Hükümet arayışındaki Almanya için 5 formül
14 Aralık 2017Dört yıl önce bu günlerde Hristiyan Birlik partileri CDU ve CSU ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) büyük koalisyon hazırlıklarını neredeyse tamamlamışlardı. 14 Aralık 2013'te SPD üyeleri koalisyon anlaşmasını yüzde 76'lık oy oranıyla onaylamış ve Angela Merkel'in yeniden başbakanlığa seçilmesinin önünde engel kalmamıştı. Ama bu defa durum daha karışık. Koalisyon anlaşmasının Mart ayından önce imzalanacağına ihtimal verilmiyor. Büyük koalisyon dışındaki alternatiflerin bolluğu hükümet arayışını zorlaştırıyor.
Büyük koalisyon: Hristiyan Birlik kanadı istikrarlı bir hükümet doğuracağı düşüncesiyle sağlam bir koalisyon anlaşmasına varılmasına öncelik tanıyor. 2013 yılındaki koalisyon pazarlığında vergilerin arttırılmaması ve asgari ücret konularında uzlaşmaya varılması uzun sürmemişti. Koalisyonun meclisteki tabanı da çok daha sağlamdı. 24 Eylül 2017'de oy oranı yüzde 32,9'a düşen Hristiyan Birlik 2013'te oyların yüzde 41,5'ini almıştı. 24 Eylül'de yüzde 20'lik oranın altına düşmekten zor kurtulan SPD'ye ise 2013'te seçmenin yüzde 25,7'si oy vermişti. CDU/CSU başbakanlığa ilaveten yedi bakanlık alırken SPD'ye altı bakanlık düşmüştü. Koalisyon hükümetinin gölgesinde güçlenen parti ise Almanya için Alternatif (AfD) olmuştu.
İşbirliği koalisyonu: Bu formül Sosyal Demokrat Parti'nin sol kanadı tarafından ortaya atıldı. Haber dergisi Der Spiegel işbirliği koalisyonunu ‘serbest ilişkiye' benzetiyor. Buna göre SPD hükümete bakan verecek ve sadece bütçe, Avrupa politikası ve Alman ordusunun yurt dışı görevleriyle ilgili kısa bir koalisyon protokolüne imza atacaktı. Üzerinde anlaşamadıkları konularda ise koalisyon ortakları profillerini güçlendirmek için gerekli gördükleri hâllerde muhalefet partileriyle işbirliği yapabileceklerdi. CDU/CSU güvenilir olmayacağı gerekçesiyle bu öneriyi benimsemeye yanaşmıyor.
Azınlık hükümeti: Her iki partinin önde gelen temsilcileri tarafından da sıkça telaffuz edilen bu formül; hükümeti, muhafazakâr kanadın kurmasını, SPD'nin ise bütçe ve dış politika gibi konularda hükümeti desteklemeyi taahhüt etmesini öngörüyor. Ancak bu durumda Merkel'in her defasında mecliste çoğunluk araması ve güven oylamasıyla düşürülmeyi göze alması gerekecek.
Yeniden Jamaika: CDU/CSU ile SPD arasındaki koalisyon görüşmelerinden sonuç alınamaz ve SPD'nin olağanüstü kongresinde koalisyon görüşmeleri reddedilir ya da 440 bin parti üyesi koalisyon protokolüne karşı çıkarsa; Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'in yeniden devreye girmesi kaçınılmaz olacak. Steinmeier, Hristiyan Birlik, Yeşiller ve Hür Demokrat partilerden üçlü koalisyon için yeniden masaya oturmalarını isteyebilir. Ancak Hür Demokrat Parti Genel Başkanı Christian Lindner bu yasama döneminde koalisyona katılmayacaklarını duyurduğu için Jamaika denemesinin yenileneceği sanılmıyor.
Erken seçim: Daha önce Almanya'da hükümet kurmak hiç bu kadar uzun sürmemişti. Formüllerden hiçbiri tutmaz ise son çare olarak erken seçime gidilmesi kalıyor. Erken seçim ise mecliste başbakanın seçilmesinden sonra gündeme gelebilir. Başbakan milletvekillerinden oyların en az yarısını alamaz ve basit çoğunlukla seçilirse istikrarlı hükümet kurması mümkün olmaz ve Cumhurbaşkanı Steinmeier meclisi feshedebilir. Bu durumda 60 gün zarfında genel seçimlerin yenilenmesi gerekir. Almanya Federal Cumhuriyeti tarihinde hiç böyle bir durumla karşılaşılmadı. Ancak Steinmeier sonucun 24 Eylül seçimlerindekinden farklı olmayacağı düşüncesiyle erken seçim istemiyor. Bu durumda da geriye yeniden büyük koalisyon ve Jamaika opsiyonları kalır.
DW/dpa,AG/CÖ
© Deutsche Welle Türkçe