1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hrant Dink Köln'de anıldı

Başak Özay/ Köln20 Ocak 2009

İki yıl önce İstanbul’da bir suikaste kurban giden AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink ölümünün ikinci yıldönümünde Köln kentinde anıldı. Anma toplantısını DW Türkçe Servisi'nden Başak Özay izledi.

https://p.dw.com/p/Gccs
Hrant Dink iki yıl önce Agos gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürülmüştü
Hrant Dink iki yıl önce Agos gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırıda öldürülmüştüFotoğraf: AP

Türkiye Almanya Kültür Forumu, Alman-Ermeni Toplumu Derneği ve Herbert Quandt Vakfı’nın desteğiyle Köln'de düzenlenen toplantıya, Prof. Dr. Baskın Oran, gazeteci Günter Seufert ve gazeteci Karin Karakaşlı konuşmacı olarak katıldı. Hrant Dink'in Almanca'ya çevrilen makalelerinden bölümler okunduğu törende, konuşmacılar Hrant Dink ile ilgili hatıralarından örnekler verdi, O’nun Ermeni ve Türk toplumu arasında barışın sağlanması için gösterdiği çabanın önemine dikkat çektiler. Hrant Dink'in öldürülmesinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen cinayet henüz tam olarak aydınlatılamadı. Prof. Dr. Baskın Oran, Dink cinayetinin üzerine gidildiğini, ancak cinayetin çözülmesini istemeyenler de olduğunu savundu. Oran, "Gidiliyor gidilmesine ama bunun aydınlanmasını istemeyenler de aynı kuvvetle bastırıyor, daha fazla kuvvetle bastırıyor. Çünkü bu cinayet aydınlandığı zaman, Türkiye’de derin devlet çözülmüş olacak, bu Ergenekon Davası, Susurluk davası, Şemdinli davası bütün bunlar bir tek insanın öldürülmesinde toplanacak: Hrant Dink. Dolayısıyla bunun çözülmesi, bir sürü insanın ve derin devletin felaketi olabilir. Onun için çok önemli bir dava bu” diye konuştu.

'Özür diliyoruz' kampanyası

Türkiye'de Baskın Oran'ın da aralarında bulunduğu bazı aydınlar 1915 olaylarıyla ilgili “Özür diliyoruz” adlı bir imza kampanyası başlatmış, kampanya büyük tepki çekmişti. Oran, tepkilerle ilgili olarak, "Türkiye’de hiç birimizin itiraf etmeye cesaret edemediği bir ırkçı damar var. Özür kampanyası bu ırkçı damarı ortaya çıkardığı için ciddi bir biçimde ona büyük tepkiler geldi. Yoksa, Hrant’a da aynı tepkiler geldi, bize de aynı tepkiler geliyor. Bize gelen tepkiler iki ithamla özetlenebilir. Bir, siz Ermeni misiniz, bunu yaptığınıza göre Ermenisiniz. Eğer Ermeni değilseniz o zaman siz bunu para yediğiniz için yaptınız deniliyor" dedi.

'Buzlar bir gün eriyecek'

Türkiye ile Ermenistan arasındaki buzların bir gün eriyeceğine inandığını belirten Baskın Oran, “biz o günleri bekliyoruz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yarın öbür gün Ermenistan ve Türkiye arasındaki ilişkiler öyle normalleşecek ki, bizim bu imza kampanyasını niçin açtığımız insanlar tarafından, gençler tarafından anlaşılmayacak. Biz o günü bekliyoruz. Birbirinin boğazını parçalayan Almanya ile Fransa arasındaki sınır, bugün geçerken hissedilmeyen bir sınır haline geldi. Bir gün Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınır da böyle olacak. Hem iki devletin menfaatler, hem de dünyanın iktisadi durumu, hem de bölgesel politika buna doğru götürüyor.”

Alman gazeteci Seufert'in konuşması

Hrant Dink'in makalelerinin yer aldığı Almanca bir kitap yazan Alman gazeteci Günter Seufert ise cinayetin ardından olumlu bir gelişme olup olmadığı sorusuna “hem hayır, hem evet” biçiminde yanıt verdi. Seufert, "Devletin tutumu açısından hayır. Örneğin azılıkların mülklerinin ellerinden alınmış olması konusunda, din özgürlüğü konusunda…Toplum bağlamında ise evet, entelektüel bir açılım var, güçlü bir siyasi açılım var. Müslüman olmayan azınlıklara dair var olan düşman profili ortadan kaldırılmadan, demokratikleşmenin olamayacağını görüyorlar. Zira bu düşman profili nedeniyle, her tür demokratikleşme ve çoğulculuk hareketinin önüne geçiliyor” dedi.

Toplantıda söz alan Hrant Dink ile AGOS gazetesinde birlikte çalışan gazeteci yazar Karin Karakaşlı ise “artık O'nu anlamaya başladık” şeklinde konuştu. Karakaşlı, "Benim için en önemli olan şey o. Hrant’ı anlamak, O’nun hayatta ilham kaynağı olarak bize, yaşama dikte ettiğini görmek ve o yolda devam etmek, O’nu bir ölü olarak bırakmamak, öldürülmüş olarak bırakmamak yapabileceğimiz tek şey. Zannediyorum bu dersi öğreniyor ve uyguluyoruz.”