskunluk var. Şimdiye dek çok az AKP üyesi, dikkatli ve mesafeli açıklamalar yaptı. Bu aslında üzücü bir durum."

Almanya'nın önde gelen İslam İlahiyatı ve Türkiye uzmanlarından Prof. Dr. Udo Steinbach, Türkiye’de olası bir radikalleşmenin, kutuplaşmanın çok yüksek bir Türk nüfusuna sahip Almanya’yı da yakından etkileyeceği konusunda uyardı. Steinbach, Düsseldorf’ta yayımlanan Rheinische Post gazetesine verdiği mülakatta "Zira Türkiye içerisindeki her çatışma, Almanya’da yaşayan Türklerde de kendini bire bir gösteriyor" dedi.

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Ahmet Günaltay

DW Türkçe'yi Facebook (https://www.facebook.com/dwturkce), Twitter (https://twitter.com/dw_turkce) ve Youtube (http://www.youtube.com/deutschewelleturkish) üzerinden de takip edin!