Rus doğal gazını Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya taşımak amacıyla inşa edilen boru hatlarındaki sızıntıda Rusya'nın parmağı olduğu suçlamalarını Moskova öfkeyle reddetti.
Putin'in tıpkı Ukrayna'ya savaşı başlatmadıkları ve sivillere da saldırmadıklarını iddia etmesi gibi. Putin, Moskova'nın enerjiyi silah olarak kullandığı suçlamasını da "koca bir saçmalık" şeklinde nitelemişti. Putin ve Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, savaş öncesi Ukrayna'ya saldıracakları yönündeki iddiaları da "kötü niyetli spekülasyonlar" diyerek kabul etmiyordu. Moskova'ya göre, Ukrayna'nın doğusunda düzenlenen sahte referandumlarda da herkes Rusya'ya katılım yönünde oy verdi.
Rusya'nın bu ve benzeri yalanlarının listesi böyle uzayıp gidiyor.
Moskova'nın sükuneti nerede?
Onca olaydan sonra Rus yönetiminin Baltık Denizi'nde yaşananlara ilişkin sorumluluk üstlenmemesini de elbette kimse ciddiye almıyor. Moskova, inandırıcılığının da ciddiyetinin de son zerresini uzun süre önce yitirdi. Moskova'dakilerde şu anda iktidarı kaybetme kaygısı, Ukrayna'ya karşı savaşta yenilme endişesi ve işlediği suçlardan hesap verme korkusu var. Histerik bağırışlar ve Batı'ya yönelik tehditler de bu korkunun göstergesi.
Rusya çağdaş dünyaya karşı yürüttüğü savaşı kazanacağından eminse, nerede o kendinden emin soğukkanlığı?
Muharebe alanında işler Moskova'nın istediği gibi gitmiyor. Tam tersine, Rusya'nınki ile karşılaştırıldığında küçük ama oldukça motive bir ordu (Ukrayna) Rusya'nın askeri yapısının yetersizliğini gözler önüne seriyor. Çin de dahil bütün dünya da durmuş bakıyor. Sadece bu açıdan bile Putin, Rusya'nın otoritesine kalıcı zararlar verdi.
Akıllara şu soru da geliyor: Eğer Ukrayna askeri gücü Rus ordusundan üstünse Çin, Türkiye veya (ordusu büyük) başka ülkelerle karşılaştırınca durum ne acaba? Putin'in yıllardır hedeflediği ve en azından askeri olarak ABD ile göz hizasında kabul görme hayali Ukrayna'nın doğusunda havaya uçup gitti.
Kimin işine yarıyor?
Baltık Denizi'ndeki doğal gaz boru hatlarına yönelik sabotajlara dair bilgi sahibi olmamız daha haftalarca süreceği için şimdilik sadece spekülasyon yapılabiliyor. Dikkat edilmesi gereken ise bu sabotajların kimin işine yaradığı. Avrupa'nın işine yaramayacağı ortada. ABD'nin de işine yaramayacak, zira Rusya'nın Ukrayna'ya girmesiyle ABD için tartışmalı olan Kuzey Akım 2 projesi denizin derinliklerindeki bir metal enkaza dönüştü.
Bu arada Avrupa, Rusya'dan hammadde tedariğini azaltmak, hatta sıfırlamak için de elinden geleni yapıyor. Baştaki zorluklara rağmen Avrupalılar bunu başaracak. Ancak ödeyecekleri maddi bedel büyük olacak. Avrupalıların refahı azalacak. Ama bu acıya katlanabilecek durumdalar.
Rusya üretim yapmıyor
Durumu Avrupa'dan da kötü görünen asıl Rusya. Moskova'yı ayakta tutan Avrupa'ya sattığı doğal gazdı. Peki Batı petrol, doğal gaz, altın, nikel veya başka hammaddeleri satın almayınca Ruslar nasıl yaşayacak? Dünya pazarına bunları daha ucuza satsalar bile. Rusya yurt dışında satabileceği hiçbir şey üretmiyor.
Putin, son 20 yılda ülke ekonomisini modernize edemeyeceğini gözler önüne serdi ve Rusya'nın kış sonrası ekonomik durumu karanlık gözüküyor. Avrupa ABD'den, Norveç, Katar ve başka ülkelerden sıvı gaz alacak. Petrol ise Kuzey Afrika ve pek çok Arap ülkesinde yeterince var. Moskova'nın yönelmek istediği Asya'ya pazarlarında işlerin oturması ise onlarca seneyi alacak. Rusya'nın bu hedefinin de aslında hayal olduğunu öngörmek için peygamber olmaya gerek yok.
Bir çıkış yolu olarak şantaj
Peki ne yapmalı? Bir kez daha Batı'yı tehdit mi etmeli!
Rusya bu sefer muhtemelen kendi boru hattına saldırdı, daha doğrusu Gazprom'un hatlarına. Burada Batı'ya "gelecek sefer Norveç'ten Polonya'ya giden hatlar veya Afrika'dan İtalya'ya gidenlere de olabilir" mesajı verildi. Malum, Moskova'nın denizaltıları her yerde vurabilir!
Batı ise nihayetinde şantaja izin vermemeli ve vermeyecektir. NATO da savunmasız değil. Kritik öneme sahip altyapıyı korumak, Batılı ülkelerin savunma bütçelerini yeniden aşırı derecede artırmaları için bir vesile daha olacaktır. Ancak öyle olursa bu ülkelerin de savaş gemileri ve denizaltıları Baltık Denizi'nde veya Karadeniz'de ya da Kuzey Atlantik'te varlığını gösterebilirler.