'Kimsenin istemediği Türk askerleri'
14 Ekim 2014Bild gazetesi Kobani’de bulunan bir Kürt savaşçıyla tercüman aracılığıyla röportaj yapmış. Türkiye üzerinden Suriye’ye sızan Iraklı bir peşmerge olduğu belirtiliyor bu savaşçının ve “Cephane ve gıda sıkıntısı çekiyoruz, IŞİD ilerlerse hepimizi öldürecek, katliam olacak” uyarısında bulunuyor. BM tahminlerine göre kentte halen 12 bin kişinin yaşadığına dikkat çekiliyor. Bild’in konuştuğu savaşçı, IŞİD’in sivilleri öldürmeye başladığını, şimdiye kadar en az on kişinin kafasının kesildiğini, acilen kara birliklerinin müdahalesi olmazsa Kobani’nin düşeceğini söylüyor.
Frankfurter Allgemeine’de ise PKK’nın barış sürecini bitirme tehdidi konu alınmış. “PKK diyaloğu kesme ve silahlı çatışmaya geri dönmekten bahsediyor. Ancak eski zamanlara geri dönüş neredeyse imkansız” deniyor. Öcalan’ın yakalanışının ardından PKK’nın bir transformasyon yaşadığına, Öcalan’ın İmralı’dan bu dönüşüme öncülük ettiğine dikkat çekiliyor yorumda.
'Türkiye'nin girmesi NATO'yu savaşa sokar'
Süddeutsche Zeitung’da “Kimsenin istemediği Türk askerleri” başlıklı bir yorum göze çarpıyor. “Türk tankları sınırda ama Türkiye şimdiye kadar geride durdu.Buna eleştiriler artıyor. Ama peki Türk askerleri gerçekten Kobani’deki sokak çatışmalarına müdahale etse ne olacak? Kürtler bunu istemiyor. Ve böyle bir durum NATO için de son derece ciddi bir durum oluşturabilir” deniyor yorumda. Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry’nin “Çeşitli taraflar Türkiye’yi Kobani’de istemiyor. Bunlara Kürtler, Iraklılar, Suriyeliler vesaire de dahil” açıklaması hatırlatılıyor ve ekleniyor: “Kerry vesaire ile kimi kastettiğini açıkta bıraktı. Ama muhtemelen Amerika ve tüm NATO da buna dahil. Sonuçta Türkiye’nin bölgeye girmesi ve ardından IŞİD’in Türkiye’ye Suriye’den saldırması, ittifak antlaşması gereği tüm NATO'yu savaşa sokabilir” uyarısında bulunuyor.
Mittelbayerische Zeitung’da yer alan yorumda ise Kobani ile Srebrenitsa arasında yapılan karşılaştırmaların yerinde olduğu belirtiliyor, Kobani’de katliam tehdidi bulunduğu, dünyanın ise seyirci kaldığı kaydediliyor. "Bu konuda parmakla Türkiye’yi göstermek doğru ama aynı zamanda dar görüşlü bir yaklaşım deniyor yorumda ve Türkiye’nin tutumu şu gerekçelere dayandırılıyor: Gerçi IŞİD milisinin kendi sınırındaki ilerleyişini durdurmak NATO üyesi Türkiye’nin son derece çıkarına. Ama Ankara şu an zamana oynuyor. Bir yanda IŞİD’in ilerleyişi Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın müttefiki olan Kürtleri kontrol altında tutuyor. Diğer yanda Amerika Suriye’deki cinayetlere yıllar boyunca hiçbir şey yapmadan seyirci kalmışken Erdoğan Suriye’ye tek başına müdahale için bir sebep görmüyor. IŞİD’in Türkiye’ye yönelik bir saldırısının NATO’yu devreye girmeye zorlayacağına da dikkat çekiliyor ve ekleniyor: Bunu ve bir katliamı engelleyecek tek şey Washington’dır. Obama kara birliklerini göndermek zorunda kalacak."
'Erdoğan Obama'yı parmağında oynatıyor'
Bielefeld kentinde yayımlanan Westfalen-Blatt gazetesinde de NATO’yu odağa alan bir yorum var. "Sözde öncü güç ABD Türk üslerinin kullanımı konusunda uzlaşmaya varıldığını açıklıyor, Anakara ise bunu yalanlıyor. Savunma ittifakındaki karmaşa daha büyük olamazdı. Bu kaos içinde IŞİD’e karşı askeri başarı kazanılamaması mucize değil" diye başlıyor yorum. Suriye’deki muhalif savaşçıların eğitimi konusundaki planlar da eleştiriliyor ve "Terörle mücadele için yeni bir ittifakı eğitmek neye yarayacak ki? Ama bunu kimse açıkça dile getiremiyor“ deniyor. IŞİD’e karşı hava saldırılarının işe yaramayacağı, Kürt savaşçıların yalnız bırakıldığı da belirtiliyor ve ekleniyor: Türkiye Kürtleri güçlendirmek istemiyor ve ittifaka daha fazla katkı için koşullar koyuyor. Erdoğan Barack Obama’yı parmağında oynatıyor. Ama Amerikan Başkanı buna tahammül edecek. Çünkü iddia ettiğinin aksine teröre karşı elinde bir strateji yok. Savaş ya da özgürlük. Obama’nın bu ikisi arasında karar vermesi gerekiyor.“
Die Welt gazetesi ise Avrupa ve Amerika’nın Türkiye’ye karşı tüm baskı araçlarını kullanması gerektiği görüşünde: “Erdoğan, tamamen IŞİD'in suç ortağı olarak görünmemek için Amerikan baskısı altında hareket edip şu ya da bu adımları atıyor olabilir. Yine de hareketleri çelişkili. Ancak bir şey açık: IŞİD'e karşı savaşçıların Türk topraklarında eğitilmesine ya da Amerikan uçaklarının İncirlik'ten kalkışına izin versin ya da vermesin, Suriye Kürtleri söz konusu olduğunda bu ele avuca sığmaz Cumhurbaşkanı bir 'hız kesme' ustasına dönüşüyor. Belki de Brüksel'den AB üyeliği ile Türkiye’nin izlediği siyaset arasında bağlantı kurulduğu yönünde bir işaret geldi. Obama'nın da Amerika’nın baskı araçlarını parmakla göstermesi yararlı olabilir. Erdoğan, ne tür bir bedel ödeyeceğini hissetmeli.“
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu