Erdoğan’ın resti AB-Türkiye mutabakatını bitirir mi?
6 Eylül 2019Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Suriye'de "güvenli bölge" oluşturulmazsa sığınmacıları Avrupa'ya gönderebileceklerini söylemesine ve AB'yi söz verdiği yardımları vermemekle suçlamasına AB cephesinden yanıt geldi.
İdlib kaynaklı yeni bir göç akını endişesinin arttığı bir dönemde Türkiye'den yapılan açıklamalar, AB başkentlerinde endişeye yol açarken, AB Komisyonu sözcülerinden Natasha Bertraud, verdikleri sözlerin arkasında olduklarını söyledi.
Türkiye'deki Suriyelilere yardım için taahhüt edilen 6 milyar euroluk mali kaynağın 5,6 milyar euroluk bölümünün tahsis edildiği bilgisini veren Bertraud, geriye kalan kısmın da kısa süre içerisinde aktarılacağını belirtti.
Türkiye'nin olası taleplerini ele almaya açık olduklarına da işaret eden sözcü, Türkiye-AB mutabakatı konusunda da, "Türk ortaklarımızla bu işbirliğini iyi niyetli bir şekilde sürdürebileceğimize güvenimiz tam" ifadelerini kullandı.
Türkiye'den kaçak göç artıyor
AB-Türkiye mutabakatının geleceğini tartışmaya açan gelişmeler, Erdoğan'ın mutabakatın çökebileceği açıklamalarıyla sınırlı değil. Son haftalarda Türkiye üzerinden Yunanistan adalarına geçmeye çalışan göçmenlerin sayısında hızlı bir artış yaşanması da Avrupa başkentleri tarafından dikkatle izleniyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) verilerine göre, Türkiye üzerinden Yunanistan adalarına geçen göçmen sayısı Temmuz ayında 5 bini buldu, Ağustos ayından ise 8 bin 103'e yükseldi.
Son üç ayda Türkiye üzerinden Yunanistan adalarına ulaşan mültecilerin sayısı bir yıl öncesine kıyasla yüzde 114 arttı. Bu oran AB-Türkiye mutabakatının uygulanmaya başlamasından bu yana en yüksek rakamları oluşturuyor.
Berlin'den temkinli açıklamalar
Alman hükümet sözcü yardımcısı Martina Fietz, Cuma günü düzenlediği olağan basın toplantısında, Türkiye'den Yunanistan'a artan kaçak göç hakkındaki soruları yanıtlarken, "Gelişmeleri büyük bir dikkatle izliyoruz, gelenlerin sayısındaki artış ciddiye alınması gereken oranda ama buna rağmen AB-Türkiye mutabakatı öncesine kıyasla daha az" ifadelerini kullandı.
Fietz, "Türkiye-AB mutabakatının zaten ana hedefi sığınmacılara, AB'ye gelme ihtiyacı duymayacakları şekilde Türkiye'de uygun koruma temin etmek ve perspektif sağlamak. Rakamlar da bunun büyük ölçüde başarıldığını ortaya koyuyor. Bu nedenle biz, 18 Mart 2016 tarihli mutabakatın bir başarı olduğu ve sürdürülmesi görüşündeyiz" şeklinde konuştu.
AB sözünü tutmuyor mu?
Türkiye'nin Suriyeli mültecilere harcadığı paranın 40 milyar doları bulduğunu söyleyen Erdoğan AB'yi mali yardım sözünü tutmamakla suçluyor.
AB, mülteci mutabakatı kapsamında Türkiye'ye "Avrupa'ya kaçak göçü önlemesi" karşılığında 6 milyar euro mali yardım taahhüdünde bulundu. Bugüne kadar bunun 5 milyar 600 milyon euroluk bölümü tahsis edildi. Bunun da 3 milyar 450 milyon euroluk bölümü projeler bazında sözleşmeye bağlandı.
AB Komisyonu'nun açıkladığı son verilere göre, söz verilen mali yardım kapsamında bugüne kadar yapılan ödemeler 2 milyar 350 milyon euroya ulaştı.
Anlaşmazlığın gerçek nedeni
2016 yılından bu yana AB ile Türkiye arasında anlaşmazlığın temelinde, AKP hükümetinin mali yardımın nakit olarak Türk kurumlarına aktarılması ve Ankara'nın kendi takdir ettiği şekilde bu kaynağı kullanabilmesi talebi yatıyor.
AB ise bu mali yardımı, sığınmacıların öncelikli ihtiyaçlarına odaklanarak, somut projeler bazında, ilgili kurumlara, uluslararası örgütlere ve sivil toplum kuruluşlarına tahsis ediyor.
AB'nın sığınmacılar icin Türkiye'ye yaptığı yardımın "insani yardım" ve "kalkınma yardımı" olmak üzere iki ayağı bulunuyor. Bu kapsamda "insani yardım, göç yönetimi, sağlık, belediye altyapısı ve sosyo-ekonomik destek" başlıklarında, altı öncelikli alanda mali destek sağlanıyor.
Örneğin Suriyeli mültecilerin temel insani ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük aylık nakit transferi projesi için yapılan 650 milyon euroluk yardım, projeyi yürüten Dünya Gıda Programı’na (WFP) verildi. İnsani yardımların hemen hemen tamamı, UNICEF, Care, WHO gibi uluslararası örgütler tarafından yürütülüyor.
Kalkınma yardımları da yine proje bazında Dünya Bankası, Alman Kalkınma Bankası (KfW), Avrupa Konseyi Kalkınma Bankası, Fransız Kalkınma Ajansı ve UNDP gibi kuruluşlar aracılığıyla hayata geçiriliyor.
AB, proje bazında Milli Eğitim Bakanlığı ve Türkiye Göç İdaresi gibi bakanlık ve kurumlarla da işbirliği yapıyor ve mali destek sağlıyor. Bu destek ise Türkiye'ye geri gönderilen göçmenlerin desteklenmesi, Suriyeli öğrencilerin kaliteli ve kapsayıcı eğitime erişimleri, sığınmacıların sağlık hizmetlerinden faydalanabilmeleri gibi konulara odaklanıyor.
Değer Akal
© Deutsche Welle Türkçe