Kredi finansman paketleri ekonomiyi canlandırır mı?
3 Haziran 2020Koronavirüs salgınını tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ekonomik faaliyetlerde de etkisini gösteriyor. Türkiye salgınla mücadelede kapsamında ekonomiyi canlandırmak için çeşitli önlemler açıkladı. Son olarak da kamu bankaları, normalleşme sürecine geçiş ve sosyal hayatın canlanması için "konut kredisi", "taşıt kredisi", "sosyal hayatı destek" ve "tatil destek" olmak üzere 4 yeni kredi paketini hayata geçirdi.
Ancak paketlerin beklenen ekonomik canlanmayı yaratması konusunda şüpheli olan uzmanlar, bu paketlerin bankaları zora sokabileceğini düşünüyor.
Açıklanan kredi paketlerini DW Türkçe'ye yaptığı değerlendiren iktisatçı Prof. Dr. Yalçın Karatepe, "İktidar ekonomiyi canlandırmak için kredi kanallarını kullanmayı tercih ediyor. En son açıklanan bu 4’lü kredi paketi, konut, otomotiv, sosyal ihtiyaçlar ya da tatil amaçlı kredi kullanımı, talebi canlandırmaya yönelik paket olarak ortaya çıkmıştır. Fakat bunların beklenen sonucu vermesi çok mümkün görünmüyor. Çünkü konut talebi sadece kredi maliyeti ile ilgili birşey değil" şeklinde konuşuyor.
Kredi üzerinden tüketimin artmasının çok mümkün görünmediğini belirten Karatepe, "Çünkü tüketimi etkileyen tek faktör kaynağa ulaşabilmek değil, o kaynağa sahip olmak. Geliriniz yok, işiniz yok, dolayısıyla tüketimi yapmanızı sağlayacak koşulların büyük bir çoğunluğu şu anda mevcut değil" diyor.
"İnsanların hem birikimlerinin olması lazım hem ön ödemeleri yapacak güçte olması lazım hem de ekonomiye inançlarının olması lazım" diye sözlerini sürdüren Karatepe, ancak şu anda vatandaşların büyük çoğunluğunun ciddi şekilde gelir kaybına uğramış durumda olduğunu belirtiyor. Karatepe, "İşleri yok, birikimleri önemli ölçüde azalmış. Dolayısıyla orada bir hareketlenmenin olması çok mümkün görünmüyor" görüşünü dile getiriyor.
Londra'dan Rabobank kur stratejisti Piotr Matys da kredilerde hemen canlanma olmasını beklemiyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Matys, "Bu yıl ekonomi küçüldükçe işsizlik oranı da artacak. Küresel ve yerel belirsizlikler yatırımlar üzerinde baskı yaratmaya devam edecek ki bu da kurumsal kredi talebini azaltacak. Kredi büyümesinin ivme kazanması ve özel tüketimin önemli derecede artması için gelecek yıla kadar beklememiz gerekebilir" şeklinde konuşuyor.
Dur-kalk döngüsü
Devlet bankaları kanalıyla kredi verme stratejisini DW Türkçe'ye değerlendiren Londra merkezli Bluebay Asset Management’ın Gelişmekte Olan Piyasalar Kıdemli Stratejisti Timothy Ash ise bunun bir faturası olacağı konusunda uyarıyor.
Ash "Bu artık ustalaşılan bir strateji. Devlet bankalarına önemli miktarda kredi büyümesi pompalat. Kamu sektörü bilançosu güçlü olunca, zaten bu bankalara kolayca yeni sermaye katabilirler" ifadelerini kullanıyor ve ekliyor:
"Ancak bunun bir faturası da var. Bu da para arzındaki güçlü büyüme ve enflasyonun ısrarcı olmasında hissediliyor. Neticede bu, rekabetçiliği bozacak ve cari açık ve Türk Lirası üzerinde yeni baskı yaratacak. Sonuç idealin altında uzun vadeli büyüme ile Türkiye'de dur-kalk reel ekonomik büyümesi ve ani yükseliş ve düşüş döngüsü olacaktır. Ekonomi politikasının tüm odağı uzun vadeli sürdürülebilir büyümeyi sağlamakta değil, kısa vadeli politik döngüde."
Ekonomide dur-kalk döngüsü olarak adlandırılan kavramla ekonomik büyüme oranlarındaki oynaklık, ekonomide uzun süreli ve yüksek oranlı bir büyüme eğiliminin yaşanamaması kast ediliyor.
Özel bankalar yok
Özel bankalardan ise kamu bankalarının açıkladığı türde finansman paketleri açıklanmadı. Prof. Karatepe de özel bankaların bu kredi sürecinde yer almadığına dikkat çekerek "Kamu bankaları da bir anlamda zararına kredileri kullandırıyorlar. Bu, bir biçimde iktidarın finanse etmesi gereken bir durum da olacak görev zararı olarak. Bankara kaynak aktarılacak büyük olasılıkla. Özel bankaların girmiyor olması aslında bu işin çok da doğru bir iş olmadığının göstergelerinden bir tanesi. Biliyorsunuz bankalara Türkiyede kredi vermesi yönünde çok ciddi baskılar yapılıyor" diyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK) Mayıs ayı başından bu yana bankaların aktif rasyosu ile ilgili değişikliğe gittiğini hatırlatan Karatepe, "Bankaları kredi vermeye zorluyor. Fakat özel bankalar da kullandırdıkları kredilerin geri döneceğine olan tedirginliklerinden dolayı kredi kullandırmakta biraz daha imtinalı davranıyorlar ki haklı bir kaygı. Bir taraftan baktığınızda ekonomi gerçeği ile hareket eden bir özel bankacılık sektörü varken, diğer taraftan kamu baskısı ile ucuz kredi kullandırarak ekonomiyi aktif hale getirmeye çalışan bir kamu bankacılığı ile karşı karşıyayız" şeklinde konuşuyor.
Kredileri geri ödeme sorunu
Uzmanlar kredilerin geri ödenmesi konusundaki riske de dikkat çekiyor.
Rabobank'tan Matys "Hükümet uzun sürecek bir resesyon riskini azaltmak için ekonomik aktiviteyi canlandırmaya kararlı ve elindeki tüm imkanları da bunun için kullanacak. Kamu bankaları geçmişte olduğu gibi bugün de tüketici harcamalarını ve yatırımlarını canlandırmak için ucuz kredi sağlama konusunda önemli bir rol oynayacak. Bu arada özel bankalar resesyonla birlikte doğan azımsanmayacak kredi riski nedeniyle bunu yapmaya direnecek" diyor.
Kredilerin geri ödenmesi konusunda kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s‘in 1 Haziran’da yaptığı değerlendirmeye değinen Karatepe de "Biz de hala kredi hacmini arttırmaya çalışıyoruz. Dün yapılan da şimdiye kadar uygulanan politikanın devamı, vatandaşı borçlandırarak ekonomik aktiviteyi arttırmaya çalışmak" şeklinde konuşuyor.
Moody’s raporunda Türk bankacılık sektörü ile ilgili görünümlerini negatifte tuttuklarını, çünkü koronavirüsün ekonomide yarattığı aksama nedeniyle kredi alanların kredileri geri ödemekte zorlanacağını ve bunun Türk bankacılık sektöründeki takipteki kredilerin artmasına neden olacağını belirtti. Moody’s bankaların kredi profillerinin bozulacağını ama özellikle küçük ve orta boy işletmelere kredi veren bankalarla, turizm, taşımacılık ve bağlantılı sektörlere verilen kredilerin bu durumdan etkilenebileceğini kaydetti.
Türkiye ekonomisinin durumu
Türkiye ekonomisi çift haneli enflasyon, tarihi rekor seviyelere yakın dolar kuru ve yüksek seviyede işsizlikle mücadele ettiği bir dönemde koronavirüs salgınının etkisi de üzerine eklenince oldukça zor bir dönemden geçiyor. Dolar/TL'de Mayıs ayı başındaki 7,2690 seviyesindeki tarihi zirvesine ulaştı. Kur bir süredir 6,80 civarında yatay bir seyir izliyor.
BDDK verilerine göre bankacılık sektörü toplam kredi hacmi 22 Mayıs ile biten haftada 3 trilyon 132 milyar 31 milyon lira olarak gerçekleşti. Geçen yıl aynı dönemde ise 2 trilyon 582 milyar seviyesindeydi. 3 Ocak itibarıyla toplam kredi hacmi 2 trilyon 646 milyar düzeyindeydi.
Seda Sezer Bilen
© Deutsche Welle Türkçe