İktidarla muhalefetin “erken seçim” çekişmesi
10 Kasım 2020Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifası muhalefetteki erken seçim isteğini ve öngörüsünü daha da kuvvetlendirdi. Hükümetin “yönetim krizi” yaşadığı için seçime gitmesini isteyen muhalefetin seçim öngörüsüne iktidarın seçim ve siyasi partiler yasaları üzerindeki çalışmalarını hızlandırması dayanak oluşturuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin Türkiye’de yönetim krizi yaşandığına ilişkin tezini çürütmek için Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine daha önce başbakan yardımcılığı ve bakanlık görevlerinde de bulunmuş olan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun başkanı Lütfi Elvan’ı atadı.
Ankara’da beklenenin aksine Erdoğan’ın Hazine ve Maliye’yi de kapsayan geniş kapsamlı bir kabine revizyonundan önce Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atama yapmış olmasını “Devlette işler kesintisiz sürüyor. Yönetim krizi yok” mesajıyla değerlendiren AKP’li yetkililer, geniş kapsamlı kabine revizyonunun hükümete "yeni bir enerji getireceği”ne ilişkin düşüncelerini ise gizlemiyor.
Siyaset kulislerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni kabine üzerinde çalıştığına ilişkin AKP kaynaklı haberler değerlendirilirken, Erdoğan’ın sanayi, aile, tarım ve kültür bakanlıklarında değişim istediği konuşuluyor. Erdoğan’ın ekonomi yönetimde ya da bakanlıklarda bölünme (Maliye ile Hazine, Tarım ile Orman, Aile ve Çalışma bakanlıklarının ayrılması) konusuna ilişkin değerlendirmelerini sürdürdüğü bilgisi de kulislere yansımış durumda.
Erken seçim mi var?
Ankara’da siyaset kulislerini olası kabine revizyonundan daha çok hareketlendiren gelişme ise iktidarın seçim ve siyasi partiler yasalarında öngördüğü değişiklik çalışmasında sona gelmiş olması.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı başkanlığındaki komisyonun çalışmalarını tamamladığını öğrenen muhalefet cephesi “İktidar, erken seçimden kaçamayacağını anladı. Oyları eridiği için de yeni yasal düzenlemelerle muhalefetin önünü tıkamaya çalışıyor” görüşünde birleşiyor.
DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre AKP, siyasi Partiler ve seçim yasalarındaki değişiklikle siyasi partilere ittifak içinde ya da dışında seçime katılmaları durumunda farklı baraj uygulanmasını isterken, milletvekillerinin seçim kararının alınmasından hemen sonra başka partiye geçmesini de engelleyecek formülü geliştirmiş durumda. Formüle göre milletvekillerine istedikleri partiye geçmeleri için en az bir yıl bekleme şartı getiriliyor. AKP’li yetkililer, bu süre üzerinde MHP’yle yeni bir değerlendirme yapabileceklerini de söylüyorlar. Dikkatler Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yapacağı görüşmeye çevrilmiş durumda.
“Eriyorlar, paniğe kapıldılar”
Olası seçimde geniş kapsamlı bir ittifakta buluşup buluşmayacakları merak edilen muhalefet cephesi ise AKP ile MHP’den kurulu Cumhur İttifakı’na "halkın oylarının parlamentoya yansımasının önlenemeyeceği” teziyle meydan okuyor.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, MHP’li muhaliflerin Meral Akşener liderliğinde kurduğu İyi Parti’nin 2018 seçimlerine girmesinin AKP ve MHP tarafından önlenmesi girişimini hatırlatırken, CHP’nin “anti demokratik” bulduğu o girişimi ters çevirdiğine gönderme yapıyor.
Mecliste o dönem 5 milletvekili olan İyi Parti’nin grup kuracak sayıya erişmediği öngörüsüyle seçime katılamayacağı varsayılırken, CHP’den 15 vekil istifa ederek İyi Parti’ye katılmış ve partinin mecliste grup kurmasını sağlamıştı.
Özgür Özel, 2018’te İyi Parti’nin engellenmesine dönük girişimlerin bu kez AKP’den kopan Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi ile Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Gelecek Partisi’ne yönelik olduğunu düşünüyor.
Özgür Özel, "AKP kendisinin ve ittifak ortağının düştüğü durumu, erimeyi, parçalanmayı gördükçe paniğe kapıldı. Herkes biliyor ki; Cumhur İttifakı kafa kafaya vermiş, -düşen oylarımıza rağmen milletvekili sayımızı nasıl koruyabiliriz, nasıl artırabiliriz- onun hesabında. Türkiye’ye özgü bir daraltılmış bölge tasarımı yapmaya çalışıyorlar. Yetmiyor, ittifak partilerine belli baraj koyalım, ittifakın içinde olan partiler de belli bir miktar oy almak zorunda olsun istiyorlar. DEVA’yı ve Gelecek’i baraj baskısıyla büyüyemez hale getirmek istiyorlar” diyor.
AKP ile MHP’nin seçmenin iradesini yok sayıp, mecliste daha çok sandalye kazanmak uğruna seçim yasasında değişiklik istediğini savunan Özel, hükümete “Kazdığınız kuyuya ilk siz düşersiniz. Bu kurduğunuz kumpas kendi başınızı derde sokacak. Halka güvenenler kazanacak” eleştirisini yöneltiyor.
İyi Parti İzmir milletvekili Aytun Çıray, AKP’nin istediği değişikliklerin aslında milletvekillerinin özgürlüğünü sınırlamak olduğunu söylüyor. Çıray, “Bütün amaç Deva partisi ile Gelecek Partisi’ni seçimlere sokmamak ve onların ittifaklar içinde yer almasını önlemektir. Seçim kanunlarıyla ne kadar oynarlarsa oynasınlar sonuçta kaybedecekler” diyor.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan da “İstedikleri kadar baraj koysunlar, millet onlara karşı halkın ittifakını kuracak ve bu iktidardan ilk seçimde kurtulacaktır” çıkışı yapıyor.
“B ve C planlarımız var”
Peki DEVA ve Gelecek partilerinde durum ne? Her iki parti de Türkiye genelindeki örgütlenmesini güçlendirmek için halkla buluşturmayı sürdürürken, herhangi bir seçim engelinin kendilerini durduramayacağın düşünüyor.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, seçim ve siyasi partiler yasalarında yapılacak değişikliklerin her şeyden önce mecliste tartışılması gerektiğini savunurken, mecliste olmayan partilerle de görüşmeler yapılması gerektiğini söylüyor. Özdağ, “Bizi seçime sokmamaya çalışıyorlarsa Türk demokrasisini yaralıyorlar. Ayıplı işler içindeler. B ve C planlarımız hazır. Hangi gün, hangi şartta olursa olsun biz seçime hazırız” diyor.
DW Türkçe’ye konuşan AKP’li yetkililer ise muhalefetin konuyu çarpıttığını düşünüyor. Bir AKP’li yetkili “Seçim istemek tamamen gündemi çarpıtmaktır. Biz, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin öngördüğü yasal düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Bu sistem yerleşirken, halkın iradesi parlamentoya daha güçlü yansıyacak. Yeni çalışmamıza MHP’nin de katkıları olacak daha” diyor.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe