Geleceğin ulaşım araçları

Almanlar ulaşım geleneklerine sıkı sıkıya bağlı. Buna şaşırmamalı. Nitekim otomobilin mucidi Gottlieb Daimler ve içten yanmalı motorun mucitlerinden Nicolaus August Otto birer Alman. Daimler, BMW, Audi, VW ve Porsche dünya çapında ün yapmış markalar. İlk otoban da Almanya'da inşa edildi. Ancak araştırmacılar geleceğin ulaşım sistemlerinin daha yeşil ve daha esnek olacağını söylüyor.

2008’den beri kentlerde yaşayanların sayısı kırsal bölgelerdekilerden daha fazla. Fraunhofer Enstitüsü araştırmacıları, gelecekte kentlerin karbondioksit emisyonu sıfır, iklime uygun, dijitalleşip otomatikleşeceğini söylüyor. Sanal ağlarla birleştirilen ulaşım araçları daha verimli olacak. Paylaşma geleceğe yön verecek. Mobilite bir hizmet olacak. Yani kimse kendi arabasına ihtiyaç duymayacak.

Dünyayı birbirine bağlayan internet sayesinde şehirler ve trafik sistemleri koordine edilebilir. Bu, trafik ışıklarının, araçların akışına göre otomatik olarak değişmesi anlamına gelebilir. Sensörler verileri aktarabilir ve araçların birbirine çarpmasını engelleyebilir. Böylece kazalardan kaçınılabilir. Servis, bakım, sigorta ve parkmetreler gereksiz hale gelebilir.

Amazon ve Google gibi firmalar yeni otomobil üreticilerine dönüşecek ve sürücüleri arka koltuğa oturtabilecek mi? Bunun yanıtını herkes merakla bekliyor. Gerçi otonom araçların geliştirilmesi son dönemde sekteye uğradı. ABD’li Uber şirketinin testleri, sürücüsüz aracının gece bir yayayı ezip ölümüne neden olması sonrası kesildi.

Caddeler tıkanmış, ışıklar kırmızı, trafik ilerlemiyor ve randevunuza yetişmek için çok az zamanınız var. Araba kornaları, öfke, arkadan sıkıştıran araçlar, küfür, agresyon. Sürücüsüz araçlar günlük hayatın bir parçası haline geldiğinde stres yaratan tüm bunlar tarih olabilir. Böylece yolcular arkalarına yaslanıp eski günlerdeki haline gülerek keyifli bir yolculuk yapabilir.

Uygulama yardımıyla taksi ya da bir başka ulaşım aracı ısmarlamak. Toplu taşımacılık giderek daha fazla internet üzerinden organize ediliyor. Tabii ki ödemeler de akıllı telefonlarla yapılıyor.

Otomobilin geleceği elektrikli. Tek soru, ne zaman? Elektrikli arabalara milyarlarca dolarlık yatırım yapılmasına rağmen, şarj seçeneklerinin eksikliği, düşük teminat ve yüksek maliyetler müşteriyi korkutuyor. Ayrıca elektrikli arabalara alternatif de aranıyor. Hem elektrikli hem de yakıtlı hibritler, hidrojen veya sentetik yakıtlarla güçlendirilen diğer araçlar gibi.

Postacılar yaya veya bisiktle mektup dağıttıkları için iklim dostu. Ancak paketlerin dağıtımı için araçlara ihtiyaç var. Alman Posta İdaresi Deutsche Post ve Aachen Teknik Üniversitesi, yenilenebilir enerjiyle çalışan karbondioksit üretmenyen StreetScooters’ı geliştirdi. Geleceğin zorluklarından biri de elektrikli araçlarda kullanılan enerjinin de aynı zamanda iklim dostu kaynaklardan sağlanması.

Akıllı bir arabaya benzese de aslında 4 tekerlekli bir elektirikli bisiklet. Podride adlı araç 180 cm uzunluğunda, rahat bir koltuğu olan kapalı bir kabine sahip. Buzda ve karda, dik yokuşlarda, sarsıntılı yamaçlarda ilerleyebiliyor, bagajı ve ısıtması var. Direksiyon görevini sürücü koltuğunun yanındaki iki kol görüyor. Arka aksı ve elektrik motorunu harekete geçirmek için de pedal çeviriliyor.

Akıllı zihinlerden zekice bir fikir daha: Uber ve Airbus gibi bazı şirketler uçan araba modelleri geliştiriyor. Airbus’un bu roket benzeri uçan araba prototipi, 9 bin 150 metre irtifada yolcuyu saatte 480 kilometre hıza ulaşacak şekilde taşımak için tasarlanmış. Şarj etme ise Formula 1 araçlarının pit spotuna benzer şekilde. Kısa bir iniş ve ardından yine yolculuğa devam.

Bauhaus Luftfahrt ortaklığı, bir havaalanı ve uçak konsepti geliştiriyor. Ce-liner adlı uçak, iki elektrikli motorla çalışacak ve aerodinamik olarak oldukça etkili C şekilindeki kanatlara sahip. Geleceğin şehir içi havalimanları ise çok katlı olacak. Ce-Liner’lar en üst kattan kalkış yaparken alt katlarda da şarj edilmek üzere park edilecek.

İsviçre’nin dağ köyü Stoos, dünyanın en dik raylı sistemine sahip. Sadece dört dakikada 1740 metre yol kat ederek 744 metre yüksekliğe ulaşıyor. 150 nüfusluk köy iki bin yatak kapasitesine sahip. Belki bir gün Himalayalar da benzer bir sistemle keşfedilebilir.

Kendi arabanız olmadan bir dünya hayal edebiliyor musunuz? Şimdiye kadar araba, refah ve bağımsızlığın bir sembolüydü. Ancak geleceğin sembolü akıllı mobilite olma yolunda. Uzmanlar birkaç yıl içerisinde otomobilin sadece hareket etme aracı olacağı, birkaç kullanıcı ile paylaşılacağı ve bir dizi mobilite formunun bir parçasını oluşturacağını öngörüyor.