İran: İdamlardan sonra yargıya yönelik eleştiriler artıyor
18 Aralık 2022İran'da Jina Mahsa Amini'nin 16 Eylül'de hayatını kaybetmesinin ardından başlayan protestolar üçüncü ayını doldururken, yargılanarak ölüm cezasına çarptırılan iki gösterici idam edildi. 8 Aralık'ta başkent Tahran'da cezası infaz edilen Muhsin Şikari de, geçen Pazartesi Meşhed'de halka açık şekilde idam edilen Macit Rıza Rahnavard da henüz 23 yaşında iki gençti. İkisine de "Allah'a ve İslami düzene karşı savaş açma" suçlamaları yöneltildi. İran'da tutuklu 38 gösterici daha aynı suçlamalarla karşı karşıya bulunuyor.
Tanınmış İranlı Şii alim Ayetullah Murteza Muktedayi, 12 Aralık'ta İranlı İşçiler Haber Ajansı İLNA'ya verdiği söyleşide, göstericilere yöneltilen suçlamaları değerlendirdi ve protestocuların "Allah'a ve İslami düzene karşı savaş açtığı" iddiasını reddetti. İran Yargıtayı'nın eski başkanlarından da olan Muktedayi, aynı zamanda şeyhler ve Ayetullahlar kenti olarak da bilinen Kum'da ilahiyat seminerleri veren tanınmış bir öğretim görevlisi. Ülkedeki göstericilerin hakları için protestolar düzenlediğini belirten Muktedayi ancak güvenlik güçlerinin bu haklarını savunmada göstericileri engellediğini ifade etti.
"Allah'a karşı savaş" suçlaması nedir?
"Allah'a karşı savaş açma" suçu İran Ceza Hukuku'nda İslami kamu düzenine karşı işlenen en ağır suçlardan biri olarak kabul ediliyor ve işlenmesi halindeki karşılığının da ölüm cezası olduğu belirtiliyor.
Ancak "Allah'a karşı savaş" suçu ile tam olarak neyin kastedildiğiyse kesin olarak tanımlanmış değil. Bu nedenle de yasa yoruma açık. İran'da yargının bu yasayı tutuklu göstericiler aleyhinde en geniş kapsamıyla uygulayarak, diğer insanları sindirmeye çalıştığı yönünde değerlendirmeler yapılıyor.
Ayetullah Murteza Muktedayi, "İdam cezası hükmü, bir cinayeti şart koşar" diyor. Ancak ülkede Eylül ayında başlayan gösterilere katılanlara yönelik ilk idam infazında "adam öldürme" suçu işlenmemişti. Tahran'da bir sokağın bloke edildiği hükümet karşıtı gösterilere katılan Muhsin Şikari'nin Devrim Muhafızları'na bağlı paramiliter güç Besic'in bir üyesini yaraladığı iddia edilmişti.
Ceza hukukçusu Muhsin Burhani de, geçen Pazar günü İmam Sadık Üniversitesi'nde düzenlenen bir etkinlikte, "yaşanan gelişmeler yüzünden yargının güvenirliliğini yitirdiği" uyarısında bulundu. İmam Sadık Üniversitesi, İran İslam Devrimi sonrasında kurulan ve devletin önde gelen yönetici ekibinin yetiştirildiği kurum olarak tanınıyor. Burhani, yaşanan olayları kastederek "Toplumun yarısı artık bize inanmıyor" diye konuştu ve "Allah'a karşı savaşıldığı iddia ediliyorsa kanıtlanmalı, oysa göstericiler apar topar yürütülen davalarla hemen mahkûm ediliyorlar. Peki kanıtlar nerede?" diye tepki gösterdi.
12 Aralık Pazartesi günü idam edilen Macit Rıza Rahnavard da hızla sonuçlanan bir davada ölüm cezasına çarptırılmıştı. Adalet Bakanlığı'nın sayfasında yayınlanan açıklamada, 23 yaşındaki gencin paramiliter Besic güçleri mensubu bir kişiyi bıçaklayarak öldürdüğü, dördünü de yaraladığı gerekçesiyle idam cezasına çarptırıldığı ileri sürüldü.
İranlı gazeteci Sadri Muhakak Twitter'de yazdığı bir yorumda, "Normal vatandaş, elinde sopalarla sokaktaki göstericileri döven kişilerin paramiliter Besic gücü mensubu mu yoksa insanları öldürmek için onların arasına karışan terörist mi olduğunu nereden bilebilir!" diyerek tepkisini dile getirdi.
Jina Mahsa Amini'nin polis gözetimindeyken hayatını kaybetmesinden bu yana İran'da düzenlenen protestolara çok sayıda kişi katılıyor. İranlı insan hakları savunucularına göre çıkan olaylarda şimdiye kadar yaklaşık 500 kişi hayatını kaybetti. 18 bin 200 kişi de gözaltına alındı.
"Sessiz" diye nitelenen üniversitelerde de boykot
Deutsche Welle'ye konuşan ve gerçek adının açıklanmasını istemeyen 26 yaşındaki, bizim Ali Rıza adını verdiğimiz öğrenci, "Öldürülen göstericilerin aileleri, arkadaşları ve yakınları öfke ve acıyla harekete geçmeye başlıyor, durum daha da kötüleşecek" sözleriyle endişesini dile getiriyor. Ali Rıza, Tahran'a 130 kilometre mesafede bulunan Gazvin'de üniversiteye gidiyor. Yaklaşık 500 bin nüfusuyla Gazvin, İran'da küçük bir kent sayılıyor. Bu nedenle de Alı Rıza'nın aktardığına göre, kentte kim protesto gösterilerine katılıyorsa kimliği kısa zamanda tespit edilebiliyor. Ali Rıza, "Güvenlik güçleri orada sivil kıyafetlerle her yeri kontrol ediyorlar, üniversitede bile. Bizi gözetlemek için bu kadar kapsamlı güvenlik kontrollerini daha ne kadar sürdürmeyi planladıklarını bilmiyorum. Buna rağmen, protesto dalgaları yeniden geri dönüyor. Şu anda üniversiteyi boykot ediyor ve derslere katılmıyoruz. Buna birçok kişi katılıyor" diye anlatıyor.
Üç aydır gösterilerin sürdüğü ülkede özellikle üniversitelerdeki protestoların ateşini düşürmek amacıyla bütün devlet mensupları şu aralar sürekli bir "diyalog" arayışı içinde olduklarını ileri sürüyor. Mesela ülkede her yıl 7 Aralık'ta düzenlenen "Öğrenciler Günü" kapsamında pek çok üniversitede yine etkinlikler düzenlendi ve öğrencilerin sorularını cevaplamak üzere devlet görevlileri bu etkinliklere davet edildi. Tahran Üniversitesi'ne Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi konuşmacı olarak çağrıldı, sonrasında da öğrenciler sorularını yanıtladı.
Güvenlik nedeniyle adını değiştirdiğimiz 25 yaşındaki Fatime'ye göre bu tür etkinliklere rejim yanlısı ve protestolarda yer almayan öğrenciler katılıyor. Fatime, sadece kadınların okuyabildiği ve oldukça sert kuralları da olan Tahran'daki El Zehra Üniversitesi'nde okuyor. "Jina Mahsa Amini'nin ölümünden sonra bizde bile protesto gösterileri düzenlendi. Arkadaşlarımın cesareti beni gerçekten şaşırttı" diye konuşuyor. Ve devam ediyor: "Eskiden Tahran Üniversitesi bu tür olaylarda ön cephede olurdu. Şimdi herkes düzenlenen protestolara katılıyor."
Öğrenci Günü protestolara sahne oldu
Tahran Üniversitesi ülkenin en iyi yüksek okulu olarak biliniyor. Bu üniversitede 69 yıl 7 Aralık günü üç öğrenci askerlerin kurşunuyla öldürüldü. Gerekçe de darbe girişimi sonrasında düzenlenen protestolara katılmalarıydı. 1953'te dönemin Başbakanı Muhammed Musaddık, ki demokratik olarak seçilmiş tek hükümettin başbakanıydı, ABD istihbarat servisi CIA tarafından düzenlen bir darbe ile alaşağı edildi. ABD o dönem Şah Muhammed Rıza Pehlevi'yi yeniden İran'ın başına getirdi. Hiçbir demokratik reformu kabul etmeyen Şah Rıza Pehlevi'nin getirildiği darbeyi protesto ettiği için ateş edilerek öldürülen o üç öğrenci ülkede direnişin sembolü oldu.
1979'da Şah'ın devrildiği devrim sonrasında da o öğrencilerin anısına ülkede 7 Aralık "Öğrenci Günü" ilan edildi. Her yıl 7 Aralık'ta üniversitelerde anmalar ve etkinlikler düzenleniyor. Son 20 yılda ise 7 Aralık, öğrencilerin teokratik İran rejimini protesto etmeleri için bir vesile oldu. Bu yılki Öğrenci Günü'nde Tahran'daki yedi yüksek okulda okuyan gençler ortak bir açıklama yayınlayarak, "Bizler demokrasi ve özgürlük için mücadeleye devam edeceğiz" mesajı verdiler.
Farklı üniversitelerdeki gösterilere ait hâlâ internette dolaşımda olan videolar arasında Öğrenci Günü'nden bir gün önce Şerif Üniversitesi'nde kaydedilen görüntüler dikkati çekti. Bu videoda, Tahran Belediye Başkanı Ali Rıza Zakani'nin bir tartışma programı için öğrencilerle buluştuğu görülüyor. Görüntülerde öğrencilerin Zakani'ye çok sayıda eleştirel soru yönelttiği de anlaşılıyor. Hatta soru yönelten kız öğrencilerden birinin sahneye başı açık çıktığı ve "Şah, hiç olmazsa onurlu davranmış ve yaşanan protesto gösterilerinin ardından ülkeyi terk etmişti" yorumunu yaptığı görülüyor. Sonrasında Tahran Belediye Başkanı Zakani'nin o etkinlikten, öğrencilerin "Diktatöre ölüm" sloganları eşliğinde ayrıldığı izleniyor.
Öğrenciler için büyük tehlike
İran'da düzenlenen bu ve benzeri gösteriler sonrası öğrenciler sert cezalarla karşı karşıya kalıyor. Örneğin onlardan biri olan Saba Rayani, 30 kırbaç ve altı ay hapis cezasına mahkum edildi. Oysa o da sadece barışçıl gösterilere katılmıştı. İlginçtir Rayani'ye cezası İran Öğrenci Günü'nde tebliğ edildi.