İstanbul’da kadınlardan uyarı: “İtaat etmiyoruz”
26 Kasım 2017İstanbul’da kadınlar, cumartesi akşamı kadına yönelik şiddet ve eşitsizlikle mücadele için son yılların en coşkulu gösterilerinden birini yaptı. Beyoğlu’ndaki Tünel meydanında buluşan binlerce kadın, son anda gelen yasağa karşın, saatlerce sokaklardaydı. Gösterinin, 250-300 metre için izin verilen yürüyüş kısmı, bir buçuk saat sürdü.
Gösteri nedeniyle yüzlerce polis, İstiklal caddesinin sonundaki Tünel meydanında öğleden itibaren etkindi. Meydanın ortası, metal barikatlarla çevrildi. Akşam saatlerindeki yürüyüş, Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasağı gerekçesiyle, polisle yapılan müzakerelerin ardından başladı.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde binlerce kadının katıldığı kortejin en önündeki pankartta, eylemin her yerinde hakim olan kadın mücadelesinin sembolü mor renklerle şu sözler yazılıydı: "Erkek-devlet şiddetine itaat etmiyoruz. Hayatımızdan da, mücadelemizden de vazgeçmiyoruz."
Yürüyüş boyunca sıklıkla durarak, dakikalarca sloganlar atan kadınlar en çok, "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” dedi. En sıklıkla görülen dövizlerde, “Kadınlar birlikte güçlü” ve “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” yazıyordu.
OHAL de protesto edildi
Gösteride, geçen yıl 25 Temmuz’daki askeri darbe girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) de protesto edildi. Kanun hükmünde kararnamelerle işlerinden ihraç edilen kamu görevlilerinden 263 gündür açlık grevinde olan akademisyen Nuriye Gülmen, hem dövizlerde, hem sloganlardaydı.
Yürüyüş, polisin izin verilen yerin sonuna gelindiği ve dağılmamaları durumunda müdahale edileceği uyarısının ardından yapılan basın açıklamasıyla sona erdi. Önce Kürtçe ve Arapça okunan basın açıklaması, şöyle diyordu: “Hayatımızı çerçeveleyen, olağanlaştırılmaya çalışılan erkek şiddetine, OHAL’le kadın düşmanlığının dozajını arttıran devlet şiddetine, faşizmin her türlü uygulamasına karşı, susmamaya, itaat etmemeye devam ediyoruz. Kadınlar burada.”
Açıklamada, OHAL gerekçesiyle bazı kadın örgütlerinin kapatılması, müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesi, kadın emeğine yönelik ucuz istihdam politikaları, eğitim, basın ve sosyal hayattaki cinsiyetçi ayrımcılığın protesto edildiği belirtildi.
25 Kasım Kadın Platformu imzalı eylemde, hemen her sosyal kesim ve ağırlıklı olarak soldan pek çok siyasi görüşten kadın örgütleri ve bireyler vardı. Geçen hafta Ankara'da, dün de İstanbul’daki etkinlikleri yasaklanan lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks (LGBTİ) eylemciler de gökkuşağı renkli bayraklarıyla gösterideydi.
İlk 10 ayda en az 240 kadın öldürüldü
Türkiye'deki kadına yönelik şiddet rakamları ürkütücü. Bağımsız internet sitesi Bağımsız İletişim Ağı’nın bianet.org adresinde, basında yer alan haberlerden derlenen rakamlara göre, bu yılın ilk 10 ayında en az 240 kadın öldürüldü. Son 8 yılda öldürülenlerin sayısı, 2 bine yakın. En az yarısı ayrılmak istedikleri eşleri ve sevgililerinin ya da aile bireylerinin kurbanı.
İstiklal Caddesi'ndeki eylemde polis uyarısından sonra, Tünel meydanında tekrar bir araya gelen yüzlerce kadın, polisin ikinci müdahale uyarısı üzerine alanı terk etti. Gruplar halinde danslar edildi, hatıra fotoğrafları çektirildi. Bazıları dövizlerini meydanı çevreleyen polis barikatlarına astı.
Kadın hakları mücadelesinin deneyimli bir aktivisti, bir arkadaşına, 4 saattir orada olduğunu, çok iyi vakit geçirdiğini söylüyordu. Ortak fikir, şiddete karşı başarılı bir eylem yapıldığı yönündeydi. Gösteri öncesi ve sonrasında bazı katılımcılara, yıllardır bu alanları doldurmalarına karşın, neden erkek şiddetinin süregittiğini sorduk.
28 yaşındaki öğretmen Eymen Arı, şiddetin en büyük nedeni ve artışının, devlet politikaları olduğu görüşünde. Yüzünde, mitolojinin erkek ve kadın cinsiyetini simgeleyen imgeleri mor renkle boyalı. Arı, “Müftülere nikah kıyma yasası dahil, kadınların haklarını sınırlayan bir çok yasa çıktı. Erkek devlet ve erkek egemen algısı, eğitimden başlayarak, maalesef, şiddet içerikli reklamlar, filmler ve daha birçok yerde de karşılaştığımız üzere, içimizde” diyor. Kadınların birlikte güçlü olduklarını, hayatlarına sahip çıktıklarını söylüyor.
Politika ne kadar etkili?
29 yaşındaki üniversite öğrencisi Nebiye Avcı da eyleme katılanlar arasındaydı. "Bir kere devletin şiddet söylemi hep yükseliyor” diyen Avcı’ya göre, “Devletin üst kademelerinde söylenen bu türden en ufak bir söz bile, kadına şiddet olarak dönüyor. İşte, ‘Kahkaha atan kadınlar…’, ‘Kadın mıdır, kız mıdır’ söylemleri.”
İnsan hakları savunucusu Nimet Tanrıkulu, "kadına yönelik şiddette, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki savaşın çok büyük bir etkisi olduğunu” söylüyor. Tanrıkulu, “Savaş ve şiddet, o kadar hayatımızı sarmalamış ki, bakıyorsunuz dünyada da böyle. Savaşlarda nasıl en çok zararı onlar görüyorsa, şiddet dönüyor önce kadınları vuruyor ”diye ekliyor.
Kendini “35 yaşındayım, kadınım” diye tanıtan Aslı Azim Yağcı, gösteri sonrası arkadaşlarıyla anı fotoğrafı çekilenlerdendi. Aktivist, “10 kadından 9’unun hala dayak yediğini” düşünüyor. Şöyle devam ediyor: “Eskiden kadınlar susuyor, saklanıyorlardı. Hatta annelerine, bacılarına bile anlatmadan, şiddeti kendi içlerinde taşıyorlardı. Kadınların seslerini biraz daha yükseltmeye başlamalarıyla birlikte, şiddet biraz daha gün yüzüne çıktı, görünür oldu.”
56 yaşındaki ev kadını Dudu, yürüyüş başlamadan hemen 15-20 dakika önce gösteri alanına ulaştı. O sırada, kadın eylemcilerin bazı sözcüleri, polisle yürüyüşün yapılabilmesini müzakere ediyordu. Dudu, “Kadınların daha kalabalık olması ve birbirini desteklemesi, sahip çıkması lazım” dedi, “Bunun eksikliği nedeniyle şiddet artıyor. Erkek egemen olduğu için, ülkede her şey erkekten geçiyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Kürşat Akyol