"Gözaltıların hedefi muhalefet ittifakını parçalamak"
25 Eylül 2020Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014’teki Kobani eylemleriyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında HDP’lileri merkeze alan 82 kişilik gözaltı kararı alması Ankara’da dikkatleri bir kez daha Cumhur İttifakı’nın muhalefetle yaşadığı siyasi mücadeleye çevirdi.
Öyle ki 2014’teki Kobani olaylarının dönemin HDP yönetimince organize edildiğine ilişkin suçlamalar HDP’li vekillerin gözaltına alındığı 2016’da da vardı. Kobani eylemlerinin üstünden 6, soruşturmanın üstünden 4 yıl geçmesine karşın HDP’li siyasetçilere operasyon yapılması iktidardaki AKP-MHP ortaklığından kurulu Cumhur İttifakı’nın siyaset planlarına ilişkin soruları gündeme taşıdı.
Gözaltı kararıyla ilgili Ankara merkezli 7 ilde operasyon yapılırken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı operasyonun ayrıntılarını bir basın açıklamasıyla duyurdu. Açıklamada, Kobani eylemleri sonrasında "nitelikli adam öldürme, adam öldürmeye teşebbüs, yağma" gibi suçlardan PKK yöneticileri ile kimi siyasi partililer hakkında soruşturma başlatıldığı, HDP eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ hakkında tutuklama kararı verildiği hatırlatıldı.
Peki; neden şimdi neden böyle bir gözaltı kararı var?
"Muhalefetin birleşmesini sabote ediyorlar"
Siyaset bilimci Prof. Baskın Oran’a göre HDP’ye dönük operasyonların ve gözaltı kararının tek hedefi "muhalefetin birleşmesi projesi". Oran, DW Türkçe'ye AKP-MHP iktidarından kurulu Cumhur İttifakı’nın, muhalefetin birleşmesi için çaba harcayanların "üstüne gitmeye" karar verdiğini söylüyor. "Çünkü bu rejim zayıfladı. Böyle rejimler zayıfladıkça sertleşir" diyen Oran, "Muhalefetin birleşme projesini sabote etmek için geçmişi deştiler ve kapanmış dosyaları gündeme taşıdılar" değerlendirmesi yapıyor.
Oran’a göre İYİ Parti "Kürt karşıtı" ama CHP, Kürtlerin dışlandığı bir meclisin halk ve hukuk nezdinde kabul edilebilir olmayacağını kavramış durumda. Oran, gözaltına alınan HDP eski milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder ile Kars Belediyesi eş genel başkanı Ayhan Bilgen’in "Kürt-Türk empatisinin mimarlarından" olarak tanımlıyor ve "Bu isimlerin gözaltına alınması tamamen Kürt-Türk empatisini bozmayı, muhalefet birleşimini yoketmeyi hedefliyor" diyor.
"AYM kararı hiçe sayılıyor"
Aralık 2017’de Kobani olaylarından açılan soruşturmalar gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi (AYM), Selahattin Demirtaş’ın başvurusunu reddederken, Ayhan Bilgen yönünden kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ve 20 bin lira manevi tazminata hükmetmişti. Çünkü Bilgen, Kobani’yle ilgili karar alınan HDP yönetim kurulu toplantısına katılmamıştı.
AYM’nin bu kararını hatırlatan Siyaset Bilimci Burak Bilgehan Özpek, "Halen bu dava Türkiye’nin mevcut siyasetini etkileyecek şekilde kullanılıyor. Gözaltına alınanlar arasında bu davadan AYM kararıyla beraat etmiş olan Ayhan Bilgen’in olması da bunu gösteriyor. AYM, kararı hiçe sayılıyor" diyor.
Özpek, DW Türkçe’nin "neden şimdi" sorusuna "Görünen o ki Kobani hadiseleri Kürt siyasi hareketinin, HDP’nin hem siyasi pozisyonunu hem de onunla ittifak kurabilecek partilerin siyasi pozisyonularını belirlemek için kullanılan bir araca dönüştü. Dolayısıyla bu hadiseden daha çok bu hadiseye verilen tepkiler önem kazandı" yanıtını veriyor.
Gözaltılara CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanlığını yapan Sezgin Tanrıkulu ile Tuncay Özkan’dan yükselen tepki dikkat çekti.
Tanrıkulu Twitter hesabından yaptığı paylaşımında "Aradan tam 6 yıl geçmiş, soruşturulmuş, ifade vermiş ve yargılanmışlar. Gözaltılar Saray’a düğün hediyesidir" tepkisini gösterdi.
Tuncay Özkan da Twitter’dan "Kars’ın seçilmiş belediye başkanı Ayhan Bilgen’den, RTÜK üyesi Ali Ürküt’e, Sırrı Süreyya Önder’e kadar yüzlerce insan uydurulmuş gerekçelerle zulm altına alınıyorsa bedeli ağır olur. Zalimler unutmasın, adalet er geç herkese lazım olur" mesajı verdi.
"Bir gecede nasıl delil bulundu"
Avukat Figen Çalıkuşu 6 yıldır devam eden bir soruşturmadan söz edildiğine dikkat çekiyor ve "Bir gecede nasıl bir delil bulundu da, 82 kişi için gözaltı kararı verildi. Bunu soruşturma ve kovuşturma tekniği bakımından değerlendirmek cidden zor" diyor.
Çalıkuşu, adalet sisteminde "hedef süre" uygulamasını sürekli öne çıkaran Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, 6 yıldır devam eden soruşturmanın hangi hedef süre kriterine girdiğini de açıklamasını istiyor. Çalıkuşu, "Hep söyledik; hukuk devleti olmaktan uzaklaşırsa bu ülke yönetilemez hale gelir. Siyaset insanları birbirine kırdırmak değil toplumsal barışı sağlamakla görevlidir" eleştirisi getiriyor.
Kobani olayları, IŞİD’in 2014’te Suriye-Türkiye sınırındaki Kobani’yi kuşatmasıyla Türkiye genelinde yüzlerce kişinin sokaklara çıkmasıyla başladı. Eylemciler, “Askeri yardım için Kobani’ye koridor açılmasını, Türkiye'nin Kobani'ye kara operasyonu yapmamasını” istedi. HDP ise IŞİD’in Kobani’ye girmesi üzerine 7 Ekim'de sokak eylemi çağrısı yaptı.
35 il ve 96 ilçede çıkan Kobani eylemlerinde 37 kişi hayatını kaybetti, 326’sı güvenlik görevlisi toplam 761 kişi de yaralandı. Kobani olayları sonrası, 2009 yılında Kürt sorununun çözümü için başlayan süreç de sona erdi. Olayların açığa kavuşturulmasını isteyen HDP’nin meclise verdiği soru önergeleri reddedildi.
Hilal Köylü / Ankara
©Deutsche Welle Türkçe