1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Eski dışişleri bakanlarından Hollanda krizi yorumu

15 Mart 2017

Türkiye'nin eski dışişleri bakanları, Türkiye'nin Hollanda ile yaşadığı diplomatik krizi her iki ülkenin siyasilerinin 'sessiz diplomasi' yerine 'oy kaygısı' ile hareket etmesine bağladı. 

https://p.dw.com/p/2ZCRP
Türkische Familienministerin in Rotterdam gestoppt
Fotoğraf: picture alliance/dpa/L. Guijo/Europa Press

Hollanda ve Türkiye arasında, siyasi sert demeçlerle başlayan ve bir Türk bakanın sınır dışı edilmesiyle, doruğa ulaşan krizi, yıllarca Türkiye'de dışişleri bakanlığı yapmış isimler  DW Türkçe’ye değerlendirdi. Türkiye'nin eski dışişleri bakanları, Türkiye'nin Hollanda ile yaşadığı diplomatik krizi her iki ülkenin siyasilerinin 'sessiz diplomasi' yerine 'oy kaygısı' ile hareket etmesine bağladı. Bakanlar, Diplomasinin 'çözülemez sorunları' çözebildiği için 'sanat' olarak nitelendirildiğini hatırlatan, önceki dışişleri bakanları, siyasilerin görünür olmaktan vazgeçip, diplomatları ivedilikle devreye sokmaları gerektiğini vurguladılar.

AKP Hükümeti'nin ilk dışişleri bakanı olan Yaşar Yakış, Hollanda ile yaşanan krizde, birden fazla unsurun rol oynadığına dikkat çekti. Yakış, "İki ülkede seçimler var. Siyasilerin bu ortamda oylarını artırmak için hareket etmeleri unsurlardan bir tanesi. Sessiz diplomasi yerine, siyasilerin görünür olmaları, krize neden oldu. Bir siyasi ile polis memuru tartışır duruma düşmeseydi, kriz olmazdı. Bu iş, diplomatlara bırakılmalıydı, onlarda gerekli birikim de var. O nedenle diplomasiye 'incelik sanatı' denir. Böyle zamanlarda diplomasi devreye sokulabilirdi. Her iki taraf da, kendileri 'expose' (görünür) olmadan, diplomatlar vasıtasıyla bu krizi çözebilirlerdi" yorumunu yaptı.

"Merkel, samimi"

Hollanda'nın kendisini 'aldatılmış konuma düşürüldüğünü' iddia ettiğini hatırlatan Yakış, "Sert sözler, meydan okuyan üsluplar, onların da gururunu incitip, savunmaya itmiş olabilir. Oysa her iki bakan, seçimden sonra Hollanda'ya gidilmesi konusunda, mutabık kalmışlar. Türkiye'nin meydan okuyan tavrı, işleri bu noktaya getirdi." diye konuştu. Yakış, Almanya Şansölyesi Merkel'in Hollanda'nın yanında yer almasını da "Avrupa Birliği(AB), üyelerinden birinin taraf olduğu anlaşmazlıklarda, mutlaka üye ülkenin yanında yer alır. Bu konuda mutabakatları vardır. Ancak Merkel'in bu çıkışında, bu kural kadar kendisinin samimi kanaatinin de, bu yönde olduğunu düşünüyorum” sözleriyle değerlendirdi. 

Türkische Familienministerin Fatma Betul Sayan Kaya
Enerji Bakanı Albayrak ile basın toplantısı düzenleyen Bakan Kaya Hollanda'da ifade özgürlüğünün ayaklar altına alındığını belirtmişti.Fotoğraf: picture-alliance/abaca

"Cumhuriyet tarihinde vahim bir ilk"

Eski Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın, iki Türk bakanın Almanya ve Hollanda'ya girişine ve orada toplantı yapmasına izin verilmemesini 'çok ağır ve vahim bir karar" olarak nitelendirerek, "NATO ve Avrupa Konseyi üyesi bir ülkenin bakanlarının bu ülkelere sokulmaması ilk kez oluyor. Bundan daha vahimi iki AB Komiseri'nin(Hann ve Oettinger) Erdoğan başta kaldığı sürece, Türkiye'nin iki on yıl boyunca AB'ye üye olamayacağı yönündeki açıklamalarıdır. Bu çok siyasi bir değerlendirmedir" değerlendirmesini yaptı.

Her iki tarafın da, diplomatik davranmak yerine popülist davranmayı tercih ettiğini ifade eden Karayalçın, "Bu böyle süremez. Derhal diplomatlar ve diplomatik kanallar devreye sokulmalı. Bu tür durumlarda,'kim başlattı, kim ne dedinin' izini sürmek sonuç vermez. Öyle bir süreç ki, haklı haksız ayrımı yapılamaz. Avrupa Konseyi ve AB'den kopma noktasına gelinmesini endişeyle izliyorum. Önümüzdeki günlerde Venedik Komisyonu raporu görüşülecek. Önümüzde çok önemli dönemeçler var. Siyasetçiler tıkandı, diplomatlar ivedilikle devreye girmeli" şeklinde konuştu.

“Avrupa değerleri, popülizme feda ediliyor"

Eski bakanlardan Hikmet Çetin ise, dünyada bir süredir 'popülizmin' hakim olduğunu belirterek, ekonomik bakımdan ezilenler, göçmenler, azınlıklar, Avrupa'da yaşayan Müslümanların popülizmin hedefi olduğunu vurguladı. "Hollanda'da bugün seçim olmasaydı ve aşırı radikal sağcı bir parti ön planda görünmeseydi, bu kriz yaşanmayacaktı" diyen Çetin, "Avrupa'nın insan hakları, demokrasi gibi en bilinen değerleri popülizme feda ediliyor. Avrupa'nın çoğu ülkesinde bu sene seçimler var ve oy kaygısı  her şeyin önünde geliyor. Bu yaklaşımın kısa sürede aşılacağını düşünmüyorum" yorumunu yaptı.

"Gerekli olan sadece diplomasidir, bunun için diplomasiye sanat denir. Karmaşık, çözümsüz gibi görünen olaylar, diplomasiyle çözülür" diyen Çetin, Türkiye'nin diğer İslam ülkeleriyle karıştırılmaması gerektiğinin altını çizerek, "Türkiye, Avrupa'nın bütün kurumlarına üye, laik, demokratik 'özel' bir ülkedir" dedi.

“Türk-İslam karşıtlığı tezi tedirgin ediyor”

Niederlande Straßenschlacht vor dem Türkischen Konsulat in Rotterdam
Bakanın sınır dışı edilmesiyle Rotterdam'daki Türkiye Başkonsolosluğu önünde protestolar düzenlenmiş, polis protestolara müdahale etmişti.Fotoğraf: Reuters/D. Martinez

Her iki tarafın da, siyasi krize tırmandırmak istediği bir diplomatik kriz yaşandığını ifade eden eski bakan Şükrü Sina Gürel de, Hollanda makamlarını eleştirerek, "Bu davranış ne Viyana Konvensiyonu'na ne de diplomatik teamüle uyar. Bırakın bir bakanı, herhangi birini, kendi temsilciliğine gitmekten alıkoyamazsınız. Her iki taraf da, olayı krize dönüştürmeden halletmek varken, siyasi amaçlar için kullanma yoluna gitti" dedi. 

Referandumla ilgili, içeride olduğu gibi dışarıda da kaygıların olduğunu ifade eden Gürel, "Anayasa değişikliği konusunda, Venedik Komisyonu'nun görüşleri belli. Tabi, otoriter eğilimler her kesimi tedirgin ediyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin geleneğinde, başka ülkelerin içişlerine karışmak yoktur. Uluslararası hukuka saygı ve egemenler arası eşitlik esastır. Bu ilkeden uzaklaşan yaklaşım, diğer ülkeleri rahatsız etti." yorumunu yaptı. 

Gürel, "Krizin, benim gibileri tedirgin eden bir başka tarafı ise, Türk karşıtlığı üzerinden, Hollanda'ya karşı çıkış daha doğru iken, bütün İslam dünyası adına hareket edilmesi, Türk-İslam karşıtlığı tezinin işlenmesidir" dedi. 

© Deutsche Welle Türkçe

Aslı Işık