Fırat’ın doğusuna operasyon mümkün mü?
20 Kasım 2018Türkiye'nin askeri ve siyasi kanadından Suriye'nin kuzeyinde Fırat’ın doğusu olarak tabir edilen ve ağırlığını YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin kontrolündeki bölgeye operasyon sinyalleri ardı ardına geliyor. Uzmanlarsa, ABD’nin bölgedeki ittifaklarına, Rusya-ABD dengelerine ve Suriye’deki savaşın geldiği aşamaya dikkat çekerek operasyonun gerçekleşme ihtimaline kuşkuyla bakıyor.
"ABD Tel Abyad için yeşil ışık yakabilir"
Fırat’ın doğusuna topyekûn bir operasyonun mümkün olmadığına vurgu yapan gazeteci Fehim Işık, Türkiye sınırındaki Tel Abyad ya da Resülayn gibi bölgelere yönelik bir operasyona Washington’un onay verebileceği görüşünde.
"ABD, Rusya-Türkiye yakınlaşmasından rahatsız. Türkiye’yi yanına çekebilmek için Ankara’ya karşı tavizkar davranıyor. Şimdiye kadar da hep böyle davrandı. Afrin’de sessiz kalmasının bir nedeni de buydu. Ama bu kapsamlı bir işgal izni vereceği anlamına gelmiyor. Ancak bir şekliyle Kürtleri güçlü olmaktan alıkoyacak bir yaklaşım benimseyebilirler" diyor, Işık.
Erdoğan’ın açıklamalarının dikkatle takip edildiğine vurgu yapan Işık, "Kürt cenahında Ankara’nın ABD-Rusya çelişkisini kullanıp bölgeye girebilme ihtimalinin mümkün olduğu görüşü de var" değerlendirmesinde bulunuyor.
Türkiye, kendi silahlı kuvvetlerinin eğittiği Özgür Suriye Ordusu ile önce 2016’daki Fırat Kalkanı, ardından 2018’deki Zeytin Dalı operasyonları aracılığıyla Suriye sahasına doğrudan müdahale etmişti. Türkiye, operasyonların ardından batıda Afrin’den doğuda Karkamış’ın karşısındaki Cerablus’a kadar Suriye’nin kuzeyinde varlığını artırmıştı.
Operasyon düzenlenen bu bölgeler, "Fırat’ın batısı" olarak anılıyor. Kesin sınırlarla çizilmiş olmasa da Suriye sahasında kuzeyde Fırat nehrinin doğusunu ABD’nin, batısını ise Suriye hükümetinin davetiyle sahaya giren Rusya ve müttefiklerinin domine ettiği görüşü hâkim.
"Gerilimin sebebi pazarlıklar"
Gazeteci Hediye Levent ise Suriye sahasında sıcak çatışmalardan ziyade diplomasinin işlediği bir dönemin yaşandığına işaret ederek Fırat’ın doğusunda yaşanan hareketliliğin sebebini pazarlık masasında aramak gerektiği görüşünde.
Türkiye'nin Rusya ile imzaladığı İdlib mutabakatında çizdiği tabloyu hâlâ yerine getirmediğine vurgu yapan Levent, "Türkiye’nin yaptığı topçu ateşlerini ve ÖSO cephesinden gelen saldırıları pazarlık sürecinde karşılıklı yapılan hamleler olarak okumamız daha doğru olur. Çünkü ilerleyen günlerde gidişat sadece Türkiye’nin tedirginlikleri, öncelikleri ve hamleleriyle belirlenmeyecek. Buna, Suriye’deki Kürt oluşumlar ve İdlib meselesi de dahil. İşin içinde Şam, Suriye’de Rusya’nın varlığı, ABD, İran ve Türkiye var" değerlendirmesinde bulunuyor.
Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib vilayeti sahadaki birçok pazarlığın da düğümlendiği yer olarak gösteriliyor. Rusya ile Eylül'de imzaladığı 10 maddelik mutabakat gereği Ankara, büyük çoğunluğu cihatçı grupların kontrolündeki İdlib’de, radikal unsurların silahlarını bırakıp çatışmasızlık bölgelerine taşınmasına öncülük ediyor. Ancak geçen ay bazı cihatçı unsurların kendilerine verilen mühlete rağmen henüz bölgeyi terk etmediği haberleri basına yansımıştı.
Cihatçılar Kürt bölgelerine kaydırılabilir
İdlib'deki sürecin dondurulduğuna dikkat çeken Levent, "Kendi kaynaklarımın da doğruladığı, İdlib’deki silahlı grupları Türkiye'nin Kürtlerin olduğu bölgelere kaydırılacağı ve sahada Kürtler ile İdlib civarında toplanan silahlı grupların çatışacağı yönünde iddialar var" diyor.
Suriye'nin kuzeyinde doğuda Menbiç çevresinden Irak sınır hattına kadar olan bölgeyi tutan Kürtler, ABD'nin Suriye sahasındaki müttefiki. ABD’nin Suriye sahasında savaşan YPG'yi müttefik olarak görmesi de Ankara’nın itirazlarına yol açıyor. Türkiye, Washington’un bölgedeki müttefiki olan, Kürt oluşumların omurgası PYD ve YPG'yi, terör örgütü olarak tanımladığı PKK’nın bir uzantısı ve güvenliğine tehdit olarak görüyor.
"Ankara’nın gönlü ABD ile çalışmaktan yana"
Moskova Devlet Üniversitesi'nden Dr. Kerim Has ise ABD ile Türkiye arasında "yaratılan suni krizlere" rağmen Suriye'nin kuzeyindeki Kürt sorununu çözme konusunda uzlaşıya varabileceği görüşünde. ABD'nin Ankara'ya sorunu çözmek için bazı tavizler verebileceğini ifade eden Has, "Ankara’nın bugüne kadar Kürt bölgesi ile ilgili söylemleri her ne kadar Rusya’nın bakış açısıyla örtüşüyor olsa da gönlü Fırat’ın doğusunda ABD ile çalışmaktan yana. Retorikte bir kriz varmış imajı verilerekten arka planda Türkiye-ABD arasında Kürt sorunu halledilebilecekmiş kanısı var. Rusya’nın da bu konuda şüpheleri var" diyor.
NATO müttefiki olan ABD ile Türkiye ilişkileri 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Fethullah Gülen’in iadesi, bazı ABD konsolosluk çalışanlarının Türkiye'de tutuklanması, Halkbank davası ve 2017’deki vize krizi gibi itilaflı meseleler sebebiyle gerimli seyrediyordu.
En son tutuklu ABD vatandaşı rahip Andrew Brunson'un Türkiye'de serbest bırakılması ilişkilerde bir yumuşama sinyali olarak görülmüş, Washington’un hemen ardından PKK’nın üç yöneticisi için para ödülü koyması dikkatleri çekmişti. ABD’nin 5 Kasım’da tamamen yürürlüğe giren İran’a yönelik yaptırımlarında Türkiye’yi muafiyet listesine alması ve ABD askerlerinin Suriye’nin Menbiç kentinde Türk askerleri ile ortak devriye gezmesi de ilişkiler açısından olumlu gelişmeler olarak yorumlanmıştı.
"Ruslar da Türkiye'yi sahaya itebilir"
Türkiye'nin ilerleyen haftalarda Fırat’n doğusunda kiminle çalışacağına karar vermesi gerektiğine vurgu yapan Has, "Ben Rusların yerinde olsam Fırat’ın doğusuna Esad ordusu ile müdahale etmekten ziyade Türkiye üzerinden müdahale etmeye çalışırdım. Hem PYD ve YPG’yi Esad yönetimi ile daha Şam’a bağlı yapı öngören bir anayasa üzerinde masaya oturtma bağlamında hem de Türkiye-ABD ilişkilerini krizi sürükleme bağlamında" değerlendirmesini yapıyor.
Deniz Barış Narlı
©Deutsche Welle Türkçe