Filistin BM'ye başvuruya hazırlanıyor
20 Eylül 2011Filistin yönetimi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na yapacağı başvurunun tam içeriği konusunda şimdilik kesin bir açıklama yapmıyor. Tam üyelik ya da gözlemci statüsünün genişletilmesi, söz konusu olasılıklar. Kesin olan şu: Filistinliler arkalarındaki uluslararası destekle çıkmaza girmiş olan Ortadoğu Barış Süreci’ni harekete geçirmeye çalışıyor. İsrail ile 20 yıldır süren, ancak neredeyse hiçbir sonucun elde edilemediği barış müzakerelerinin ardından Filistinliler kendi devletlerini kurmak istiyor. Peki, bu hedefe ulaşabilmek için Birleşmiş Milletler doğru adres mi?
"Ortadoğu’da iki devletli bir çözüme ulaşabilmemiz için yapılacak daha çok şey var. İsrail’in güvenli olması ve komşuları tarafından tanınması, Filistin halkının ise kendi geleceğini şekillendirebileceği kendi devletine sahip olması gerek.”
Bu sözler ABD Başkanı Barack Obama tarafından geçen yıl Filistin Özerk Yönetim Konseyi Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldiği buluşmadan sonra sarf edilmişti. Obama bir süre sonra, bu hedefe ulaşılabilmesi için bir yılın yeterli olacağını kaydetmişti. Ancak aradan geçen zaman, bu öngörünün tamamıyla yanlış olduğunu gösterdi. Şimdi Filistin yönetimi yeni bir statü için Birleşmiş Milletler’e başvurmaya hazırlanıyor. Abbas böylece, ileriki müzakerelerde Filistinlilerin konumunu güçlendirmeyi hedefliyor.
ABD ve Almanya karşı
Ancak Abbas’ın planı, Ortadoğu’da gerginliğe neden oluyor. Başbakan Benyamin Netanyahu liderliğindeki milliyetçi İsrail hükümeti, Filistinlilerin planına şiddetle karşı çıkıyor. Washington ve Almanya Başbakanı Angela Merkel da İsrail’in tarafını tutuyor. "Biz iki devletli bir çözüm istiyoruz." diyen Merkel, "Bu çözüm için çalışılmalı. Tek taraflı adımların bu hedefe ulaşılması için bir işe yarayacağına inanmıyoruz." şeklinde konuşuyor.
"Yolumuz meşru"
Mahmud Abbas ise, izledikleri yolun tamamıyla meşru olduğunu iddia ediyor. Söylendiği gibi tek taraflı hareket etmediklerini vurgulayan Abbas, "Çizgimiz, müzakerelerin ilkeleriyle çelişmiyor, aksine uluslararası hukuk çerçevesinde." diyor.
Hedef yeni statü
Filistinli eski başmüzakereci Saib Erekat, hedeflerini şöyle açıklıyor: „Ülkenin yasal statüsü değişecek. Birleşmiş Milletler üyesi bir devletin işgali altında bir devlet konumuna gelecek. Birleşmiş Milletler Antlaşması’na bakıldığında, üye bir ülkenin diğer bir ülkenin topraklarını işgal etmesinin önemli bir fark arz ettiği görülüyor.”
Müzakerelerin rengi değişecek
Filistinlilerin resmen devlet olarak BM üyesi olması, İsrail ile müzakerelerin de yepyeni bir düzeye taşınması anlamına gelecektir. Filistinliler İsrail devleti ile masaya özerk yönetim statüsüyle değil, bir devlet olarak oturacak. İsrail, ABD ve Almanya iki devletli çözümün sadece müzakereler sayesinde mümkün olacağını savunuyor. Fakat ne Washington yönetimi, ne Avrupa, ne de Ortadoğu Dörtlüsü, müzakerelerin tekrar başlayabilmesi ve başarıya ulaşması için somut öneriler getirebiliyor.
BM doğru adres mi?
Şimdi BM’ye başvurunun doğru bir alternatif olup olmadığı tartışılıyor. Örgüt yeni devlet kurmuyor, sadece kurulmuş devletleri üye olarak kabul ediyor. Bugüne kadar da bir “Filistin devleti” ilan edilmedi. Şu anki idare de kendini “Filistin Ulusal Yönetimi” olarak adlandırıyor.
Filistinlilerin lideri Mahmud Abbas, sürekli olarak 1967 tarihindeki yani Altı Gün Savaşı öncesindeki sınırlar içinde iki devletli bir çözüm hedeflediğini vurguluyor. Netanyahu yönetimi ise, buna karşılık vermek yerine Batı Şeria’da çıkabilecek çatışmalara hazırlanıyor.
Karamsarlık artıyor
Ancak bu olası çatışmalar, hem Filistinliler ile barış olmayacağını savunan İsraillilerin ekmeğine yağ sürecek, hem de Abbas’ın konumunu zayıflatacak. Zira yeni bir kriz, uzlaşmaya yanaşmayan Hamas örgütünü güçlendirecektir. Bu da çözümü daha da imkânsız hale getirecektir. BM Ortadoğu Özel Temsilcisi Robert Serry kısa bir süre önce yaptığı açıklamada giderek daha karamsarlaştığını belirtiyordu:
„Eylül ayı geldiğinde, iki devletli çözüm için taraflar masaya oturmanın bir yolunu bulamadığı takdirde, endişelerim iyice artacak. Ramallah, El Halil ve diğer şehirlerde hissettiğim moral bozukluğu beni kaygılandırıyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Peter Philipp / Çeviren: Aydın Üstünel
Editör: Murat Çelikkafa