1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

HDP'nin YSP'ye devri Kürt siyasetini nasıl etkiler?

28 Ağustos 2023

Siyasetin gündemi 31 Mart 2024 yerel seçimleri. 14 Mayıs seçimlerinde oyları düşen YSP'nin yola nasıl devam edeceği ve yerel seçimlerdeki tutumunun ne olacağı partide ve kulislerde çok konuşulan başlıklar.

https://p.dw.com/p/4Vf7P
HDP'nin yeni eş başkanları Sultan Özcan ve Cahit Kırkazak
HDP'nin yeni eş başkanları Sultan Özcan ve Cahit KırkazakFotoğraf: HDP

14 Mayıs seçimlerinin üzerinden üç aydan fazla zaman geçti. Seçim sonuçlarının muhalefet partilerinde yarattığı etkiler devam ederken, beklediği sonuçları alamayan ve kapatılma riski ile karşı karşıya olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Pazar günü yaptığı olağanüstü kongre ile siyasi mücadeleyi Yeşil Sol Parti'ye (YSP) devretti.

Kapatma davası nedeniyle seçimlere YSP listelerinden giren HDP'nin seçimin ardından yapmaya karar verdiği 4. Olağanüstü Kongresi'nde eş başkanlar Pervin Buldan ve Mithat Sancar görevi bıraktı. Ankara'da düzenlenen kongrede oy birliğiyle Sultan Özcan ve Cahit Kırkazak HDP eş genel başkanlıklarına seçildi.

2012 yılında kurulan HDP tüzel kişiliğini şu an için koruyacak.

Siyasetin gündeminin artık 31 Mart 2024'te yapılacak yerel seçimlere odaklandığı bir dönemde YSP'nin yola nasıl devam edeceği, azalan oylara nasıl çözüm bulunacağı, parti politikalarının nasıl şekilleneceği ve yerel seçimlerdeki tutumun ne olacağı gerek parti içinde gerek siyaset kulislerinde konuşulan başlıklar.

HDP'nin kongresinin ardından YSP'nin de Eylül ayı sonlarında kongresini yapması, yeni isim ve yeni tüzükle yola devam etmesi bekleniyor.

Kongrede eş başkanlığı devreden Mithat Sancar, "Yenilenmeye, yeniden daha güçlü bir mücadele hattı oluşturmaya mecburuz. Çünkü bu ülkeye demokrasiyi, adil barışı, özgürlüğü, eşitliği getirecek başka bir güç, adres, dinamik ve birikim yoktur. Eksiklerimiz, yanlışlarımız, yetersizliklerimiz oldu. Bunları göz ardı edecek değiliz ama bütün bunları bir arada değerlendirerek ancak doğru yolu ve mücadele hattı oluşturabileceğimizi biliyoruz" diye konuştu.

Eski HDP Eş Başkanı Mithat Sancar
Seçimler sonrasında aday olmayacağını açıklayan Mithat Sancar, eş başkanlık görevini bıraktıFotoğraf: ANKA

2018 parlamento seçimlerinde oy oranı yüzde 11,5 olan HDP, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 67 sandalye kazanmıştı. Son seçimlerde oyların yüzde 8,8'ini alan Yeşil Sol Parti'nin Meclis'te 55, HDP'nin ise 2 sandalyesi bulunuyor.

Öz eleştiri yapıldı mı?

Peki seçimlerin ardından diğer muhalefet partilerinin yanı sıra HDP öz eleştiri sürecini iyi şekilde işleterek, oylarının düşüşüyle ilgili nerede hata yapıldığını okuyabildi mi?

Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Reha Ruhavioğlu bu muhasebe sürecinin çok da iyi yapılamadığını düşünüyor ve şöyle konuşuyor:

"Halk toplantıları yapılıyor ama bunu 'HDP muhteşem bir öz eleştiri süreci yürütüyor' şeklinde okumak bana sağlıklı gelmiyor. Sonuç olarak HDP son seçimde yüzde 8,8 aldığı kitle ile yani kemik kitlesiyle görüşüyor. Ama HDP'den uzaklaşanların niye uzaklaştığına dair henüz HDP'nin bu insanlara gidip sorduğuna dair işaret görmüyorum. Varsa da dışarıya sızmamıştır."

Pervin Buldan da kongre konuşmasında yürüttükleri mücadelenin bitmeyeceğini belirterek, "Mücadelemiz her yerdedir; meydanlardadır, sokaklardadır, tarlalardadır, cezaevlerindedir, mahkeme salonlarındadır. Bizleri bitirmeye çalışanlara, bizleri yok etmeye çalışanlara dimdik ayakta olduğumuzu göstermenin bir anıdır" dedi.

Eski HDP Eş Başkanı Pervin Buldan
Pervin Buldan da kongrede eş başkanlık görevini bıraktıFotoğraf: ANKA

Akademisyen Vahap Coşkun da öz eleştiri sürecinin çok iyi işletilemediğini düşünüyor. Coşkun, son seçimlerde HDP'nin sadece belli yerlerde değil genel olarak bir oy kaybına uğramasının üzerinde durması gereken konulardan bir tanesi olduğunu söyleyerek, "Türkiye'nin bütün bölgelerinde, bütün seçim çevrelerinde oy kaybeden bir HDP'yle karşı karşıyayız. Yani en güçlü olduğu, oylarını patlatacağı düşünülen yerlerde bile HDP'nin ciddi manada oy kaybı var" saptamasında bulunuyor.

Coşkun, oyların en yüksek olduğu 2015'ten bu yana yapılan bütün seçimlerden sonra bu öz eleştiri ihtiyacının dile getirildiğini ama HDP'nin soğukkanlı bir şekilde iyi bir öz eleştiri işletmediğini ve bu eksikliğin de 2023 sonuçlarını yarattığını belirterek, seçim sonuçlarının altında yatan farklı pek çok etmen bulunduğuna da dikkat çekiyor.

Yerel seçimlerde tutum ne olacak?

HDP, 31 Mart 2019'daki yerel seçimde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok büyükşehirde aday çıkarmayarak CHP'nin adaylarını destekleme kararı almış ve bunun da yardımıyla İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok büyükşehir belediyesi el değiştirmişti.

Ancak son seçimlerin ardından artık yeni bir döneme girildiğini söyleyen YSP yaklaşan yerel seçimde, 2019'da HDP'nin kazanmasına rağmen kayyumlara devredilen belediyeleri yeniden almak ve bunun için de kendi adaylarını çıkarmak istiyor.

Coşkun'a göre YSP'nin önündeki en önemli başlık "Muhalefet ile ilişki hangi minvalde gerçekleşecek ve hükümet ile mesafe nasıl belirlenecek?" soruları etrafında şekillenecek.

2015'ten bu yana HDP'nin temel siyasetinin "AK Parti'ye mutlak bir karşıtlık ve muhalefet ile angajman içerisine girmek" olduğunu hatırlatan Coşkun, "Ama son seçimlerden sonra bunun HDP tabanında da parti elitleri tarafından da sorgulandığını görüyoruz. Yani 'biz muhalefete çok yoğun destek verdik. Ama bu herhangi bir şekilde büyümemizi sağlamadı' şeklinde" yorum yapıyor.

Bu arada Ankara kulislerinde AKP'nin CHP ile yerel seçimde ittifak yapmaması durumunda YSP'nin seçilecek belediye başkanlarına kayyum atanmayacağı sözü verdiği iddiaları da konuşuluyor. Ancak bu konuda taraflardan resmi bir açıklama yapılmış değil.

Ruhavioğlu böyle bir senaryonun teknik olarak iki tarafa da kazandırabileceğini, hem AKP'nin kaybettiği büyük belediyeleri alacağını hem de Kürt siyasetinin kazandığı belediyeleri korumaya alarak halkla iletişimini tekrar kurmaya başlayabileceğini belirterek, "Ama bu ne kadar mümkün olur, bunu kestirmek şu an için zor" diyor.

YSP'nin iktidar ile herhangi bir uzlaşıya varmadan da kendi adaylarını çıkarma kararını uygulayabileceğini belirten Ruhavioğlu, arada bir uzlaşı olmasa bile yerel seçim sonrası kayyum atanmasının olmayabileceğini, çünkü son dönemde eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun görevinden alınması ve yargı alanında atılan bazı adımlarla birlikte sürecin eskisine göre daha farklı ilerlemesinin mümkün olduğunu belirtiyor.

Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, katıldığı bir programda 2024'te düzenlenecek yerel seçimlerde Ankara ve İstanbul'da aday çıkarabileceklerini söyleyerek, "Bu en doğal hakkımız. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmadığımız için muazzam bir eleştiri var" demişti.

Coşkun, kendi adaylarını çıkarmanın YSP'nin önümüzdeki dönemde temel siyaseti haline gelmesi durumunda bundan muhalefet kanadının özellikle de CHP'nin ciddi manada olumsuz etkileneceğini belirterek, bu durumun AKP açısından da bir avantaj yaratacağını belirtiyor.

CHP'li Gürsel Tekin ise HDP ve İYİ Parti ile yerelde ittifak tartışmalarıyla ilgili olarak "Siyasette matematik önemli ancak hiç tutmamıştır. Tutmuş olsaydı bizim ittifakla yüzde 60 oy almamız gerekiyordu. İYİ Parti ile HDP olmadan da İstanbul ve Ankara'yı kazanabiliriz" ifadelerini kullanmıştı.

Demirtaş ile süreç ve "silahın gölgesi"

Bu arada YSP'nin halen Edirne Cezaevinde bulunan ve son seçimlerin ardından aktif siyaseti bıraktığını açıklayan Selahattin Demirtaş ile süreci nasıl sürdüreceği de net değil.

Demirtaş, Artı Gerçek internet sitesine verdiği röportaj ile HDP yönetimine eleştiriler getirmiş, değişim çağrısı yapmış ve seçimlerde cumhurbaşkanı adayı olma önerisinin partisi tarafından reddedildiğini açıklamıştı.

Demirtaş | "Seni Başkan Yaptırmayacağız"dan bugüne

Ruhavioğlu, Kürt hareketinin Demirtaş'la barışması gerektiğini söyleyerek, bunun yanı sıra legal ve sivil olmayan unsurların etkisinin kırılması gerektiğini "Türkiye'deki esas büyük mesele silahın Kürt siyasetinin üzerindeki gölgesi" sözleriyle açıklıyor.

Ruhavioğlu, şöyle konuşuyor:

"Bu gölge çekilmedikçe HDP'nin dönüşümünün çok sonuç vermesi de mümkün değil. Bir silahlı örgütün sürekli Türkiye siyasetine müdahale etmesi ve HDP üzerinde gölgesi olduğunu topluma hissettirmesi, toplumun HDP'yi kriminalize etmesi anlamına geliyor. Toplum böyle bir siyasi partiden de uzak duruyor. Aynı tehlike YSP için de geçerli."

Seçim sürecinde PKK'lı üst düzey yöneticilerin muhalefete destek için yaptığı açıklamalar ve bunların iktidar tarafından kullanılması yenilgideki etkili olan unsurlardan biri olarak gösterilmişti.

Coşkun da "PKK'nin siyaset üstündeki gölgesinin" devam etmesi durumunda ister HDP ister YSP olsun hangi politikaları üretirse üretsin Türkiye'deki seçmenlerin büyük bölümünü ikna edemeyeceğini söyleyerek, şöyle konuşuyor:

"Seçmen ister sosyal demokrat ister liberal, ister muhafazakar, ister solcu olsun bu gölge devam ettiği sürece HDP doğrudan karşıtlığı üzerine çeken bir siyasal parti oluyor. Burada siyasetin çok net bir şekilde belirleyici olduğuna dair bir çıkış yapması, bir yeni siyasal hat inşa etmesi lazım."

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?

DW-Korrespondentin Gülsen Solaker
Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.