Gürcistan siyasi krizden çıkabilecek mi?
18 Aralık 2024Bağımsız siyaset bilimci Gela Vasadze'ye göre, Gürcistan'daki siyasi durumu tek kelimeyle tanımlamak gerekseydi, "çözümsüzlük" ya da "kriz" sözcükleri uygun olurdu. DW'ye konuşan Vasadze, "Hükümetin neden olduğu siyasi, sosyal, ekonomik ve ahlaki bir kriz söz konusu" diyor.
Avrupa yanlısı on binlerce Gürcü, haftalardır ülke genelinde hükümet karşıtı protesto gösterileri düzenliyor. Ülkede protesto gösterileri 26 Ekim'de yapılan parlamento seçimleri sonrasında başladı. İktidardaki Rusya yanlısı Gürcü Rüyası partisi, parlamentoda çoğunluğu kazandığını açıkladı. Muhalefet ise oylamaya hile karıştırıldığını iddia etti. Gürcü hükümetinin Avrupa Birliği'ne (AB) katılım müzakerelerini dört yıl boyunca askıya aldığını açıklaması sonrasında protesto gösterileri sürdü. Hafta sonunda yapılan cumhurbaşkanı seçimi ise yeni protesto eylemlerini tetikledi, düzenlenen gösterilerde cumhurbaşkanı seçimi protesto edildi. Bugüne kadar doğrudan halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı, ilk kez milletvekilleri ve yerel siyasetçilerden oluşan 300 kişilik bir Seçim Kurulu tarafından belirlendi. Seçimi, oylamaya katılan 225 üyeden 224'ünün oyunu alan Gürcü Rüyası partisinin adayı Mihail Kavelaşvili kazandı. Gürcü Rüyası'nın çoğunluğu elde ettiği parlamento seçimlerinin sonuçlarını tanımayan muhalefet, cumhurbaşkanı seçimini de boykot etti.
Görev süresi 29 Aralık'ta sona erecek olan mevcut Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili protestolara öncülük ediyor. Halefi olarak belirlenen eski futbolcu Kavelaşvili'yi meşru cumhurbaşkanı olarak görmediği için başkanlık sarayını boşaltmayı reddediyor.
Protestolar kurumsal destekten yoksun
Ancak Cumhurbaşkanı Zurabişvili'nin desteği ve protestocuların ısrarına rağmen, siyasi koşullar şu ana kadar değişmedi. Aksine, iktidardaki Gürcü Rüyası gücünü daha da pekiştirdi. Siyaset bilimci Vasadze, bunun iki ana nedeni olduğunu belirtiyor: "Birincisi, güvenlik birimlerinin protestoları çok sert bir şekilde bastırması. İkincisi ise sokak gösterilerinin kurumsal destekten yoksun olması. Toplumdan güçlü tepkiler görüyoruz ama bunu destekleyen siyasi bir süreç yok. Şu anda mevcut düzene karşı mücadele eden muhalefet değil, toplumun aktif kesimi."
Ancak halkın iradesinin statükoyu değiştirmek için tek başına yeterli olmadığına işaret eden Vasadze, "Maalesef muhalif politikacılar da bunun farkında. Ama bundan sonra ne yapacaklarını pek bilmiyorlar. Seçimlerin yenilenmesini istiyorlar ama bu hedefe nasıl ulaşacaklarına dair somut bir planları yok. Kimse, güç dengesini değiştirecek gerçek bir mekanizma oluşturamıyor" değerlendirmesini yapıyor.
Tiflis'teki Gürcistan Dış Politika Enstitüsü'nden Korneli Kakaçia da bu belirsizlikten yakınıyor. Gürcü siyaset bilimci, DW'ye verdiği mülakatta şu uyarıda bulunuyor: "Durum çok kırılgan. Yeni cumhurbaşkanın göreve başlayacağı 29 Aralık'ta ne olacağını şu anda kimse bilmiyor. Zira mevcut cumhurbaşkanı, başkanlık sarayını gönüllü olarak boşaltmamakta direniyor."
Gürcistan için üç senaryo
Kakaçia üç olası senaryodan bahsediyor: "Eğer hiçbir şey değişmezse Gürcistan, Sırbistan'a benzeyecek." Tiflisli uzman bu sözleriyle, resmî olarak AB'ye katılmayı hedefleyen ancak aynı zamanda Rusya dostu politikası nedeniyle kendisiyle çelişen Belgrad'daki hükümetin gidişatını ima ediyor.
Kakaçia ikinci ve "daha kötü" senaryoyu "Gürcistan'ın Belaruslaşması" olarak adlandırıyor: "2020 başkanlık seçimlerinden sonra Belarus'taki gibi hükümet, protestoları şiddet kullanarak bastırabilir ve göstericileri tutuklatabilir. Bunun sonuçları, tıpkı Belarus'takine benzer şekilde, daha fazla izolasyon ve otokrasi olur."
Kakaçia, üçüncü senaryoyu ise bir tür ikinci "Gül Devrimi" olarak görüyor. 2003 yılında genç Gürcü reformist siyasetçiler, Gürcistan'da "Düşmanlara kurşun yerine gül" sloganıyla barışçıl protestolar düzenlemişti. Devrim, kansız bir hükümet değişikliği ile sonuçlanmıştı.
Kakaçia'ya göre bunun ön koşulu, o dönemki hükümetin, sokaklardan gelen baskıya boyun eğmesiydi. Ancak bu kez böyle bir durum söz konusu değil. Aynı zamanda bu senaryo, bazı riskler de barındırıyor. Rusya ile ilişkilerin bozulmasının tehlikeli olabileceğini ifade eden Kakaçia, Moskova'nın Gürcistan'a ekonomik ambargo uygulayarak ya da yeni hükümetin çalışmalarına müdahale ederek, zarar vermek için mümkün olan her şeyi yapabileceğine inanıyor.
Çözüm için son şans 29 Aralık mı?
Gürcistan Dış Politika Enstitüsü'nden Renata Skardziute-Kereselidze, Gürcistan'daki AB yanlısı güçler için hâlâ bir şans görüyor. Skardziute-Kereselidze, 29 Aralık'ta "protestoların doruğa ulaşması" için hazırlık yapıldığını düşünüyor: "Protestoların giderek çeşitlendiğini ve sadece başkent Tiflis ile sınırlı kalmayıp, ülkenin diğer bölgelerine de yayıldığını gördük. Şimdi her şey AB ve ABD'nin desteğine bağlı. Bu nedenle dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için bir yarış ve propaganda rekabeti söz konusu. Aynı zamanda muhalefet, protestoların başlangıcından farklı olarak, artık daha geri planda faaliyet gösterdiği için ülke gündeminde kendine daha az yer bulabiliyor."
Sokak protestoları, bu hafta itibariyle önemli ölçüde azalmış durumda. İktidardaki Gürcü Rüyası partisine oy veren pek çok seçmen, ülkelerindeki durumun 2014 yılında Ukrayna'da olduğu gibi gelişmesinden korkuyor. O dönemde Ukrayna'nın başkenti Kiev'de halk, aylarca iktidardaki Rusya yanlısı Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'i protesto etmişti. Sonunda Yanukoviç devrilmiş ama protestolarda hayli kan dökülmüştü.
Öte yandan Gürcü Rüyası'nın destekçileri, Rusya ile olası bir savaşı sadece iktidar partisinin önleyebileceğine inanıyor. Zira parti ve özellikle de kurucusu milyarder Bidzina İvanişvili, Rusya dostu olarak biliniyor. Rusya ile barış, partinin temel seçim vaadiydi.