İrlanda'da dehşet: Katolik yurtlarında 9 bin bebek öldü
13 Ocak 2021İrlanda'nın batısındaki Tuam kasabasında, eskiden Katolik Kilisesi'ne ait bir yurdun bulunduğu arazi on yıllardır şüphe altındaydı. Arazide oyun oynayan çocukların ya da inşaat işçilerinin bulduğu kemikler küçük kasabanın sakinleri için tanıdıktı. Burada bir toplu mezar bulunduğundan şüphe ediliyordu.
2015 yılında İrlanda hükümetinin oluşturduğu bağımsız araştırma komisyonunun Salı günü açıkladığı rapor, o dönem yaşanan dehşeti de gözler önüne serdi. Rapora göre sadece Tuam'daki yurtta 978 çocuk hayatını kaybetmişti.
Rapor, mercek altına alınan Katolik Kilisesine bağlı 18 yurtta 1922-1998 yılları arasında yaklaşık 9 bin bebek ve çocuğun yaşamını yitirdiğini ortaya koydu. Bu rakam, yuvalarda barındırılan toplam çocuk sayısının yüzde 15'ine denk geliyordu ve ölenlerin büyük bölümü bir yaşına dahi basmamıştı. Söz konusu yurtlarda bebek ve çocuklarda görülen ölümler, toplum genelindeki bebek ölüm oranlarının iki katından fazlaydı. O dönem ölen birçok çocuğun mezarlarının yeri bilinmiyor.
"Utanç kaynağı" kadın ve çocuklar
Yurtlarda kalanların büyük bölümü, tecavüz dahil, evlilik dışı hamile kalan ve hiçbir geliri bulunmayan bekar kadınlardı. Evlilik dışı çocukların utanç kaynağı olarak görüldüğü toplumda bu kadınların pek fazla bir seçeneği yoktu. Doğan çocuklar bu yurtlarda yetişiyor ya da genelde annesinden izin alınmadan evlatlık veriliyordu.
Raporda, evlilik dışı ilişkilerin toplumda aşağılandığına, kadınların tecavüze uğramış olsa bile kendi aileleri tarafından dışlandığına işaret edilerek "Devlet ve Kilise bu katı tutuma katkı sağladı, destek verdi, müsamaha gösterdi" saptamasında bulunuyor.
Tahminlere göre bu kuruluşlarda yaklaşık 56 bin bekar kadın ile 57 bin çocuk yaşadı. Raporda bu yurtlarda ilişkilerin soğuk olduğu, kadınlara kaba davranıldığı, hijyenik olmayan koşullarda yaşamak zorunda kaldıklarına da yer veriliyor. Yatakhanelerin tıka basa dolu olduğu, yemeklerin kötü olduğu, tıbbi hizmetler ve çocuklar için okul eğitimi imkanının neredeyse bulunmadığı, genelde rahibelerden oluşan gözetmenlerin de eğitimsiz olduğu, çocuk ölümlerine en çok solunum yolu hastalıkları ile bağırsak-mide enfeksiyonlarının neden olduğu belirtiliyor.
Resmi makamlar seyirci kaldı
Raporda, "1960 öncesinde bu yurtların evlilik dışı dünyaya gelmiş çocukların hayatını kurtarmaktan ziyade yaşama şanslarını büyük ölçüde azalttığı görülüyor" tespitinde bulunuldu. Yurtlarda çocuklar arasındaki yüksek ölüm oranlarından resmi makamların da haberdar olduğuna dikkat çekiliyor ve sağlık makamlarının eski raporlarına atıfta bulunuluyor. On yıllar öncesine dayanan raporlardan birinde bir doktorun sorumlu rahibe hakkında "aptal ve cahil" ifadesini kullandığı ve hemen görevden alınması gerektiğini raporladığı, ancak resmi makamların önlem almadığı görülüyor.
Başbakan'dan resmi özür
İrlanda Başbakanı Micheal Martin, "ülke tarihinin en karanlık dönemlerinden biri" olarak nitelendirdiği yıllarda yaşanan acılar için devlet adına özür dilerken, olaylardan "sapkın ahlakî kodeksi" oluşturup denetleyen kilisenin sorumlu olduğunu söyledi. Martin mecliste dönemin mağdurlarına hitaben yaptığı konuşmada devletin de görevini yerine getirmediğini belirterek "Her biriniz başkalarının yaptığı haksızlık ve hukuksuzluklar nedeniyle o yurtlardaydınız. Devlet sizi, bu yurtlardaki anne ve çocukları yüz üstü bıraktı" ifadelerini kullandı.
Resmi makamların yurtlardaki yüksek ölüm oranlarını bilmesine rağmen müdahale etmemesinin son derece rahatsız edici olduğunu belirten Martin, kadınların cinsiyetlerinden dolayı sistematik bir şekilde ayrımcılığa uğradığını, tecavüz kurbanlarının bile evlilik dışı hamilelik olarak etiketlendiğini belirtti.
Mağdurlara tazminat ödeneceğini açıklayan Başbakan Martin, kilisenin de ödemelere katılacağını söyledi.
İrlanda Katolik Kilisesi, o dönemde taşıdığı sorumluluktan dolayı özür dilemiş, Papa Françesko 2018'de İrlanda'ya yaptığı ziyarette kilisenin günahının affedilmesini dilemiş ve yurtlarda yaşayan mağdurlarla bir araya gelmişti.
Mağdurlardan eleştiri
Devletin özür dilemesi mağdurlarda karmaşık duygulara yol açtı. Dublin'de bir yurtta doğan Niall Boylan, açıklanan raporun kötü muamele ve çocukların zorla evlatlık verilmesi gibi uygulamalara değinmediğine işaret ederken yine bir yurtta yetişen Paul Redmond, hayatta kalanların pek çoğunun yaşlandığını ve ölümle karşı karşıya olduğunu belirterek vaatler yerine mağdurların yaşam kalitesini iyileştirecek eylemlerin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Evlatlık Hakları İttifakı'nın kurucularından Susan Lohan da araştırma komisyonunun raporunun sadece 18 yurdu kapsadığına işaret ederek o dönemde İrlanda'da bu türden 180 yurdun işletildiğini kaydetti. Lohan, "Devlet ve Kilise, sadece ve sadece o dönem hakim olan kamu ahlakını incitmemek için kadınların yüksek duvarlar arkasına tıkılmasında işbirliği yaptı" diye konuştu.
Ülkeyi dehşete düşüren gelişme, uzun yıllar koyu Katolik ve muhafazakar olarak bilinen İrlanda toplumunun geçmişiyle yüzleşmesini beraberinde getirdi. AB üyesi İrlanda son yıllarda büyük bir değişim sürecinden geçiyor. Ülkede Katolik Kilisesi'nin ağırlığı nedeniyle birkaç yıl öncesine kadar tahayyül edilemeyecek gibi görünen pek çok adım atıldı. Kürtaj serbest bırakılırken eşcinsel evliliklere izin çıktı, Tanrı'ya hakaret maddesi Anayasa'dan çıkarıldı.
KNA,dpa/BK,TY
© Deutsche Welle Türkçe